../"Çağdaş" can alıcılar ve devler adamları öldürmez, ortadan kaldırırlar. Onlar, insanlık niteliklerini yitirmiş varlıklar üzerinden yürütürler deneylerini, toplama kamplarındaki tutsaklar misali önce aşağılanarak eşyaya dönüştürülür, sonra tümüyle yok edilirler.
Kahvenin kapısına bir kürsü atarak yalnız başıma oturup çay içiyorum. Biraz ötemde bir kaç genç de oturmuş sohbet ediyorlar. Doğup büyüdüğüm mahallede hiç bir tanıdık yok, yabancı simalar diyarında yalnızlığın diyalektiğinde bocalıyorum..
Biraz sonra az ötemde oturan gençlerden biri yanıma gelerek selam verip oturdu. Gülümseyen bir yüz ifadesi ile "Dayi, bişey lazım mı? " diye sordu. Ben de saf bir şekilde, "Yok sağol, çay geldi" dedim. Genç tekrar sorunca işin rengini çaktım. Ya uyuşturucu veya kadın pazarlıyor diye düşündüm.
"Yok, yeğenim, benim o taraklarda bezim yok" dediğimde küçümseyen bir ifadeyle, "Ben de seni keyifçi sanmıştım, meğer hevuzmuşsun (yani boş biri) " diyerek yanımdan uzaklaştı.
Evet, dostlar, Diyarbekir uyuşturucu kartellerinin panayırı haline gelmiş. Bir dönem siyasal ve toplumsal analizlerin yapıldığı bilinçli bir gençlikten madde kullanan çürümüş bir gençlik hortlatılmış.
İşin en ilginci nedir biliyor musunuz? Esrar o kadar masum kalmış ki nerdeyse suç olarak görülmüyor bile.
Kristal dedikleri maddenin kullanma yaşı 13-14'lere düşmüş. Aileler bir yandan geçim derdi ile çırpınırken, diğer yandan küçücük çocuklarının bu maddelerle haşir-neşir olması arasında adeta çaresiz durumdalar.
Özellikle küçücük kız çocuklarına torbacılar aracılığı ile ulaştırılan Kristal dedikleri çıldırtan bu maddeler, her evin içine yerleştirilmiş saatli bomba misali her gün bir ocakta infilak ediyor.
Anne-babalar diken üstünde.
Anneye babaya isyan eden küçücük kız çocuklarının ruhları ele geçirilmiş. Evden gecenin ilerleyen saatlerinde çıkıp giden kız çocuklarını parklarda arayan onlarca aileyi gördüm. Yoksulluğun girdabında çırpınan aileler çocuklarını kurtarma derdinden başka hiç bir şey düşünemiyorlar. Hele bu illete alıştırılan müşteri profilinin dar gelirli ailelerin çocukları olması başka sektörlerin oluşmasına müthiş bir zemin hazırlamış.
Latin Amerika misali çeteler, çetelere borçlandırılmış gençliğin fuhuş ve hırsızlık batağına sürüklenmesi ayan beyan iken, Partilerin, STK’ların bu konuda herhangi bir eylem planlarının olmaması, dehşetin başka bir boyutu.
Gecenin geç saatlerinde parklarda yalnız başına bekleyen küçücük kızları görünce yüreğim yerinden fırladı. Bir kaç gram sentetik ve kristal uyuşturucu için kendilerini pazarladıklarını etraftan duyunca sadece, "Eyvah!" diyebildim!
İşte sistemin, "Başka şeyleri düşünmelerine izin vermediği" garip bir sosyoloji maalesef.
Konuştuğum bir genç, "Abi, nerdeyse uyuşturucu satanlar kahvelerde, " Esrar vaaaarr! " diye dolaşacaklar" dediğinde dehşete kapılmıştım.
İçten çürütülen bir gençlik, toplumun ileride hangi sorunları başat yapacağı konusunda derin endişelere sevk etti beni. Devam Edecek