Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Yan Dalı Uzmanı Dr. Kahraman Öncel, çocuk çağı kanserlerinin yetişkinlerdeki kanserlere göre erken teşhisinin daha zor olduğunu ifade ederek, “Türkiye’de çocukluk çağı kanserlerinin görülme sıklığı yüzde 2 ile 4’ü arasıdır. Yıllık olarak ortalama 2 bin 500 ve 3 bin civarında kanser tanısı alan çocuklarım bize başvurmaktadır” dedi.
Kanser, hem dünya hem de ülkemizde ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Ölüm nedenlerine bakıldığında dünya geneli için yaklaşık her 6 ölümden biri, ülkemizde ise her 5 ölümden biri kanser nedeniyle gerçekleşiyor. Ülkemizde ise yıllık 3 bin civarında çocuğa çocukluk çağı kanser tanısı konulmakta.
Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Yan Dalı Uzmanı Dr. Kahraman Öncel, ülkemizde en sık görülen çocuk çağı kanserlerinden birinin lösemi olduğunu ifade etti. Çocukluk yaş gruplarında kanserlerin yüzde 60 ve 70’inin tamamıyla tedavi edilebildiğini söyleyen Öncel, “Kanserde çok farklı ve geniş spektrumlar olabilmektedir. Özellikle ailelerimiz çocuklarına banyo yaptırırken, oyun esnasında karında görülen kitleler, boğaz, aksilla, kasık bölgelerinde görülen şişlikler, ele gelen bezeler, morarmalar ve burun kanamaları gibi belirtilere dikkat etmeli. Bunlar kanserde görülen bulguların başında geliyor. Çocuklardaki kanserde maalesef yetişkinlerdeki gibi bir erken teşhis veya tanı yok. Fakat günümüzde hasta sayılarının ve hekimlerin sayısının artmasından dolayı biraz daha erken tanı koyma şansımız söz konusu. Çocukluk yaş gruplarında kanserlerin yüzde 60 ve 70’ine yakınını tamamıyla tedavi edebilmekteyiz. Türk Pediatrik Onkoloji Derneğinin verilerine göre 5 yıllık süreçte yüzde 65 civarında tanı konuldu. Maalesef bizim bölgemize gelen kanser hastaları ileri evrede gelmektedir. İleri evre gelen hastalarımızda başarı şansımız daha düşük olmaktadır” diye konuştu.
Kanser teşhisi konulduktan sonra tedavi süreçlerinin hastadan hastaya değiştiğini belirten Öncel, şunları kaydetti:
“Lösemide ortalama 2-3 yıllık bir tedavi söz konusu. Fakat dediğim gibi her hastanın tümörüne göre tedavilerimizin süresi ve kullandığımız ilaçların miktarı değişmektedir. Kanserdeki en büyük sıkıntılardan bir tanesi risk. Ailelerin bize en çok sorduğu sorulardan birisi de, ‘Kimlerde kanser görülür?’ sorusudur. Özellikle yapısal ve çevresel faktör bu konuda çok önemli. Kromozal bozukluklar, bağışıklık sistemindeki bozukluklar, virüs enfeksiyonları, radyasyon, kimyasal maddelere maruz kalma, gebelikte annenin geçirdiği hastalıklar ve kullandıkları ilaçlar gibi etkenler kansere sebebiyet vermektedir.”
Son olarak kanser öyküsü olan ailelerin mutlaka hekime görünmesi gerektiğinin altını çizen Öncel, “Türkiye’de çocukluk çağı kanserlerinin görülme sıklığı yüzde 2 ile 4’ü arasıdır. Yıllık olarak ortalama 2 bin 500 ve 3 bin civarında kanser tanısı alan çocuklarım bize başvurmaktadır. Kanserler en sık olarak ilk 5 yaşta görülür. Kanser hastalarımı tedavi yaparken de temelde 3 modelimiz bulunmakta. Cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi adı verilen 3 temel tedavi seçeneğimiz mevcuttur. Kanserdeki en büyük özelliğimiz erken tanıdır. Bahsettiğim belirtiler veya şüphesi olan ailelerin mutlaka bir hekime gitmesi tavsiyemizdir” şeklinde konuştu. (İHA)