Vakaların yükseldiği Diyarbakır'da eksik ekipmanla fazla mesai yapan hemşireler, çalışma koşulları nedeniyle hizmet vermekte zorlandıklarını belirterek, "Toplum sağlığı açısından aşı olmalıyız. Bu hastalığın tek çaresi aşıdır" dedi.
YENİGÜN HABER – Diyarbakır, koronavirüse (Covid-19) ilişkin 1 Temmuz’da normalleşme tedbirlerinin uygulanmaya başlanmasının ardından vaka sayısının yükseldiği ilk 5 kent arasında yer alıyor. Kentte günlük vaka sayısı 2 binlere yükseldi. MA’da yer alan habere göre, hastanelerin kapasiteleri dolarken, sağlık çalışanların yükü de arttı. Diyarbakır’da bulunan birçok hastanede yoğun bakım servislerinde 24 saat aralıksız ve yetersiz ekipmanla çalışan hemşireler, sorunlarının çözülmesini istiyor. Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakın Servisi’nde zor koşullarda çalışan hemşireler, saatlerce daha fazla mesai yaptıklarını, yıllık izinlerinin iptal edildiğini belirterek, “Tükendik, sesimiz duyulsun” dedi.
Hemşire sayısı yetersiz
10 yılı aşkındır hemşire olarak görev yapan Derya Cengiz, salgının başından bu yana aralıksız bir şekilde Covid-19 hastalarına hizmet verdiklerini söyledi. Cengiz, yoğun bakım ünitelerinde çoğu zaman eksik hemşireyle çalıştıklarını ve deneyimli hemşire sayısında da giderek azalma yaşandığını söyledi. Cengiz, “Yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerin hastalanması ve vaka sayılarının artmasıyla beraber hastalara yetişmez olduk. Bakanlıktan ya da hastane idaresi anestezi teknikerlerini ya da daha yoğun bakım tecrübesi olmayan servis hemşireleri de bizimle beraber yoğun bakımda çalışmaya başladı” diye belirtti.
Kriz var
Gerekli adımların atılmadığında ve sürecin yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşirelerinin sırtına bindirildiğine dikkat çeken Cengiz, “Hasta mağduriyeti de bizim için esas ama hasta mağduriyetinden önce düşünmemiz gereken çalışanımızın ne kadar verimli olduğudur. Hasta yatışı olacak, yoğun bakıma ihtiyacı olan hastalar var ama yoğun bakımlar dolu. Tecrübesiz personel sayısı fazla ve tecrübeli arkadaşları katlara çekme girişimleri oluyor. Bu da deneyimli çalışanların iş yükünü arttırıyor. 24 saat nöbet tutuyoruz. Yoğun bakımda 24 nöbet tutulması yasal değildir. Robotmuşuz gibi davranıyorlar. Çünkü yönetilemeyen bir kriz var. Dün ben 24 saat nöbetten çıktım bugün yine 16 saat nöbete gideceğim. Ben ne kadar dinlene bildim. Gittiğimde ben hastaya ne kadar yardımcı olacağım?” sözleriyle yaşadıkları duruma tepki gösterdi.
30 kişi aynı odada
Çalışma alanlarından dinlenme, yemek yeme alanlarının da sıkıntılı olduğunu belirten Cengiz, çalışma ortamlarının sorunlarını şu şekilde sıraladı: “30 kişinin dinlediği yerde sadece iki kanepe var. 2 kanepeyle bu kadar insan dinlenemez. Alanımız zaten dar, bire bir temas edip biz de virüs kapıyoruz. Bedenen ve ruhen ciddi anlamda tükendik. Bölge sıcakları çalışma şartlarımızı daha da zorladı. Mikro organizmaların daha hızlı ürememesi, hastaların rahatlığı ve çalışanların daha rahat çalışabilmesi için yoğun bakım üniteleri ve ameliyathanelerin serin olması gerekiyor."
Maske verilmiyor
40 derecenin üzerinde olan sıcaklıkta hastalara müdahale etmeye çalıştıkları dile getiren Cengiz, "Önlük giyiyoruz, maske giyiyoruz, bütün arkadaşlarımızın üniformaları sanki tuzlu suya batırıp çıkarmışlar gibi bembeyaz ter izleriyle dolu. Sürekli maske de değiştiremiyoruz, her şey sayıyla geliyor. Normalde 8 saatte bir N95 almamız gerekirken, 24 saatte bir N95 alabiliyoruz. Hastalar için söylemek gerekirse zaten Kovid-19’dan dolayı insanların çoğunun ateşleri yüksektir. Ortamın da sıcaklığı yüksek olduğunda hastaların ateşlerini düşürmekte zorlanıyoruz.”
160 saat fazla mesai
2 aydır 140-160 saat fazla mesai ile çalıştıklarını söyleyen Cengiz, çalışanların dinlenemediği gibi fazla mesai ücretlerini de alamadıklarını belirtti. Fazla mesai yapacak deneyimli çalışanların da filiyasyon ekiplerine dahil edildiklerini aktaran Cengiz, sağlık alanında atamaların yapılması ve ihraç edilen sağlıkçıların görevlerine dönmesi gerektiğini söyledi.
Solunum cihazları yok
Toplum sağlığı açısından ciddi bir süreci yürüttüklerini söyleyen hemşir Aytaç Elez ise yüklerinin ikiye katlandığını belirterek, “Hasta bakıcı, doktor, klinikçi, hemşire ve daha birçok personel eksik ve atama yok. Krizin altından kalkmak için iyi bir düzenleme yapılmadı. Solunum cihazı eksik ve bu yüzden bu cihaza ihtiyaç duyan hastalara gerekli müdahaleyi yapamıyoruz. Maske, kişisel koruyucu ekipmanlar yok ve bu şekliyle hastalara bu şekilde müdahale ettiğimiz için bir çok sağlıkçı arkadaşımız Kovid’e yakalandı ve yaşamını yitirdi” diye belirtti.
Tek çare aşı
Türkiye’de sağlık sisteminin çöktüğünü söyleyen Elez, “Tükenmiş durumdayız. Tükenmişlik ailemize, çevremize ve hastalarımıza yansıyor. Halkımızın şunu bilmesi gerekir, biz sağlık çalışanları elimizden geleni yapıyoruz. Problem bizde değil, problem iktidardır ve yönetememedir. Sağlığa iyi kaynak ayrılmadığı için bu süreci yaşıyoruz. Aşılarda da aynı sorunu yaşadık ve aşılama olmadı. Toplum sağlığı açısından aşı olmalıyız. Bu hastalığın tek çaresi aşıdır” dedi. (Haber Merkezi)