Kevser önce çığlık attı ve sonra da yalvardı dedi ki yapmayın ananız bacınız yok mudur bir gün sizin de başınıza gelir dediyse de kendini dinletemedi.
Kevser’in bütün yalvarmaları gözü dönmüşleri daha da cezp ediyordu, elbiseleri yırtılan Kevser’i koruyacak güç taksinin bagajında elleri ayakları bağlı ve ağzı bant ile kapatılmıştı.
Tanrıda geç kalmıştı ve yardımına gelmemişti, bu dar zamanda gelmediyse başka zamanda gelmesine gerek var mıydı, tanrım seni şimdi istiyorum ama nafile tanrı çıkıp gelmedi.
Sırasıyla en hırçın şekilde hepsi tecavüz etti, bunlar beyni alınmış insanların topluluğu, peki yarın Sedat’ın yüzüne nasıl bakacaktı.
Bunlar başka zaman yine gelecekler miydi? Bunlarla ilgili kâbusları ne zaman bitecekti?
Kevser’in aklından binlerce soru ve utanç imgesi akıp gidiyordu, kendini denemişlerdi Kevser insan olmalarından utandı ama ses çıkarıp onları geri de getirmek istemiyordu.
Sonra Kevser’in telefon numarasını alıp biz seni aradıkça buraya gelirsin yoksa kocanı öldürürüz tehdidiyle oradan ayrıldılar.
Onlar gitmişlerdi ama Kevser kendine gelememişti ve hala onların üzerinde olduğunu sanıyordu,
Kendi içinde onlara gittikçe artan bir hınç ve kin duyduğunu hisseti, bu kin ve kızgınlık son bir bağırtıyla onları yeryüzünden silmek istercesine bağırarak narası tüm yıldızları yerinden oynattı,
Bazı yıldızlar gökyüzünden kaydı ama insanlık ve tanrı yardımına gelmemişti, onu ve çok sevdiği eşini bir parkta kudurmuş köpeklerin yemi olarak bırakmıştı.
Kevser kaç zaman sonra kendine gelip kocasını bagajdan çıkartı karakola gidip şikâyette bulundular, şikâyetleriyle beraber savcılığa gidip ifade verdiler.
Telefondaki çipten telefon takibe alındı numarası takibe alındı ve arayan kim olursa olsun yeri tespit edilecekti.
Bir hafta sonra gerçekten telefon çaldı ve randevu yerine gelinmesi istendi, telefonu Kevser’in kendi cihazından yapıyorlardı, telefon güzel olunca onu atmayı veya satmaya kıyamadılar herhalde
Yakalandıklarında köylü oldukları ortaya çıktı bu altı kişi telefonun takipte olduğunu bilmediğinden çok rahat ele geçmişlerdi.
Evlerinde yapılan aramada Kevser’in para çantası bile ele geçti, Kevser’in fuları sanığın kardeşinin boynundaydı.
Kevser bunların en ağır cezayı yiyeceğini düşünüyordu ve zaman içerisinde Sedat ile yaralarını sarıp eski hallerine geleceğini düşünmüştü.
Kevser’in işi buradaydı eşinin işi buradaydı, gerçi tayin istemişlerdi ama henüz bir sonuç çıkmamıştı
Altı ay sonra Kevser tesadüf eseri bunlardan birini çarşıda görünce Kevser’in bu şehri terk etmesinden başka çaresi kalmamıştı.
Bu kadar hunharlığı yaşatan insanlar nasıl oluyor da bu kadar kısa sürede çıkıyordu, Sedat’ın duyacağı şekilde hepsi bana tecavüz etmişti biz halen bunun travmasını atlatamamıştık bunlar cezalarını atlatmışlar bile.
Şimdi buna ne diyeceğiz, hangi kelimeler gönül rahatlığıyla bir araya gelip cümle oluşturarak ve Kevser’in gözlerinin içine kim rahatlıkla bakabilecektir.
Kevser’e insanlığın kaldığını yaşandığını kim nasıl anlatabilecektir, acıyı çeken bilir birde acıyı yazı veya sahneye işleyen bilir, gerisi yanlış bilir.
Kevser’in affetmesi gereken insanları mahkeme heyetleri kendi kişisel düşünce ve egolarına bakarak affediyorlar kabul edilir bir şey değil.
Bu heyetlerin kararlarına bakıldığında insanın bunlarında geçmişlerinde böyle bir şey vardı ki suç ortaklarını affediyorlar diyesi geliyor.
Hak tecelli etti mi ki Kevser’in gözlerinin içine bakabilelim, haksızlığa uğrayan binlerce vak a da hangi hak tecelli etti ki?
Bir kesimin tukaka ilan edildiği bir kesiminin de kayırıldığı binlerce vak a da görülebilir
Dosya hâkimlerinin ayarlandığı, dava savcılarının ayarlandığı binlerce vak a ya bakarak ta kirlenmişliğin düzeyini söyleyebiliriz.
Gerçeği görüp konuşmak şahitlik yapmak bir gün herkese yarayabilir, bir gün herkes muhtaç duruma düşebilir.
Gerçek bir olaydan esinlenmiştir. Bitti