Aylardır süren aşılama faaliyetine rağmen salgının kontrol altına alınamaması, günlük vaka sayılarının 30 bin bandında seyretmesi toplumda kaygı uyandırmaya devam ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün geçen haftaki raporuna göre Türkiye, en fazla olgu görülen ABD ve İngiltere’nin ardından gelen üçüncü ülke. Ayrıca Türkiye’de ölüm oranları çok yüksek.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Son günlerde aşılanma hızında durağanlık var. Vaka sayılarının yüksekliği aşı konusunda bir tereddüt uyandırmış olabilir mi? Ama şunu unutmayın: Covid-19’u aşı sayesinde, adeta grip gibi atlatanların sayısı artık bunlarla yarışıyor. Kayıplarımızın çoğuysa tam doz aşı olmayanlar”
Kimi uzmanlar ise aşılama ile vaka- ölüm sayılarının paralellik göstermediğini belirterek, Sağlık Bakanlığı haritasına işaret ediyor ve mealen şöyle diyor: Haritada iki doz aşı yapılma oranı yüzde 75 olarak görünüyor ve bu oran 18 yaş ve üstüne göre hesaplanıyor. Üstelik iki doz aşı yapılanlar içerisinde 6 milyon kişi sadece Sinovac aşısı yaptırmış. Sinovac aşısını iki doz yaptırmanın tam koruyuculuk sağlamadığını biliyoruz ve iki doz Sinovac aşısı olmuş 6 milyon kişiyi tam aşılı sayamayız. Buna göre de Türkiye’deki tam aşılı diyebileceğimiz nüfusun oranı yaklaşık yüzde 50 civarında. Bakan Koca’nın söylemi ile Bakanlığın yayınladığı veriler üzerinden bizim hesapladıklarımız arasında büyük farklılıklar var.
…
Aşıların koruyuculuğuyla ilgili bakanlığın açıkladığı net veri de yok. Konuya kafa yoranlar, bunlara ilişkin verileri bakanlığın yayınlamasını istiyor.
İki parametre üzerinden değerlendirilen aşı etkinliği ancak sınırlı sayıda insanın katıldığı araştırmalardan elde ediliyor ve aşı politikası açısından henüz toplumda veri yokken ilk önce aşı etkililiği tam olarak bilinmiyor.
Türkiye’de yaklaşık 112 milyonun üzerinde aşı yapılmış ve ilk doz aşı uygulanan yaklaşık 54 milyon insan var. Şu anda 10 yaş üzerindeki 70 milyon insanla kıyaslandığında en az 54 milyonu bir doz aşı almış, geri kalan 15 milyondan biraz fazlası ise hiç aşılanmamış.
Sağlık Bakanlığı’nın bu güne kadar aşı etkililiğini açıklamamasının arkasında ilk aşı tercihinin Sinovac olması ve Sinovac’ın da koruyuculuğunun çok yüksek olmaması yatıyor olabilir mi diye bir tartışma kamuoyunda yapılıyor.
Bu tartışmalar bir yana ilk vakaların açıklandığı 2020 Mart ayından beri vakaların cinsiyet, yaş dağılımları bir türlü açıklanmıyor ve düzenli test politikası yok, -kişinin hasta olup olmadığını, yani akut enfeksiyonun varlığını tanımlayan- antijen testleri Türkiye’de uygulamaya konulmadı henüz ve filyasyon durma noktasında.
…
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım, virüs tespit edilen çocuğunun, 14 gün süreyle karantinaya alındığını; okuduğu okul, sınıf dahil tüm bilgileri filyasyon ekiplerine bildirmelerine rağmen 10 gün devamsızlık nedeniyle okul tarafından uyarıldıklarını anlattı. Hastalık sürecinde aile hekimi dahil kendilerini kimsenin aramadığını, eşinin ve kendisinin aşılı olup olmadığının dahi sorulmadığını söyledi.
Sözün özü, ne Covid-19 hastasıyla ilgili ne de aşılarla ilgili tatmin edici açıklamalar Bakanlıkça yapılmıyor. Vatandaşın kafasında önlenebilecek ölümlere seyirci kalındığı algsı gittikçe konuşulmaya başlanıyor ve böylesi belirsiz bir ortamda ‘aşıya karşı bir önyargı” yeniden oluşuyor.