Daha sonra farklı düşünceler ve akımlar kendilerince yorumlasalar da özü değişmiyor harcanan bir enerji ve bu enerjinin gördüğü değer ve ürettiği üretim akla gelir
İnsanlar üretirken; insanı ilişkileri hak ediyoruz ile başlayan talepler mesailerin kısaltılması ile özdeşleşen direnişler ve karşı duruşlar daha net bir tablo ortaya çıkarıyordu
Mesailer çok uzun ve mesailerin on altı saten sekiz saate düşürülmesi de bir başka yapışık tablo haline geldi
Direnerek kazanacağız ve mesai saatleri bedeli ödenerek sekiz saate indirildi, bu konuda çalışmanın yorumlanmasında harcanan enerji ve kaybedilen zamana emek dendi
Bu bedel ve direniş emeğin yorumlanmasında gözlerdeki tabloyu tamamlıyordu
Emek dediğimiz kutsal bir şey “el emeği göz nuru” tarzında bir kutsallıkla emeğe sahip çıkma zorunluluğu vardır
Bu emeğe sahip çıkma hikayesi zaman değişse veya yorumlarda farklılık olsa bile zamana göre emek üretim algılanmış ve bu emeğin hakkının da verilmesi vazgeçilmez olmuştur
Emek harcandığında ve emeğin karşılığı alındığında; bir kişi memnun ise bir dünya memnundur misali şaheser tabloların oluşmasına katkı sunmuş olur
Emek değerinde ve karşılığı verildiğinde karşılıklı memnuniyet olursa işin sahiplenmesinde ve işin kendisine ait olduğu bilinci işi de güvenceye sokar
Bu karşılıklı jestle ortaklaşmanın boyutunu yükseltir,emeğin anıldığı günler, dikkat çekici onore davranışlar emeğe atfedilir ise
Dünyadaki bütün insanların sahip çıkacağı kutlayacağı günlerin de yaratılmasına vesile olmuş olur
Bu günler geçmişte verilen mücadeleleri hatırada tutmuş olur, anmış olur ve bu mücadelelerin direngenliğinden hareketle kimsenin emeğin sömürülmesine tevessül etmemesi gerektiği uyarısında da bulunur
Herkes geçmişte verilen mücadeleyle övünüp ileride hak gasplarına dönük davranışlara verilecek cevapları da kestirmiş olur
Bu günlerin anması bir tek gözdağı vermekten ibaret değildir, kutlama da olacağı için insanların daha barışık şartlarda yaşaması için provaları öğrenmiş olur
Kendilerini barışık günler için sınamış olurlar
Emeğin değerlendirilmesi ise yaşamın ileriye dönük atılımları anlamına da gelir, ret ediş ve inkâr olmadığından verilen emeğin doğru kanalize edilişi yaşamı daha da renklendirir
Yaşam tekdüze değildir, yaşam sermayedarların baktığı pencereden bile başka görünebileceğinin bir göstergesi olur
Harcanacak emekler bir tek harcayana katkı sağladığı söylenemez çünkü emeğin harcandığı bir alan vardır ve bu alan tüm insanların faydalanabileceği alan oluyor
Yani bir fabrikada üretilen herhangi bir mal tüm insanlığın hizmetine sunulabiliyor
Bu nedenle herkesin saygı gösterdiği bir slogan vardır ki “emeğiyle geçinenlere selam olsun” bu slogan her zaman şiar olmuş ve emekçilerin elden ele dolaştırdığı bayrak
Emeği harcayan emeği hakkıyla harcaması gerekir ki “karşılıklı dürüstlük” hikayesi emeğin istismarından sonra ciddi sorgulanır oldu, yani çalışan insan emeğine istismar kattığında buna sahip çıkmak olası değildir
Gerçek kutsallık harcanan emeğinin kıymetinin bilinmesi, emek harcayan emeğinin bilincinde değilse emeğini heder eder
Kendisi sahip çıkmadığı için başkası nasıl olsa benim emeğim değildir diye vasat yaklaşabilir, emek üreten helal değil ise üren bile emeği heder eder
Yani terazinin iki gözü düzgün olması gerekir, emekçiden kaynaklana istismar denetim bilinç meselesine girer, unutulmaması gereken ve ayrı bir mecrada değerlendirmek gerekir
Emek ise değer bilmeyen bir yerde harcanıyor ise emekçi orada heder edilir, bunu önce emekçinin kestirmesi gerekir ve toplumsal bilinçle sahiplenmek emek bilincini ortaya çıkarır
Emek ve emekçinin kıymetinin bilindiği bir coğrafyada bir ülkede bir dünyada yaşamak dileğiyle
Emeğin günün mumlarla, bayraklarla karşılayıp kutlamak ve sahiplenmek gerek iyi ki doğdun…