Eğri oturup doğru konuşmak gerek.
Diyarbakır epey bir zamandır öksüz bir evlat gibi adeta.
Buradaki amacımın kente yapılan yatırımları yermek, eleştirmek değil; insana yapılan yatırımın yetersizliğine vurgu yapmak olduğunu baştan söyleyeyim.
Epey zamandır, kentte göze çarpan neredeyse sahipsiz gözüken bir çocuk hareketliliği var.
Sürekli dışardalar ve ne yaptıkları belli değil.
Çocukları sahipsiz dışarı salan, emeklerinden faydalanan ebeveynler, neredeyse savunmasız, tehlikeye açık alanlarda çocukların kalmasına nasıl izin veriyor anlamış değilim.
Su satanı, simit satanı, atık toplayanı, fırınların önünde bekleyeni var…
Mutlaka sosyo-ekeonomik nedenleri vardır.
Adamakıllı incelendiğinde çok acı toplumsal gerçeklerle de karşılaşabileceğimiz sürpriz olmaz.
Evet, aileleri durduk yere eleştirmekle olacak bir bakışa da sahip değilim.
Ancak burada devletin seyirci kalmasının ötesinde görmezden geliyor olması benim esas odak noktam.
Öyle ha deyip alın toplayın, yetiştirme yurduna atın gibi bir yaklaşım da kabulüm değil.
Tehlikelere açık sokaklarda, caddelerde suça bulaşmaya meyilli devletin resmi ağzıyla suça sürüklenen çocuklar olma ihtimalleri de yüksek.
Anne-babaları da boş geçmemek lazım bu noktada.
Belki de yaşamın sillesini yiyen, geçim derdiyle haşır neşir anne-babalara da düşen görevler var.
Bir örnek vereyim.
Eşi uyuşturucu bağımlısı 4 çocuklu bir kadının mücadelesi bu konuda beni oldukça duygulandıran bir hikayesi var.
Çalıştığımız işyerine birkaç ayda bir temizliğe gelen bu fedekar kadın; eşinin önleyemediği bağımlılığı karşısında çareyi evlere temizliğe giderek ve bir kısım devlet yardımıyla evini finanse etmeye çalışıyor.
Kazandığı parayla evinin kirasını, gıdasını vesair harcamalarını ve en önemlisi üzerine titrediği çocuklarını büyütüp yetiştirmek telaşıyla dört elle sarılıyor hayata.
Titriyor çocukların üzerine; gittiği yerlere zaman zaman en küçüğünü yanına alarak gidiyor.
Maalesef tam anlamıyla sosyal bir devlet değiliz ama; devlete de düşen görevler kadar, çocuğunu para kazanmak için istemeden de olsa sokağa salan ebeveynlere de düşenler var elbette…
Diyarbakır bir çok alanda olduğu gibi çocukların merkezde olduğu sorunlar açısından 12 milletvekiline rağmen sahipsiz bir kent.
Kentin suç profilinde önemli bir yer tutan uyuşturucu, fuhuş, her türünden bahis gibi kategorik suçların kucağına itiliyor çocuklar.
Yazıktır, günahtır…