Kameri ayların sonuncusu olan Zilhicce ayının 9. günü Arefe günüdür. Haccın en önemli farzı olan vakfe bu günde yapılır ve yapıldığı yerin adı Arafat’tır. Hacılar güneş batmadan önce mutlaka Arafat’ta bulunmalıdırlar. Hacılar orada vakitlerini dua, namaz, zikir, tesbih, va'z dinleme, Kur'ân okuma vb. ibadetlerle geçirirler.
Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar yirmi üç vakit farz namazların peşinden, selâmdan sonra teşrik tekbiri getirilir. Teşrik tekbiri de şöyledir: "Allâhu Ekber, Allâhu Ekber, Allâhu Ekber, Lâ İlahe İllallâhu Vallâhu Ekber. Allâhu Ekber Velillâhil hamd."
Hz. Peygamber (s.a.s.) arefe gününü oruçlu geçirme ile ilgili olarak “Arefe günü tutulan orucun geçmiş ve gelecek birer yıllık günahları bağışlayacağı Allah’tan umulur.” (Müslim, Sıyâm, 196-197) buyurmuştur.
Allah-u Teâlâ, bazı zamanları diğerlerinden fazilet bakımından üstün kılmıştır. Ramazan ayının diğer aylara, Kadir Gecesi’ni diğer gecelere, Cuma ve Arefe gününü diğer günlere üstün kılmıştır. Bu günün faziletiyle ilgili oldukça fazla hadis vardır.
Günahların bağışlanmasında, iyiliklerin artmasında zaman ve mekânların katkısı büyüktür. Bundan dolayı bazı ayların, günlerin, gecelerin diğer ay, gün ve gecelere üstünlükleri vardır. Faziletli zamanlarda insanlar geçmişteki hatalarının muhasebesini yaparak, gelecekle ilgili hedeflerini gözden geçirirler. Geçmişte yapılan hatalardan dersler çıkarır, daha dikkatli, daha özenli bir dini hayat sayesinde daha mutlu bir hayat geçirmiş olurlar. Bugübün faziletine binaen vaktimizi Tekbir, (Allahu Ekber), Tehlil (Lailahe illallah), Tahmid (Elhamdulillah), Salavat (Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala Âli seyyidina Muhammed) ve dua ile geçirmeliyiz.
İman ehli olmak en büyük zenginliktir. Dünyanın güzel sevinçlerinden biri de bayram günleri mü’min kardeşlerimizle ortak sevinçler yaşamak, birlikte şükretmek, birlikte dua etmektir.
Kurban bayramı; özellikle de kesilen kurbanlar sayesinde ikram, ihsan ve fedakârlık günleridir. Rabbimizin bize ihsan ettiği nimetleri kardeşlerimizle paylaşmayı ihmal etmemeliyiz. Unutmayalım ki hiçbir şeyin sahibi değiliz, dünyalık her şey fanidir ve bize emaneten verilmiştir.
Kurban en sevdiğimizden ödün vermek, tutkulardan soyutlanabilmektir. Nimetin şükrünü kalben yaşamak ve nimeti başkalarıyla paylaşmaktır. Kurban, kalbimizi korumak için fani şeylerden pişmanlıktır. Nefsin arzularını ve kalbe baskısını önlemek için çabalamaktır.
Cenâb-ı Hak bu mübarek günlerden istifade edebilen kullarından eylesin, O’na yakınlaşmaya vesile olacak ibadetler nasib etsin.
Şimdiden Kurban Bayramınız mübarek olsun.