Bu o kadar hızlı ve anlık şeyler olabiliyor ki demoklasın kılıcı gibi vurdun mu ikiye bölme hikayesi gibi gerçekleşmesini ister.
Tanrı buyruğu gibi yarat der yaratılır bir gecede insan ve evrenlerdeki bütün canlılar ve birbirlerine bağlı tüm ilişkiler.
Bu kadar tez can doğaüstü güçlerin kullanılmasından rahatsız olmaz, yeter ki istek ve arzuları gerçekleşsin
İnsanın her dediği gerçekleşmezse dahi gerçekleşmesini cani gönülden ister ve istediğini kısa zamanda gerçekleşmesini gözleri açılıp kapanıncaya kadar zaman tanır
İnsanoğlunun bu talebi gerçekçilikleriyle bağı olmasına karşın akıldışı isteklerde bile isteği hemen gerçek olsun ister.
Hele emek sarf ettiği bir konuda veya isteğinin yaşantısıyla bağı ölçüsünde öyle heyecanla sonucu merak eder ki! Bu sonucu hayati görür.
Beklemesi gerektiğini bildiği halde beklemek istemez, isteğinin sorgulanmasını istemez, isteğinin herkes tarafından anlaşılmasını ister.
Karşı çıkışlardaki cezalara vakıf olur ama isteğinin önündeki engelleri kaldırdığını duyduğunda sessiz kalabiliyor.
Bu cezaların insani veya gayri insani olmasına bakması veya bakmaması onun yaşamı yorumlama felsefesine bağlı ama onaylamadığı cezaya bile zımni sevinenlere de denk gelinebiliyor.
İnsanların kendi aralarında diledikleri şeyler vardır bu dilekler kişiye ait olabilir topluma ait olabilir.
Bu dileklerin her şart altında gerçekleşmesini ister, karşı bir görüş çıkması halinde de merkezi eksen olarak kendi düşüncesinin alınmasını ister.
Endeks kendi düşüncesi alındığında, yaşamın daha rahat olacağı savıyla hareket eder ve bunun üzerinden çözüm gerçekleşmesini ister.
İnsan dilekleri; bazen kararlarda olabiliyor ve bu kararlar insanların bazılarında memnunluk yaratabilir bazılarında memnunsuzluklar yaratıyor.
Bunlar toplumun hangi yönüne dönük öneri ve yaratacağı değişimlerin toplum ve kişide yaratacağı etkiyle ölçülebiliyor.
Bu istek ve arzular umuda dönüşüp umudunun gerçekleşmesini ister, bu umut gerçekleşirken geniş mutabakatın onayına maruz bırakılıp genelin isteğiymiş gibi bir kıyaslamanın da gerçekleşmesini ister.
Kararlar veya isteklerin doğruluğu veya yanlışlığı toplum tarafından bazı eleklerden geçiriliyor.
Bu sınama ve elek istek ve arzunun umuda dönüşerek gerçekleşmesini sağlar veya elenmesini sağlayabilir.
Tarih akışı içerisinde bu ölçülerin kullanıldığı elekte kalburüstü kalan yaşanmışlıklar kültür olup insan yaşantısında yazısı olmayan geleneklere dönüşüyor.
Fikir ve değişimlerin uğradığı elek ve göstergeler toplumun ileri gelenleri, kurumları ve yönetim erki tarafından takip edilir.
Bu karar ve değişimler insanların canını acıtıyor mu? topluma ve doğaya faydası ve zararı nedir ve bundan kimler ve kaç kişi fayda görüyor gibi sınama ölçülerine karşı sorumlu olur.
Toplumlar ağırlıklı olarak kendi emeğiyle oluşturup her şart ve imkan altında kendilerinin korumakla görevli gördüğü dili, kültürü ve toprağı, birlikte yaşama hukuku ve bunun gereklilikleridir.
Birlikte yaşama hukukunun yerellerce yürütülmesi geliştirilen insan ilişkilerinin isteği ve yaşamı kolaylaştırmak için belediye diye bir kurum oluşturup onlarca yürütülmesidir.
Belediyelerde kararlarında bazen yanlış, bazen de doğru kararlar alabiliyor, elbette ki doğruları alkışlanır yanlışları tepki görür.
İnsanların şehirlere tıkıştırılıp daha rahat yönetirim yanlışını devletlerin ilke olarak benimsemesi belediyeleri çok zor duruma soktuğu aşikardır
Devletlerin bu yaklaşımı güvenlikçi ve sapkın ilkeler ışığında yaklaştığı aşikar bu yanlışın ceremesini belediyeler çeker.
Beklenilenin üstünde bir nüfusun yığılması ne tedbirler alırsanız alın yine eksiklik ve zafiyetlere müsebbip.
Bu gün şen olmama, sevinmeme sebep olan halkın gezip dinlene bileceği şehrin içindeki bir yerin ağaçlandırılıp piknik halinde kullanılacak bir yer imara açılıp binalar dikilmişti.
Ben bu binaları her gördüğümde sanki yüreğimin üzerine dağlar çökmüş ve nefesimi almayı engelliyordu.
İnsanların karşı çıkması sonucu şehrin orta yerine dikilen binaların yıkıldığını ve alanın yine boş bir alana dönüştüğünü gördüğümde sınırsız sevindiğimi söylemek isterim.
Zaten halkın olması gereken bu alna kar ve rant amaçlı birilerine peşkeş çekilmişti ama gelinen nokta sevindirici.
İş stresinden, kalabalığın stresinden yorulan insanların gidip dinlenebileceği bir yere daha kavuşmuş oldu.
Fransa Paris’te şehrin merkezinde birkaç gökdelen iş merkezlerinin de bulunduğu merkezde yıkım gerçekleştirerek bir milyon ekeceği yeni bir park ve gezi alanı oluşturuyor.
Demokratik ve modern yaklaşımları daha geri olan toplumlar ise yeşil alanı daraltıp betonarme alanına çeviriyor.
Doğrusu bu davranışı gördüğümde modernite ve insan isteklerini dinleme konusunda bizim biraz daha mesafe kat ettiğimizi düşündüm.
Çok uzun bir beklenti sonrası gerçekleşti ama olsun beklenildiğine değdi, mücadele edilişe değdi.
Bunun tersi de olabilirdi ama insanoğlu hep kıyaslama yapar ve her zaman rahatsız olduğu konuyu işler.
Bu tepki eninde sonunda bir patlamaya yol açıp karşıyı sözlü veya jest ve mimiklerle rahatsız ederdi.
Hele toplumdaki yaşanmışlıkların birikimleri insanları aç bıraktıysa, birilerini zengin ve birilerini fakir yaptıysa.
Bazı yaklaşımlar kokuşmuş veya arsız tepkileri gündeme getirebilir bu bir taraf için geçerli değil her iki taraf içinde geçerlidir.
Biri hak ister isteğinde haklı olabilir ama bu isteğin dozunu tutturamazsa değişik oluşumların oluşmasına müsebbip olabilir, bunlar zara verme eksenini kullanabilir
Karşı tarafında doğal isteklere karşı verecekleri tepki ve karşı çıkışlarda doz aşırıya kaçtığında zalimlikler ortaya çıkar.
İnsan egolarının büyük çoğunluğu kontrolsüz ve egoların yarattığı çıkar çatışmaları dünyanın tüm sathına yayılışına dünya savaşlarıyla şahit olunmuştur
Oysa insanoğlu o kadar karmaşık bir yapı ve bu yapı o kadar güzel uyum halinde yaşar ki.