Bir varmış, hep varmış 2

Ancak 20’nci yüzyılda Newton’un söylediklerinin aksine bir kuram ortaya attı Einstein; Görelilik. Einstein zamanı özel ve genel görelilikle tanımladı.

Geçmişten beri insanlar, imkanlar dahilinde; güneşe, aya, yıldızlara, bulutlara, yağışlara bakarak zamanı anlamaya çalıştı. Tarım, doğayla ilişkiler, insan hareketleri, barınma vesair tüm ihtiyaçlar bu anlamlandırma üzerinden disipline edildi.

Önce toprağı ekeceğimiz, hasat yapabileceğimiz, barınma, göç zamanları, mevsimsel değişimler, gece gündüz üzerinden oluşan mantık ve alışkanlıklar için geçerli anlamlandırmalar oluştu.

Saniye, dakika ve saat daha çağdaş zamanların ürünü bir kullanım şekli oldu. Güneş saati, su saati ve kum saati kullanımı gelişti önce.

Böylelikle günler küçük zaman dilimlerine bölünmeye başlandı.

Yıl ve günü ilk kez birimlere bölenler Sümerler, zamanı hesaplamaya başladılar. Bu süreç Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılarla iyice gelişti.

Antik uygarlıklar zamanı akılda tutmak ve organize etmek için yılı günlere, aylara bölme ihtiyacı duydular ve takvim geliştirildi.

Genellikle meydanlarda kullanılan ilk mekanik saatler 13’ncü yüzyılın sonlarında yapıldı. 16 yüzyılda ise küçük cep ve ev saatleri, 20. Yüzyılda ise küçük kol saatleri geliştirildi.

Buraya kadar ki bölümde zamanı ölçme ihtiyaç ve ortaya çıkan zaman ölçerlerden bahsettik.

Tüm anlattıklarımız zamanın ne olduğu sorusuna cevap vermiyor. Tekrar başa dönüp soralım nedir zaman?

Zaman fiziksel olarak var olan bir şey mi yoksa sadece zihnimizde duyumsadığımız bir olgu mudur?

Cevabı aramak için zamanın kavramlaştırılma çabası ile ilgili bir yolculuğa çıkmamız gerekecek.

Zamanı ölçmek için bir başlangıç noktasına ihtiyacımız var. Bir zaman aralığı için iki olaya ihtiyacımız var; Başlangıç ve bitiş…

İşte burada biz normal sıradan insanların bildiklerinin dışında bilgilere ihtiyaç var. Zaman ve madde ilişkisi dışındaki bir kavram burada devreye giriyor; Hareket.

Burada bizi bekleyen soru şu; Eğer zaman hareket ile temelden bağlıysa mutlak mı yoksa gözlemcinin hızına mı bağlı?

20. yüzyılda yaşamış önemli bilim insanlarından Newton’a göre, iki olay arasındaki zaman aralığının kesin bir şekilde ölçülebilir ve iyi bir saat kullanılması koşuluyla kim ölçerse ölçsün aynı sonuç elde edilebilir; zaman hiç durmaksızın ileri doğru akıp giden bir şey. Geçmişe gidip bir olayı değiştiremezsiniz yani mutlak bir şey, evrensel.

Devam Edecek: Hareket ve kütle çekim kuvvetinin etkisi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri