Hemen her yaşta görülebilen kas hastalıkları, zamanla günlük yaşamı büyük oranda kısıtlayabilecek sorunlar oluşturan hastalıklar arasında yer alıyor
Kas hastalıkları, kasın kendisinde ya da kasın içinde yer alan çeşitli protein ve yapılara bağlı olarak oluşan hastalıklar olarak nitelendiriliyor. Hemen her yaşta görülebilen kas hastalıkları, zamanla günlük yaşamı büyük oranda kısıtlayabilecek sorunlar oluşturan hastalıklar arasında yer alıyor. İlerleyen dönemde ciddi fonksiyon kaybı gelişiyor ve hasta yataktan çıkamaz hale gelebiliyor. Kas hastalıklarının sorumlusu henüz bilinmemekle birlikte, genetik faktörlerin ön planda olduğu belirtiliyor. Nadiren iltihabi/otoimmün hastalıklar, alkol ve kolestorol düşürücü ilaçlar, endokrinolojik hastalıklar veya enfeksiyonlar nedeniyle sonradan da kas hastalıkları gelişebiliyor. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Uluç, doğru ve erken teşhisin kas hastalıklarında son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, kas hastalıkları hakkında bilgilendirmede bulundu. "Kas hastalıklarını ne kadar erken tespit ederseniz, müdahale etme şansınız da o kadar yüksek oluyor." diyen Uluç, böylece hastaların, yaşam kalitesini artırabildiğine işaret etti. Uluç, "Ayrıca eskiden özellikle genetik hastalıklardan kaynaklanan kas hastalıklarında çaresiz kalırken, günümüzde bazılarının tedavi edilebilir olduğunu, örneğin hastalığa neden olan vücuttaki bazı eksik enzimleri yerine koyduğunuz zaman hastaların tekrar eski kas güçlerine kavuşabildiklerini biliyoruz." dedi.
Bu belirtiler varsa, dikkat!
Kas hastalıkları hangi kası tutarsa o kasta ‘güçsüzlüğün’ oluştuğunu belirten Uluç, genellikle kol ve bacak kaslarını, bazı hastalarda da el, yüz, yutma ve göz kaslarını tuttuğunu kaydetti. Kaslarda oluşan güçsüzlük nedeniyle fonksiyon kaybının da başladığını belirten Uluç, bazı hastalarda yakınmalara kas krampları, egzersizle artan yorgunluk, nadiren ağrılar da eşlik edebildiğini söyledi. Uluç, kas hastalıklarında en sık görülen belirtileri şöyle sıraladı:
- "Yürümekte güçlük çekmek, merdiven/yokuş çıkamamak veya inememek, oturduktan sonra kalkarken zorlanmak.
- Saçları taramak, yüzü yıkamak ve dişleri fırçalamak gibi kol kaslarının kalkıp inmesi gereken hareketlerde güçlük çekmek.
- Düğme ilikleme, fermuar çekme, yazı yazma, dikiş dikme, bir nesneyi tutabilme gibi ince el becerilerinde sorun yaşamak.
- Ayakların takılmasına bağlı olarak sık sık tökezlemek veya düşmek.
- Çift görme, göz kapaklarının düşmesi, yutarken güçlük çekmek, dili çevirmekte sorun yaşamak.
- Elleri sıktıktan sonra gevşetmekte zorluk yaşamak.
- Egzersiz yapınca, aç kalınca kaslarda güçsüzlük, ağrı ve gerginlik hissetmek, idrar renginde koyulaşma fark etmek.
- Solunum güçlüğü yaşamak."
Genetik analiz ile tanı konulabiliyor
Kas hastalıklarına tanı konulmasında hastanın öyküsü ve muayenesinin büyük önem taşıdığına dikkat çeken, bu nedenle hastanın ve ailesinin tıbbi geçmişinin detaylı olarak sorgulandığını kaydeden Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Uluç, "Hasta öyküsü, muayene, kan tahlilleri ile elektronöromiyografi (EMG) gibi yöntemleri birlikte kullandığımız zaman daha kolay tanı koyabiliyoruz. Ayrıca eskiden kesin tanı için neredeyse tüm hastalarda biyopsi yöntemine başvuruyorduk. Günümüzde hızla gelişen genetik yöntemler sayesinde, bazı özel durumlar dışında, artık bu hastalıklara genetik inceleme ile tanı koyabiliyoruz." (İLKHA)