Serçeler mahallesinde arazi anlaşmazlığı yüzünden çıkan silahlı kavgada 9 kişi hayatını kaybetti, 2 kişi ise yaralandı.
Önümüze düşen görüntülerden anlıyoruz ki otomatik silahların kullanıldığı karşılıklı kavgada çoğu kişi olay yerinde ölmüş.
İki ayrı mezrada oturan komşu köyler 200 dönümlük arazi için mahkemelik olmuş ve konuyu güç ile çözmeye çalışmışlar.
Bu ne ilk ne de bu akıl ve ferasetle son kavga olacak…
Katliama dönüşen arazi kavgalarında zaman zaman aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu onlarca kişinin yaşamını yitirmesinin altındaki ana neden; uzun yıllardır süren ancak bir türlü çözülemeyen arazi davaları.
Bu kadar vahşice saldırıların altındaki ana neden toprağı ve getirdiği zenginliği korumak.
Üretimin ve zenginliğin toprağa dayalı üretim ilişkilerine bağlı olduğu bölgede zaman zaman seyrekleşen kavgalarda devletin konu üzerinde çok etkisi yok maalesef.
Bölgede devletle çıkarsal ilişkilerini güçlü tutan ve gücü eline alan aileler, insanlığı, kanun hiçe sayarak güç uğruna gözünü kırpmadan silaha sarılıyor.
Son olayda 4’ü Taş, 5’i de Alyamaç ailesinden toplam 9 kişinin hayatını kaybetmesi bu olayı çözer mi?
Çözmüyor aksine harlandırıyor; kan davasına dönüyor. Daha büyük tehlikelere davetiye çıkaran bir ortam oluşuyor.
Hâlbuki devletin adil ve tarafsız yaklaşımıyla çözülebilecek bu tür olaylarda devlet mahkemeler üzerinden işin yürümesine seyirci kalıyor.
Bir dönem toprak reformundan toplulaştırmadan bahsedildi ama askıda bırakıldı.
Olaya bu saatten sonra bölgedeki etkili aileler, kanaat önderleri ve siyasi partiler eliyle komisyonlar kurularak müdahale edilecek.
Bu saatten sonra ailelerin aynı bölgede yaşamaları ne kadar mümkün?
Gerginlik ne kadar kontrol edilecek o da muamma.
Yazık bir avuç toprak için insanlar öldürülüyor.
Bölgenin acı gerçeğinin üstü hep örtülüyor.