Ne ucuz senaryolar yazılıyor. Bazen aynı mecrada kalmak zul geliyor.
Başak Demirtaş'ın, İstanbul belediye başkan adayı olabileceğini açıklaması siyasette şaşkınlıkla karşılanmıştı.
Ardından, Selahattin beyin annesinin yoğun bakıma alınması ve eski başkanın uçakla Diyarbakır'a götürülmesi, komplo erbabına renkli fırsatlar sundu. Sosyal medya çalkalanıyor.
Neymiş?
Güya Başak Hanım Tayyip beyle anlaşmış, eğer aday olursa Selahattin'e özgürlük kıyağı yapılacakmış!
El insaf!
Adamın savunmalarını okumadan nasıl da sallıyorsunuz.
Yedi yıllık dik duruşuyla, tabutunun cezaevinden dik çıkartılmasını vasiyet eden Demirtaş'ı tanımamışsınız!
…
Yav vallahi böyle muhalefet yapılmaz.
Akp Diyarbakır belediye başkan adayı, güya etraftakilere simit ısmarlamış, ama nakit parası yetmediği için simitler iade edilmiş.
Akşamdan beri bu haber dönüyor.
Şu devasa güçle böyle mi savaşacaksınız?
Elinizde, avucunuzda olan bu kadar mı yani?
Daha solungaçlarınız çıkacak.
Post kavgasına devam!
…
Halk tv muhabirleri Designated survivor dizisinden fena etkilenmişler.
Kimisi de kendisini Dana Canedy zannediyor.
Türkiye’de politzer ödülü verilmiyor.
İrfan Değirmenci veya Emin Çapa’yı dinlediğim zaman, bir yeri talan edesim geliyor.
Market, atm farketmez.
Yok, böyle muhalefet olmaz.
…
Bipolar arkadaşlarım üzerinde yaptığım deneyin sonucudur:
“Herkes onlara düşman, herkes haddini bilmeli, asıl star benim.”
Freud, “Bir hastalığı yaratan sebepler ortadan kalktıktan sonra, hastalık sona erer.” demiş.
Halt etmiş.
Hiçbir sebep olmasa da bunlar sebep yaratıyorlar.
Yaşam formatları bu.
Bir düşman olmalı, bir hedef; nişan alıp rahatlayacakları…
Genellikle marifetli olurlar. Enteresan uçlarda dolanırlar.
Biri şöyle tarif etmişti. İtiraftı aslında, “atak zamanlarımda ölmek istiyorum.”
Satılan depresan ilaçlardan, Türkiye’de 40 milyon kişinin bibolar hastası olduğu tesbit edilmiş.
Yüzde ellisi genetik, kalanı fantastik.