Çocukluk ve yetişkinlik arasında yer alan ve fiziksel ile psikolojik bir geçiş süreci olan ergenlik dönemine giren çocuklara, öğrencilere karşı doğru yaklaşımı anlatan Rehberlik Uzmanı Cemal Sebüktekin, ailelerin ve öğretmenlerin ergenlikte yaşanan durumlara karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirtti
Ergenlik döneminin sadece fiziksel değişimle sınırlı olmadığını, vücudu değişmekte olan çocukların, davranışları ile tutumlarının da değiştiğini ifade eden Sebüktekin, ergenlik dönemindeki çocuklara karşı nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili anne ve babalara, öğretmenlere önemli tavsiyelerde bulundu.
Ergenlik döneminin 12 ile 18 yaş arasında olan ama bazı çalışmaların da ömür boyu devam eden bir süreç olduğunu söylediğini aktaran Sebüktekin, genellikle duyguların ve büyümenin 12 ile 18 yaş arasında yoğun olarak geçtiği kaydetti.
"Değişimlerle çatışmalar yaşanmaktadır"
Bu süreçte çocukların yetişkinliğe adım attığını dile getiren Sebüktekin, "Bu adımı atarken yoğun bir şekilde biyolojik olarak; yani büyüme ve psikolojik olarak da ruhen de değişime uğramaktadırlar. Bu değişimler sonucunda farklı düşünebilmek, bir birey olabilme, aileden kopma noktasında çatışmalar yaşanmaktadır." dedi.
"Anne ve babalar, öğretmenler biraz daha sabırlı olmalı"
Bu süreçte anne ve babaların, öğretmenlerin çok daha fazla dikkat etmesi gerektiğine işaret eden Sebüktekin, şöyle devam etti:
"Öğrenciler bu süreçte vücutları değiştiği için utanma, kızgınlık, birilerinin onlarla alay edeceğini düşünerek farklı davranabiliyorlar. Kendi duygu ve düşünceleri geliştiği için anne ve babası, öğretmeni gibi düşünmeme, kendi düşüncelerini ifade etme, mevcut durumlara isyan etme, kızgınlık, öfke nöbetleri; anne ve babadan ziyade daha fazla arkadaşlarıyla ilişkiler kurma ve onlarla beraber olma durumları gerçekleşebiliyor. Bu durumlarda anne ve babaların, öğretmenlerin biraz daha sabırlı olması gerekir."
"Kesinlikle onları yargılamamak, başkalarıyla kıyaslamamak lazım"
"Öğrencilerin vücutlarıyla alakalı herhangi bir eleştiri veya alay edici bir şey söylenmemelidir" diyen Sebüktekin, "Çünkü bu döneme vücutlarına karşı çok fazla takıntılı durumdalar. Herhangi bir düşünce veya fikir beyan ettikleri zaman fikirleri ne kadar yanlış da olsa muhakkak sonuna kadar onları dinlemek gerekir. Fikirleri yanlışsa daha sonra fikirlerinin neden yanlış olduğunu anlatmak gerekir. Bir yanlış yaptıkları zaman ona değil, yaptıkları yanlışa dikkat çekmek gerekir. Kesinlikle onları yargılamamak, başkalarıyla kıyas yapmamak lazım. Kıyas yapıldığı zaman öğrenci hem anne ve babasına karşı bir nefret oluşumu oluyor ve kıyas yapıldığı kişiye karşı da nefret oluşmasına neden olabilmektedir." ifadelerini kullandı.
"Onların yetişkin gibi davranmalarını beklememeliyiz"
Okul ortamında bir soru sorulduğu zaman öğrenci cevap vermek istemiyorsa öğretmenin ısrarcı olmaması gerektiğini vurgulayan Sebüktekin, "Çünkü öğrenci göz önünde olmak istemeyebilir, yalnız kalmak isteyebilir. Vücudunda oluşan değişimlerden dolayı utanabilir. Kendisini rahat hissettiği zaman cevaplamasını istemek lazım. Bu dönemde yoğun bir büyüme olduğu için çok hareketli olabiliyorlar. Farklı sakarlıklar yapabiliyorlar. Bunu da mazur görmek lazım. Onları bu noktada sıkmamak lazım. Bazen çocukça hareketlerde de bulunabiliyorlar, bunu normal karşılamalıyız. Onların yetişkin gibi davranmalarını beklememek lazım." diye konuştu.
"İletişimi açık tutmak, onları yargılamamak gerekir"
Bu süreçte anne ve babalara çok büyük görevlerin düştüğünü belirten Sebüktekin, son olarak şunları söyledi:
"İletişimi açık tutmak, onları yargılamamak gerekir. Bu dönemde kötü arkadaş edindiklerindeyse kötü sonuçlar doğuracak şeyler yapabiliyorlar. Buna da dikkat etmek lazım. Çok fazla baskı kurmadan, arkadaş çevresini de kontrol ederek biraz daha serbest bırakarak bu sürecin atlatılmasını sağlayabiliriz. Bir karar aldıklarında onları desteklemek gerekir. Onların ilgi ve yetenekleri doğrultusunda ve kendilerinin istediği bir mesleği seçmek daha doğru olur."(İLKHA)