Güneşten gelen ultraviyole ışınlarının göze ciddi zararlar verdiğini belirten uzmanlar, uzun süre güneşe maruz kalmanın erken yaşlarda katarakt oluşturduğuna dikkat çekiyor.
YENİGÜN HABER - Güneş ışınlarına fazla kalan insanlarda 'Et yürümesi' denilen bir hastalık meydana gelir. Et yürümesi hastalığı, daha çok güneşe fazla maruz kalan meslek gruplarında görülür. Güneşe fazla maruz kalmak gözde katarakt oluşumuna da sebep oluyor. Uzun süre güneşe maruz kalan kişilerde erken yaşlarda katarakt oluşuyor. Ayrıca uzmanlar, gözün arkasında bulunan retinanın güneşe fazlaca maruz kalmasının çeşitli hastalıklara sebebiyet verdiğini de belirtiyor.
Görme olayının gerçekleşmesi için güneş ışınlarına ihtiyaç duyulduğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Dr. Kamil Yavuzer, gözlerin güneşe az veya çok maruz kalmasının göz hastalıklarına neden olabileceğini hatırlattı.
Gözleri ultraviyole ışınlarından korumanın etkili yollarından birinin güneş gözlükleri olduğunu aktaran Uzman Dr. Yavuzer, "Güneş ışınlarına maruz kalma nedeniyle oluşabilecek rahatsızlıklardan korunmak için en temel argümanımız güneş gözlükleridir. Güneş gözlüğü bizi güneşin ultraviyole ışınlarından koruyarak bizde oluşabilecek hastalıkları veya ışık hassasiyetini azaltmaktadır. Dolayısıyla yaz mevsiminde olduğumuz için dışarıda uzun süre zaman geçireceksek veya güneş altında çalışılan bir iş koluna mensup isek mutlaka güneş gözlüklerini kullanmalıyız." dedi.
"Kavak ağaçları alerjik göz hastalıklarına sebebiyet vermektedir"
Bölgede görülen en temel göz rahatsızlıklarından bir tanesinin alerji olduğuna dikkat çeken Yavuzer şunları söyledi:
Batı illerine oranla bölgemizde daha fazla göz alerjisi gelişmesinin nedeni bölgede polen döken ağaç sayısının fazla olmasındandır. Hemen hemen herkesin bahçesinde bir kavak ağacı var ve bu kavak ağacına bağlı polenler mevcuttur. Bunlardan bizim mutlaka korunmamız lazım. Polen döken kavak ağaçlarının dikimi yapılmamalıdır. Batı illerinde polen döken ağaçların dikimi kesinlikle yasaktır ama bölgemizde bu yasak ciddi anlamda uygulanmadığı için polene bağlı alerjik hastalıklar bizim bölgenin temel problemidir. Gözlerde kaşıntı, kızarıklık, göz kapaklarının şiş hali, gözlerde sürekli sulu ve kızarık bir görünüm polen alerjisinin belirtilerindendir. Bu durum insanların hayat kalitesini ciddi anlamda düşürüyor. Alerjiden dolayı gözün çok ovulması Keratokonus hastalığına neden olmaktadır. Keratokonus hastalığı gözün ön tarafındaki saydam kısmın öne doğru bombeleşmesi ve incelmesidir. Gözü ovmak bunun en temel nedenlerinden bir tanesidir. Gözleri ovmamak için kaşınmaması, kaşınmaması için alerjinin olmaması, alerjinin olamaması için de polenin olmaması lazım.
"Bölgede nem oranın düşük olması, gözlerde kuruluk ve kızarıklık meydana getiriyor"
Sıcak hava ve nem eksikliğinin sadece gözde değil vücudun tamamında kuruluğa yol açtığını belirten Yavuzer, "Van Gölü'nün etkisiyle bir miktar nem var ama bölgede bulunan diğer illere baktığımızda buralarda hem rakımın yüksek olması hem de bir su kaynağından uzak yerleşim yerleri olmaları nemsizlik problemini beraberinde getiriyor. Bununla beraber sıcaklığın olması ve buna bağlı kuraklığın olması, yağmurların yağmaması, nemsizliği biraz daha körüklüyor. Bu sıcak havalarda terlemeye bağlı olarak sıvı kaybı yaşıyoruz. Bu sıvı kaybı vücudumuzda su ve elektrolit dengesizliğine sebep oluyor. Bu durum da vücudumuzun tamamında olduğu gibi gözümüzde de kuruluğa neden olmaktadır." şeklinde konuştu.
"Göz kuruluğunun oluşmaması için günde en az 2,5 litre su tüketmeliyiz"
Göz kapaklarını kapı menteşelerine benzeten Yavuzer, "Kapı menteşelerinin rahat hareket edebilmesi için nasıl ki belli miktarda bir yağa ihtiyaç vardır aynı şekilde göz kapaklarının da rahat hareket edebilmeleri için gözyaşının olması gerekmektedir. Gözde nem ve gözyaşı yoksa sürtünmeye bağlı olarak gözde yanma, batma ve gözümüze kum kaçmış hissi oluşabilir. Bu rahatsızlıklardan korunmanın da temel yolu yüzümüzü gün içerisinde birkaç defa yıkamamız ve günde en az 2,5 litre su tüketmemizdir. Yine dışarıya çıkarken güneş gözlüğü kullanmamız gözümüzde bulunan gözyaşının biraz daha geç buharlaşmasına sebebiyet verecek ve güneş gözlüğü bizi bu kuruluktan bir miktar koruyacaktır." ifadelerini kullandı.
"Güneş gözlükleri estetikten ziyade gözü güneşin zararlı etkilerinden koruyacak özellikte olmalı"
Güneş gözlüklerinin gözü, ultraviyole ışınlarına karşı koruyacak nitelikte olması gerektiğini ifade eden Yavuzer, güneşin zararlı etkilerine karşı kullanılacak gözlüklerin özelliklerini şöyle sıraladı:
"400 nanometreye kadar ışın boyu olan ultraviyole korumalı güneş gözlüklerini tercih ettiğimizde güneşin zararlı ışınlarına karşı yüzde 99 oranında koruma sağlanmış olacak. Güneş ışınlarının yüzde 100'ünden korunmak istiyorsak 400 nanometre ultraviyole korumasının yanında mavi cam özelliğini de tercih etmeliyiz.
Güneş gözlüğünün bir başka özelliği ise, polarize özelliğidir. Polarize özellikli gözlüklerde, güneş ışığı gözlüğe çarparak kamaşma ve yansıma yapabilecek ışınlar geri gidiyor. Bu özellik bize birçok yerde fayda sağlıyor. Mesela uzun mesafelerde araç kullandığımızda asfaltın yansıması ile serap görüyoruz. Yine aynı şekilde suyun yansıması veya kışın karın yansıması bizi rahatsız ediyor ve bulanık görmemize sebebiyet verebiliyor. Polarize özelliği bu yansımalardan bizleri koruyacaktır.
Güneş gözlüğü öyle bir özelliğe sahip olmalı ki bizi güneşe karşı tamamen korumalıdır. Kullanacağımız güneş gözlüğünün estetiğinden çok gözlerimizi çepeçevre saracak özellikte olmasına dikkat etmeliyiz. Güneş gözlüklerinin rengi ve tarzı tamamen kişinin konforuna ve zevkine bağlıdır. Saydığımız özelliklere sahip bir gözlükse ve gözü çepeçevre sarıyorsa renk seçimi tamamen kişinin zevkine göre olabilir." (İLKHA)