.. /Tüm umutlar, süslü düşler bir bir kızıl alevler arasında küle dönüştü bu yaz. Bu yaz çocukların cicili bicili, ışıl ışıl, birbirine, "benimki daha güzel" diyebilecekleri spor ayakkabıları olmayacaktı. Bir de, "Anne" diyecekleri bir kadın yoktu artık Uzakta bir mezar. Ses vermeyen, konuşmayan, çığlıklara cevap vermeyen bir toprak yığını.
Yaşamayı anlamsız bulan, göğüs kafesinin ardında dünyanın en ağır yükünü taşıyan eşler, anneler, babalar. "Bu yaz çok sıcak geçti, bu kış çok çetin geçecek" diyen yaşlı kadının kaygı dolu uzak bakışı her şeyi özetler gibiydi.
Eşini yangında kaybeden adamın, "Dünya artık ısınmayacak, her mevsim buz, her mevsim zemheri ayazı, güneş ısıtmış neye yarar? Hangi cehennem bu buzları çözecek?" sorusuna herkes sus pus..
Şairin, "Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm" söyleminden arda kalan, "Bir yangın ve sönen umutlar"dı onlar için hayat. Büyükler böyle umutsuz ve çaresiz yüreklerindeki boşluğa el sallarken, çocuklar kendilerine alınan hediyelerle bir an bile olsa yangınların ardında bıraktığı kapkara umutsuzluğu unutup mutlu olmuşlardı.. biraz sonra mutluluk da kendilerinden uzaklaşıp el sallayacağını bilmeden..