9 Şubat yeğenim Yasemin'in ölüm yıl dönümü.
Onunla ilgili Cehennem Kahkahaları kitabımda yazdığım bir anımı paylaşmak istedim.
Her Ölüm, Tamamlanmamış Hayallerin Yorgunluğudur aslında.
O çiçek soldu…
İnanır mısınız üç yaşındaki çok sevdiğim yeğenimin adını unutmuştum hücrede. Annem görüşe geldiğinde adını sordum. Annem hafızamı yitirdiğimi sanmıştı... Ağlayarak, "Yasemin" dedi.
Görüşme esnasında yanımda duran asker "Yasemin"i şifre olarak anladı ve günlerce hücrede bir çiçek ismini telaffuz ettiğim için işkence gördüm.
Dünyada çiçeği andığı için işkence gören var mıydı acaba onu çok merak ediyorum.
Hayal kurmak bile yasaktı.
Ama biz inadına hayallerin en romantiğini, en estetiğini ve en insani olanını hep kurduk.
Hem de yalnızca Yasemin'i değil, bütün çiçeklerin omuz omuza verip renklendirdiği bahçelerde kahkaha atarak...
Evet, o çiçek soldu, toprakla buluştu.
Onlarca Yasemin'e bedeniyle, gülümseyen yüzü ve yürek güzelliği ile tohum oldu! Bahçemizden bir renk eksildi.
Toprak yeni Yaseminlere gebe şimdi.
***
Dün (8 Şubat 2024) mağazadan kışlık bir montu üzerine giyerek okula giden küçük çocuğu, okuluna giderek şikayet eden mağaza sahibine, "Hava çok soğuktu, üşüyordum, okuldan sonra geri getirecektim" diyen çocuğa, bugün öğretmeni mont aldı.
Mağaza sahibi ile fiyat konusunda pazarlık yapan öğretmene, "Hocam dua etsin ki karakola şikayet etmedim" diyerek "İnsanlık" şovu yapan biriyle aynı havayı solumaktansa entübe olmak daha iyi olmalı…