Yıllardan beri hayalini kurduğunuz, gözyaşları içerisinde sevdiklerinizi uğurladığınız, ölmeden önce nasip olacak mı? Diye endişe duyduğunuz kutsal yolculuğa çok yaklaştınız. Her geçen gün heyecanınızın arttığını biliyorum. Belki de hayal gibi geliyor, inanamıyorsunuz. Hatta o topraklara gittiğinizde bile zaman zaman bu yaşadıklarım gerçek mi diye soracaksınız kendi kendinize. Büyük hayalinizin gerçekleşmesine az kaldı. Sevinç ve heyecanla beraber birtakım korkular, adını koyamadığınız, tarif edemediğiniz duygular da yaşıyorsunuz kim bilir?
Hac, birçok yönü ile diğer ibadetlerden ayrıldığı gibi ömürde sadece bir defa yapılması ile de farklıdır. Mesela en başat ibadetimiz olan namazı özlediğimizde, abdestimizi alıp seccademizi serebiliyor, Allah’ın huzuruna varabiliyoruz. Onu sık sık tekrarlama, bir öncekine göre daha iyi bir namaz eda etme, daha iyi bir hazırlık yapma şansına sahip olabiliyoruz. Ama hac için böyle bir şeyden bahsedemeyiz. Bütün ömrümüz bir tek hac için hazırlık ile geçmiştir. Ruhen, bedenen ne kadar iyi hazırlık yapmışsak o kadar verimli geçecektir hac ibadetimiz. Ancak bu hazırlık bilinçli ve dakik bir hazırlık olmalı. O halde hacca hazırlık, ihtimal ki, o kutsal topraklarda geçireceğiniz günlerden çok daha mühimdir. Kaliteli bir hazırlık için son demlerinizi yaşıyorsunuz. Bu demlerinizi kendinize yapacağınız olumlu telkinlerle geçirmelisiniz. Öyle ki gecenizi gündüzünüzü bu telkinlerle doldurmalısınız. Orada geçireceğiniz zamanlar ve nefesler sınırlıdır ve çok meşakkatli bir yolculuk sizi beklemektedir. Rahat şartlarda ve her şeyin size göre düzenlendiği evlerinizde yaşamaya alışmışsınız. Hayatınızın dönüm noktası sayılabilecek, ömür boyu yaptığınız yatırımların ortaya çıkacağı büyük sınavla karşı karşıyasınız.
Unutmayın! Hac sadece belli menasiklerin yapıldığı bir ibadet değil, aynı zamanda bir insanlık sınavıdır. Öyle ya milyonlarca insanla bütünleşeceksiniz. Bir aile olduğunuzu, bütünün küçücük bir parçası olduğunuzu keşfedeceksiniz. Allah’ın bütün insanları eşit yarattığını ve o büyük ailenin bir ferdi olduğunuzu hissedecek, tarifi imkânsız daha nice duygular yaşayacak, kulluk dışındaki bütün payelerinizi arkanıza atacaksınız. En önemlisi de bütün sevdiklerinizi, değer verdiğiniz her şeyinizi arkada bırakıp öleceksiniz... Evet yanlış duymadınız Bu yolculuğunuz bir ölüme hazırlık yolculuğu, kendinizi ölmüş kabul edeceksiniz. Ama gerçekten bir ölü gibi olmalısınız. Çünkü kısa bir süre sonra ihrama, kefene bürüneceksiniz. Siz artık bir ölü olmalısınız, nasıl ki bir ölüye sövseniz de dövseniz de karşılık vermez, işte ihram yasakları ölümün prova edilmesidir, bir süreliğine ölmek, “ölmeden önce ölmektir.” Bu yüzdendir ki hac yolcusu bütün borçlarını eda eder, sevdikleriyle helalleşir, vedalaşır. Ölüm bilinci kazanarak kalan ömrünü değerlendirmek, yeniden dirilmiş olarak dönmek için.
Etrafınızdaki bütün insanlar da sizin gibi Allah'ın misafirleridirler ve ona emanettirler. O yüzden hiç birine yan bakamaz, gücendiremezsiniz. Çünkü Rahman’ın misafirlerini gücendirmek onu gücendirmekle eş anlamlıdır. Onlar size yan gözle baksa da sizi gücendirse de siz karşılık veremezsiniz. Bu, bir anda kazanılabilecek bir şey değil, uzun ve samimi bir hazırlık gerektirir. Yine de geç kalmış sayılmazsınız, şu dakikadan itibaren bunun hazırlığını yapabilirsiniz. Gece gündüz, her dakika şunu telkin etmelisiniz kendinize; ne kadar zorlu bir insanla karşılaşırsam karşılaşayım sabredeceğim, ibadetlerim sırasında da ne kadar meşakkatle karşılaşırsam karşılaşayım sabredeceğim. Karşılaşacağım bütün zorluklarda mahşeri hatırlayacağım. Bazı yüzlerin kararacağı bazı yüzlerin ağaracağı, her canın kendi derdine düşeceği o günü hatırlayacağım. Mahşerin zorluğunu düşününce bu meşakkatlere tahammül etmek kolaylaşacaktır elbet. Bu halle o kadar halleşeceksiniz ki evlerinize döndüğünüzde de bu durum üzerinize sirayet edecektir.
Otellerinizi sadece zorunlu dinlenme yerleri olarak görmelisiniz. Konfor beklentisi içerisine girmemelisiniz, hele evlerinizdeki damak tadınıza uygun leziz yemekler beklentisi içerisinde hiç olmamalısınız. Karnınızın doyduğuna şükretmelisiniz. Yemeniz ve dinlenmeniz daha iyi ibadet etmek için olmalı. Rahatça karnınızı doyurup uyuduğunuz o topraklarda Efendimiz ve ona inananların günlerce aç kaldıklarını işkenceler altında inlediklerini bir an bile aklınızdan çıkarmamalısınız.
Unutmayalım hac meşakkattir, yorgunluktur, toza toprağa bulanmaktır, terdir, gözyaşıdır, açlık ve susuzluktur. Bütün bunlarla yoğrulup aşkla dirilmektir. Rabbim bu kutlu yolculuktan dirilerek geri dönmeyi nasip etsin.