Diyarbakır’daki özel bir hastanede görevli Çocuk Sağlığı Uzmanı Doktor Hakan Onur, Eylül ayıyla birlikte mevsim geçişlerinin başlaması ve okulların açılmasıyla çocuk hastalıklarında kritik ay olduğunu belirterek uyarılardı bulundu
Sıcak havaların düşmeye doğru gitmesi ve okulların açılmasıyla birlikte çocukların sık hastalandığı bir döneme girdik. Çocuk Sağlığı Uzmanı Doktor Hakan Onur, iki yıldır dünya üzerinde belirgin bir etki oluşturan Covid-19 salgınıyla beraber artık herkesin virüsler ve enfeksiyon hastalıkları konusunda az ya da çok bilgiye sahip olduğunu söyledi. Dr. Onur, özelikle hijyenin, izolasyonun ne kadar önemli olduğu konusunda kapanmayla birlikte hastalıklarda, özelikle çocuk hastalıklarında belirgin bir azalmanın Covid-19 döneminde görüldüğünü hatırlattı.
“Hastalık ateşleri kötüye işaret değildir”
Fakat geçen yılla beraber kapatmaların artık kalmaması, kreşlerin, anaokulların, ilk ve orta öğretim eğitiminin başlamasıyla beraber özelikle 1-4 yaş arasındaki çocuklardan başlamak üzere ortaokul çağının sonuna kadar, 13-14 yaşlarındaki çocuklarda belirgin haslıklarda, özelikle viral hastalıklarda artış gördüklerini anımsatan Dr. Onur, bunun nedenini ise “Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) her zaman der ki, eğer bir çocuk 1-4 yaş arasında ve evde ise yılda 6-8 kez, bu çocuk eğer kreşe veya anaokuluna gitmeye başladıysa bu sayıları birer, ikişer kat artırarak hasta olma hakkına sahiptir. Bu ateşlenmelerin hepsi gerçekten kötüye işaret midir? Tabi ki değildir. Çünkü çocukluk çağındaki enfeksiyon yüzde 80’ni virüslerdir” dedi.
“Eylül ayı bizim için çok kritik bir aydır”
“Son yıllarda korona virüs, influenza denilen virüsler, nezle virüsleri, bugünlerde fazlaca görülen el, ayak hastalıkları gibi virüsler, suçiçeği, kızamık gibi bunların hepsi virüs hastalıklarıdır” diyen Dr. Onur, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunların hedef kitlesi çocuklardır. Neden çocuklardır? Birincisi daha bağışıklık sistemleri tam gelişmemiş varlıklardır. İkincisi, toplu yaşamaya bizden daha fazla müsaitler. Çünkü kreşe, anaokuluna, ilkokula, parka, bahçeye gidiyorlar. Bunlardan bir kişinin hasta olması demek diğerlerinin de yüzde 80-90 3-5 gün içinde hasta olması demektir. Bu anlamda Eylül ayı bizim için çok kritik bir aydır. Çünkü Eylül ayıyla beraber mevsim değişmeye başlar. Yazdan sonbahara geçeriz ve ani gündüz-gece farklılıkları ve virüslerin en sevdiği şeylerdir. Aşırı sıcakta çok yaşamazlar, onun için bizim doğu, güneydoğu gibi bölgelerde yazın pek hastalık görmeyiz.” Dr. Onur, “Ama Eylül ayıyla beraber bir mevsimin değişmesi, iki özelikle kreş ve anaokullarının, okulların başlamasıyla beraber özel okullarda 20-25 öğrencinin, devlet okullarında 40-50 öğrencinin bir araya gelmesi, birinin burnunun akması yüzde 50-60’ına etki etmesi beklediğimiz bir durum. Eylül ayı gibi 6 aydan büyük her çocuğa grip aşısı yapılabilir” ifadelerinde bulundu.
“Hasta çocuğun yemesini beklemeyelim, içmesini bekleyelim”
Genellikle virüs hastalıkların, tedavisi olmayan hastalıklar olduğunu ifade eden Dr. Onur, sözlerini şöyle tamamladı:
“Elimizde çok fazla özel ilaçlarımız yok. Yavaş yavaş üretilmeye çalışılan, özelikle araştırma ve geliştirme (AR-GE) çalışmalarıyla korona virüs için, influenza için ağızdan verilen ilaçlar oluşturmakla beraber yine bu hastalıkların yüzde 95-97 civarında herhangi bir ilaç verilerek tedavi edemiyoruz. Özelikle hasta çocuğun yemesini beklemeyelim, içmesini bekleyelim. Onun için ne kadar çok sıvı alırsa o kadar iyi. Hastalıklarla çocuk bağışıklık geliştirir. Hasta olmadan bir insanın bağışıklığını sağlaması çok mümkün değildir. Çocukluk döneminde 5 yaşında kadar sık hastalanan bir çocuk 6-7 yaşından sonra okula başladığı zaman daha az hasta olur.” (İHA)