Met isimli zehir Afgan göçmenlerle birlikte sokaklarda görülmeye başlandı. Sırt çantalarıyla birer, ikişer kilo taşıdıkları zehiri getirip sermaye yaptılar. Hızla yayıldı. Bağımlılar buz diyor. Kimi de fakir kokaini. Kullanıcının aklını sıfırlıyor.
Bir haftalık bilanço:
Genç polis hayattan koparıldı. Tekirdağ’da İki kadın vahşice öldürüldü.
İstanbul’da hasta genç iki kadını doğrayıp intihar etti.
Başka bir kızımız Beyoğlu’nda tacize uğradı.
Görüntüleri ekrandan yorumlayan psikolog, saldırganların madde bağımlısı olduklarını doğruladı.
Meksika’ya şaşırıyorduk. Ne hale geldik.
Polis anlatıyor, “Çoğunun suç kaydı yok. Adresi yok. Parmak izi yok.”
Bir kapıdan girip öbüründen çıkmaları bu yüzden.
Her şey sınırların kevgire dönmesiyle başladı.
Çok geç kalındı çook.
…
Günlerden Nişantaşı. Saldırıda dört kişi yaralanmış. Sürpriz mi, hayır.
Polisin tek başına çözeceği bir sorun değil. Aileler bağımlı, sorunlu çocuklarını polise bildirmeli.
Medya mafya haberlerini daha az yayınlamalı. Bu da özendiriyor.
Metanfetamin (Met) kullanımına ve satışına verilen cezalar artırılmalı.
…
Tekirdağ’da, parkta met içenleri polise bildiren genç, salıverilen psikopatlar tarafından, “Vay bizi sen mi ihbar ettin” bahanesiyle bıçaklanarak öldürüldü.
Tacize uğrayan Sıla bebek de hayatını kaybetti.
Ülke ne hale geldi arkadaş!
…
Cem Garipoğlu’nun DNA’sı doğrulanmış.
Cezaevi yatanlar bilirler. Yazılan senaryoya uygun bir kaçırma biçimi mümkün değil.
Müdürü geçseniz gardiyana, gardiyanı geçseniz jandarmaya, onu da geçseniz kameralara yakalanırsınız. Bu eylemin gerçekleşmesi için onlarca kişinin suç ortaklığı yapması gerekir.
Kuş olsanız avludan uçamazsınız, çünkü yukarısı tel filelerle örülmüş.
Tünel kazamazsınız, zemine on metre beton dökülmüş.
Mağduriyet sıralamasında Garipoğlu öne geçti.
Avukat Rezan Bey oyundan çıkmalı ve nokta koymalı.
…
Kızım köpeğimizin adını Mars koydu. Geçen ay sahiplendirdik. Evde beş saatten fazla yalnız kaldığı için durmadan havlıyordu. Şikayetlerden usandığımız için zor kararı vermiştik. Gittiği yerde yemeden içmeden kesilmiş. Gözü kapıda ağlıyormuş. Geri getirdik. Buluştuğumuz anı tarif edemem. Çıldırmış gibiydi. Anlaşıldı birlikte yaşayacağız. Gittiği yere kadar…