"Diyabet Tip 1" hastası çocukların parmaklarının her gün defalarda delinmesi olayının son bulması için çağrıda bulunan aileler, sensörlü glikoz ölçüm aleti temini için yetkililerden destek istiyor
Küçük yaşta Diyabet Tip1 hastalığının acısını yaşayan çocuklar, her gün şeker değer ölçümü için defalarca kez parmaklarına iğnelerin batırılması olayı adeta işkence haline gelmiş durumda. Günde 3-4 kez parmakları delinen çocuklarda fiziksel ve psikolojik sorunlara neden olduğu da aşikar. Çocuklarının şeker değerlerinin düşüp kakması endişesiyle her gün okul önlerinde bekleyen aileler, evlatlarının bu işkenceden kurtulabilmesi oluşturulan sensörlü glikoz ölçüm aletinin temini için yetkililerden destek istedi. Birçok ilde valilikler bünyesinde başlatılan çalışmalar neticesinde sensörlü glikoz ölçüm cihazının ailelere tahsis edildiğini belirten aileler Diyarbakır Valiliğince de benzer bir kampanyanın başlatılması talebinde bulundu.
‘Parmakları hepsi çürümüş durumda’
Diyarbakır'da torunuyla yaşadığı zorlu hayat mücadelesini aktaran Fahri Asar, 2014'de öksüz kalan 3 torunun bakımını üstelendiğini belirterek 7'nci sınıf öğrencisi Abdullah'ın diyabet hastalığı sürecini aktardı. Asar, “Bir akşam vakti çocuk ağlamaya başladı. Anne-babası çocuğu hastaneye götürdüler. Doktor 'şekeri 600'e çıkmış, durumu kötüdür' dedi. O günden beri torunumda şeker hastalığı var. Torunumun babası da kira da oturuyor ve asgari ücretle çalışıyor. Torunum o günden beri ilaçlar kullanıyor. Parmak uçlarına her gün iğne vuruyoruz ve bunun sonucunda parmakları hepsi çürümüş durumda. Sağlık Bakanımıza güveniyorum, İnşallah güzel bir yöntemle bu işi çözecektir. Çocuklarıyla beraber yedi kişilik bir aileyi geçindiren babasının maaşı yetmiyor. Bu zamanda asgari ücretle aileyi geçindirmek büyük külfettir. Çocuğun babası diğer çocuklarına baktığı için bu evladıyla benim ilgilenmemi istedi." ifadelerini kullandı. Torunun iğne batırma uygulamasından kurtulabilmesi için yetkililerden yardım talebinde bulunan Asar, "Bizler, kolay ve kaliteli bir yöntemle bu çocuğa derman olunmasını istiyoruz. Çocuğun hali gözler önünde, içimiz acıyor ve üzülüyoruz. İstanbul, Ankara veya Diyarbakır fark etmez, nihayetinde aynı ülkede yaşıyoruz. Bir tedavi yöntemi varsa ayrım yapılmaksızın tüm Türkiye de uygulansın” dedi.
‘Devletimizden yardım talebinde bulunuyoruz’
Söz konusu sensörlü glikoz ölçüm aletinin yurtdışında satıldığını fakat imkanları elvermediğinden temin edemediklerini dile getiren Mahmut İlan, "Gücümüz yok, şayet imkânımız yetseydi Avrupa ülkelerine gider, çocuğumuz için gerekli müdahaleyi yapardık ama olmadığı için burada kaldık. Çocuğumuz iğneye bağlıdır, mahkumdur. Günde dört defa iğne kullanıyor. Her şeker ölçümü yapıldığında parmakları ve karnı deliniyor. Belli yerlerinden kan alınıyor. Onun bu mahkûmluğunun bitmesini istiyoruz. Devletimizden yardım talebinde bulunuyoruz” şeklinde konuştu. Bazı şehirlerde cihaz verildiğini duyduklarını belirten İlan, "Onlara veriliyorsa neden Diyarbakır'daki çocuklarımıza verilmiyor? Biz de Türkiye'nin bir parçasıyız. Şayet imkânımız el verseydi çocuklarımıza cihaz alırdık. Gözümüzün önünde çocukların elleri deliniyor. Annesi gerekli takibatı yapmasa çocuğun şekerinin düşüp kalkması riski var. En azından bu cihazın olması durumunda hem anne hem de çocuk açısından iyi olur. Herhangi bir olumsuz durumda cihaz uyarı veriyor” ifadelerini kullandı. Şeker değerlerinin korunması noktasında çocukların gerekli kontrolü sağlayamadıklarına dikkat çeken İlan, bu konuda özellikle annelerin sıkıntı yaşadığını ifade ederek şunları söyledi: “Bu cihaz olmadığı zaman çocuk tatlı yer, kendini alıkoyamaz. Nihayetinde çocuktur, anlamıyor. Onun için bu cihazı devletimizden istiyoruz. Valimizden rica ediyoruz, bize destek çıkılırsa çok seviniriz. Çocuklarımız okula gittiği zaman anne, sabah erkenden ne yedirebilirim? çocuğun şekeri yükselir mi azalır mı? onun tereddüdünde kalıyor. Mecburen anne de emzirdiği çocuğunu bırakıp okula gelerek beklemek zorunda kalıyor, zorluk çekiyor.” İlan, "Öğretmenlerimiz yardımcı oluyorlar, onlara teşekkür ediyorum ama öğretmenlerin ilgilenmesi yetmiyor. Çünkü anne şekeri ölçecek iğneli cihazı getiriyor. Annenin olduğu yerde hocalar geride kalıyor. Bu cihazların teminini devletimizden talep ediyoruz." dedi.
‘Evladımızla beraber her gün bu acıyı çekiyoruz’
Çocukların en büyük sıkıntısının kendini iyi ifade edememesi olduğunu ve burada da tüm yükün anne ve babalara kaldığını dile getiren velilerden Mehmet Sadak ise ebeveynler olarak hep tedirginlik içerisinde olduklarını söyledi. Okul materyallerinin yanı sıra çocuğun çantasında iğne ve ilaçların eksik olmadığını belirten Sadak, "Günde dört kez parmak uçlarını delerek kan alıyoruz. İğnelerden dolayı çocuğun kolları şişiyor, karın kısmına baktığında korkuyor. Anne-babalar olarak bu konuda acı çekiyoruz. Teknoloji gelişmiş, bu hastalıklar konusunda internette yaptığımız araştırmalarda şeker hastaları için cihaz çıktığını öğrendik. İmkânımız olmadığı için cihazları temin edemiyoruz. Anne-babalar olarak evlatlarımız için mücadele veriyoruz. Gönül isterdi ki bu cihazları kendi imkanlarımızla alalım, imkân olmadığı için alamıyoruz." şeklinde konuştu. Evlatlarıyla beraber her gün okula gidip gelmek mecburiyetinde kaldıklarının altını çizen Sadak, "Cihazı alamadığımız için çocuğumuz okula gittiğinde bizde onu takip ederek okula kadar gidiyoruz. Öğretmenleri bizi aradığında çocuğumuza acaba ne olmuş? diye korkuyoruz. Devletin, cihazları bazı illerde dağıttığını duyduk. Bizde bu cihazlardan faydalanmak istiyoruz. İmkânımız olmadığı için halk olarak devletten talep ediyoruz. Evladım 6'ncı sınıfa gidiyor, 6-7 yıldır şeker hastasıdır. Okulda arkadaşlarıyla beraber şeker ve başka ürünleri yemesinin önüne geçemiyoruz ve sonucunda şeker komasına giriyor. Okuldan haber vermeleri üzerine annesi veya babası olarak koşa koşa iğneleriyle beraber okula geliyoruz." dedi. (İLKHA)