Aziz Gülmüş yazdı: Oğlum bunlar aşiret

Ben de oturduğum yerden bayağı uzakta olan ofisine onları kırmayarak hasta halimle gittim.

Bir gün eski bir öğretmen arkadaşım arayarak, "Geçen yıl afet bölgesinden bulunduğumuz semte gelen dört öğrencinin üniversite sınavı ve bir aylık dershane ücretlerinin ödenmesi için mahallemizde seninle samimi olan bir iş insanına ricada bulunalım" dedi.

Ben de oturduğum yerden bayağı uzakta olan ofisine onları kırmayarak hasta halimle gittim.

Açıkçası hiç umudum yoktu.

Başımda sekiz köşe şapkamla işyerine gittik, kapıda güvenlik tipimiz ve giyimimiz nedeniyle bizi içeri almadı.

Telefonla kendisiyle görüştük, "Abi, toplantımız var, karşıdaki çay ocağında oturup çay için çıkınca görüşürüz" dedi.

Biz de çay ocağında oturup çay içip beklemeye başladık.

Beş kişiydik.

Garson ve çay ocağının sahibi bize tereddütle bakıyorlardı.

Biz de hep Kürdçe konuşunca bizim Türkçe bilmediğimizi düşünerek kendi aralarında, "Oğlum bunlar Aşiret galiba, (beni kastederek) şu yaşlı olanı aşiret reisi galiba" diye fısıldaşırken biz gülmemek için kendimizi zor tuttuk.

Her birimiz tam 6’şar çay içtik. Bizim işadamımız yanımıza gelmediği gibi bizi ne aradı ne de sordu.

Toplam 30 çay içmiştik. 8 liradan 240 tl tuttu. Biz de Çay ocağının sahibine, "............ bey çay paralarını ödeyecek" diyerek çay paralarını ödemeden çıktık, gittik.

Muhakkak arkamızdan çay ocağı sahibi, "Aşiretiniz batsın! " demiştir.

Adamcağız belki de bahşiş hayali bile kurmuştu.

Oysa bizim de hayal kırıklığına uğradığımızı bilmeden…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yazarlar Haberleri