.. /Türkçe bilmeyen anne-babaların Kürdçe bilmeyen çocukları canımızı acıtmaya. /Geride Küllerden bir ülke yadigar kalmıştı düşleri ağır yaralı çocuklara.
Anne yok, baba ise yok hükmünde "Yaşayan" bir ölü.
Çocuklar, ah çocuklar..
Her yangından sonra anne koynu misali uğrak alanı, kocaman bir lunapark gibi sabah akşam annelerin, babaların yattığı sessiz bir miting sahası mezarlıklar.
Feryatlar, figanlar ninni kıvamında başını mezar taşına koyup uyuyan prensler, prensesler…
Gecenin zifiri karanlığında anne, baba siluetleri ve harabeye dönen umutlarla teselli arayan küçücük bahtsız çocuklar.
Ağlayan, sızlayan yaşamın ağır boşluğunun örselediği küçücük bedenlere, "Ağlama çocuk, ağlama!" diyemiyorsunuz.
"Ne istiyorsan söyle alayım" dediğinizde, annesizliğin, babasızlığın bıraktığı boşluğu, "Oyuncak araba istiyorum" diyerek dolduran, hayalleri iğfale uğratılan çocuklar.
Bir diğeri, "Oyuncak itfaiye arabası istiyorum" diyerek yürek yangınlarını söndürmeyi düşlüyor.
Bu yangınlar, evet bu yangınlar ardından gri bir dünya bırakırken, umutlar kül rengi, hayaller fulü, düşler karanlık, uyku öncesi yangınlarda pişen kuzular sayılıyor bir bir.