İHD Diyarbakır Şubesi ile Kayıp Yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 714’uncu haftasında 19 Ekim 1995’te gözaltında kaybettirilen Fehmi Tosun’un akıbeti sorularak, faillerinin bulunması çağrısı yapıldı.
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 714’üncü haftasında bir kez daha bir araya geldi. Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önüne gelen kayıp yakınları, kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarını taşıdı. Kayıp yakınları bu hafta, 19 Ekim 1995’te gözaltında kaybettirilen Fehmi Tosun’un hikâyesini anlatıp, faillerin bulunmasını istedi.
LİCE’DEN İSTANBUL’A ZORUNLU GÖÇ
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Fırat Akdeniz tarafından okunan Fehmi Tosun’un hikâyesi şöyle: “35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun Lice’nin Licok köyünde yaşıyordu. Siyasal şiddetin bin bir halinin mekânı olan Lice ve köylerinde ağır bir baskı ortamı vardı. Tosun ailesi bu baskı ortamında ağır bedeller ödedi. Köylerinde yaşama olanakları yok edilen Tosun ailesi İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı.
34 UD 597 PLAKALI ARAÇ
Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 sabahı yakın arkadaşı Hüseyin Aydemir ile birlikte Avcılar’daki evinde kahvaltı yaptı. Kahvaltı sonrası birlikte evden ayrılan iki arkadaş bir daha geri dönemedi. Fehmi Tosun akşam saatlerinde silahlı, telsizli, sivil giysili üç kişi tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Renault araçla evinin önüne getirildi. Bu kişilerle evin bahçesine doğru ilerlerken kendisini gören eşi ve çocuklarına ‘Beni öldürecekler!’ diye bağırdı. Onlar Fehmi'nin yanına koşunca zorla araca bindirilerek götürüldü. Olaya mahalleliler de tanık oldu.
POLİS: YAPACAĞIMIZ BİRŞEY YOK
Hemen Avcılar Karakolu’na giden Hanım Tosun, olanları anlatıp eşini kaçıran aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Plakayı kontrol eden ve telefonla görüşmeler yapan polisler ‘Bizim yapacağımız bir şey yok’ dedi. Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği tüm yasal yollara başvurdu, olayı hükümetin ilgili birimlerine ve kamuoyunun gündemine taşıdı. Ancak Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı kabul edilmedi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.
ZAMANAŞIMINDAN TAKİPSİZLİK
İç hukuktan sonuç alınamayınca dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşındı. 2003 yılında sonuçlanan davada hükümet AİHM’e verdiği savunmada ‘Hükümetimiz Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir’ dedi. Ancak AİHM’de Fehmi Tosun’un yaşam hakkı ihlali ile ilgili devletin sorumluluğunu kabul eden AKP iktidarı Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımından takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. İdari ve yargısal yollarının tamamını tüketen aile, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamadı.”
‘ETKİLİ SORUŞTURMA YAPILSIN’
Akdeniz, Fehmi Tosun’un gözaltında kaybedilişinin üzerinden 27 geçtiğini ve Fehmi Tosun’un akıbetine ilişkin etkili soruşturma yapılmadığına dikkat çekerek, “Fehmi Tosun’un akıbetine dair derhal etkili soruşturma yapma yükümlülüğünü yerine getirilsin, suçtan sorumlu olanları tespit edip cezalandırılmaları sağlansın. Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi. (Haber Merkezi)