Uyku apnesi, uyku sırasında solunum yolunda meydana gelen tıkanıklık sonucu nefesin en az 10 saniye durması ve bu durumun gece boyunca tekrarlanması olarak tanımlanan bir hastalık. Apnenin kan oksijen seviyesinin düşmesine ve kalp üzerinde yüksek risklere yol açabildiğine dikkat çeken Kulak Burun Boğaz ve Baş-Boyun Cerrahisi Uzmanı Dr. Orhan Altıntaş, hastalıkla ilgili bilinmesi gerekenleri şöyle açıkladı:
BEYNE, KALBE VE KAN DOLAŞIMINA ZARAR VERİR
Uyku apnesinde uykudan dinlenmemiş, yorgun kalkma ve bunlara bağlı olarak baş ağrısı, sinirlilik, kişilik değişikliği, huysuzluk, çabuk yorulma, cinsel isteksizlik hali ortaya çıkar. Gündüz yorgun ve verimsiz geçer. Aşırı uyku eğilimi hastalığın şiddeti ile doğru orantılı olarak artar. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalara bağlı kazalar oluşabilir. Azalmış kan oksijen seviyesi ve uyku boyunca aşırı nefes alma çabaları uzun süre devam ettikçe tüm organlarda, özellikle yaşam için önemli olan beyin, kalp ve kan dolaşımında rahatsızlıkların artmasına kalp ritim bozukluklarına, tansiyon yüksekliğine neden olabilir ve yıllar içinde kalp büyümesi kalıcı hale gelebilir.
UYKU TESTİYLE TEŞHİS EDİLİR
Uyku apnesini belirlemek için tek kişilik özel uyku odasında bir uyku testi yapılır. Polisomnografi denilen tüm gece uyku testinin, uyku kalitesini etkileyecek herhangi bir madde kullanılmadan olabildiğince doğal uykuda yapılması gerekir. Uyku sırasında vücudumuzla ilgili pek çok işlevin belirlenmesi için; EEG kayıtları ile uykunun REM ve nonREM fazları ve bu fazlardaki tüm solunum, tansiyon, nabız, kan oksijen seviyeleri, kalp ve kas hareketleri, huzursuz bacak hareketleri detaylı olarak kaydedilir.
Günümüzde tanıyı destekleme, apne ve horlamanın yerini belirleme amaçlı uyku endoskopisi de yapılmaktadır. İşin uzmanları tarafından 15-20 dakikada gerçekleştirilen işlem hasta hafifçe narkoz verilip uyutularak uygulanır. Bükülebilen flexible endoskopik kamera ile burundan girilir. Geniz, küçük dil, yumuşak damak, dil kökü ve gırtlak bölgesinde horlama ve apneye yol açan ve tıkanıklık oluşturan bölgeler detaylı olarak görüntülenerek belirlenir.
NASIL ANLAŞILIR?
Uykuda solunumun herhangi bir nedenle 8–10 saniyeden daha fazla durmasına ‘uyku apnesi’ denir. Gece boyunca apnelerin ataklar şeklinde devam etmesi saatte ortalama 5-7 defadan daha fazla tekrarlaması hastalık olarak değerlendirilir. Ülkemizde 2 milyondan fazla uyku apnesi hastası olduğu tahmin edilmektedir. Apne nedeniyle kandaki oksijen miktarı azalır. Bu durumun beyin tarafından fark edilmesi sonrası güçlü bir solunum gayretiyle havayolu açılır. Aksi halde hayati tehlike oluşur.
Uyku apnesi olan kişiler genellikle uykularının bölündüğünün farkında değildir. Solunum problemleri uykuda oluştuğu için hastanın kendisi durumdan haberdar değildir. En belirgin bulgu horlama arasında nefeste duraklamalardır. Bu durum sıklıkla eşler tarafından fark edilir. Çok ileri durumlarda hasta boğulma hissiyle de uyanabilir. Hastalık, sık olmasına rağmen hekime başvuru azdır ve tanı gecikir. Hastanın yakın çevresi, uzun süreden beri devam eden bu durumu kanıksar, neredeyse normal ve onun kişisel özelliği gibi kabul eder. Hastalarda durumlarını yaşam şartlarının zorluğu, aşırı stres, günün yorucu geçmesi gibi nedenlerle açıklamaya çalışır. Bazen, halsiz ve isteksiz görünümlerinden dolayı yanlışlıkla depresyon tanısı ile tedavi edilmeye çalışılabilir.
TEDAVİ YÖNTEMİ
Hastalık tam olarak ortaya konduktan sonra tedavi yöntemine karar verilir. CPAP-BPAP maske ve cihazları: İleri düzeyde tıkayıcı uyku apnesi olan hastalarda hava yolunun gece sürekli açık kalmasını sağlamak için kullanılan cihazlardır. Dili öne çeken, alt çeneyi öne çeken burun hava kanallarını genişleten çok çeşitli apareyler de kullanılmaktadır. Ayrıca lazer, radyofrekans, klasik cerrahi ya da robotik cerrahi yöntemleri de uygulanabilir. Bu kapsamda burun ameliyatları, boğaz ameliyatları, damak ameliyatları, dil siniri ameliyatları, dil kökü ameliyatları, alt ve üst çene ameliyatları gibi çok çeşitli ameliyatlar yapılmaktadır.