Ekim ayının "Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı" olması nedeniyle meme kanseri hakkında konuşan Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mahmut İlhan, meme kanserini önleyici faktörlere ilişkin önemli bilgiler aktardı.
YENİGÜN HABER – Tıbbi Onkoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mahmut İlhan, meme kanserinin bazı coğrafyalarda 8 kadından birisinde, bazı yerlerde 10 kadından birisinde sık görüldüğünü ve kadınların korkulu rüyası haline geldiğini söyledi.
Son zamanlarda teknolojik gelişmeler ve ilaç sanayisinde yaşanan ilerlemelerden dolayı daha iyi sonuçlar elde edildiğini belirten İlhan, bu kanser türünün devletlerin ulusal bazda mücadele ettiği bir sorun olduğunu dile getirdi.
İLKHA’da yer alan habere göre meme kanserinin, kadınların her 2 göğsünde görülen bir kanser türü olduğunu ve erkeklerde çok nadir görüldüğü için çoğunlukla kadınlarla beraber anıldığına değinen İlhan, birçok hastalıkta olduğu gibi erken teşhisin hayat kurtardığını ifade etti.
"Son 20-30 yılda meme kanserine yakalanan hastaların yaşam süresi uzadı"
Teknolojik gelişmelerin ve yeni çıkan ilaçların meme kanserine karşı daha iyi bir mücadele imkanını sağladığını belirten İlhan, "Genellikle kadınların göğsünde kitle şeklinde belirtilerle ortaya çıkmaktadır. Teşhis için gelen kadınlara 'Nasıl fark ettiniz?' diye sorduğumuzda, 'Banyoda göğsüme bir kitle geldi, öyle fark ettim.' diyorlar. Bir şekilde ele gelen kitle çok önemli bir bulgudur. İnsanlar teşhisi geciktirmeye başladığında memede kızarıklık oluşmaya başlıyor, daha da gecikirse o kızarıklık yaraya dönüşebiliyor. Kültür düzeyi düşük toplumlarda bunlarla da karşılaşabiliyoruz. Ağrı az görülür, ana bulgu ise kitle görülmesidir." dedi.
Meme kanseri olan bir hastanın hangi süreçlerden geçtiğine değinen İlhan, "Meme kanseri şüphesiyle gelen bir hastada lezyondan parça alınır. Patolog parçayı inceler ve incelemeden sonra teşhise tanı konulur. Burada önemli olan meme kanserinin ne kadar yayıldığı… Ne kadar yayıldığı ile ilgili 4 evre vardır. Birinci birim Cerrah, 2'nci Medikal Onkolog, 3'üncü ise Radyasyon Onkoloğu olmak üzere 3 birim beraber hastaya bakar. Evre belirlendikten sonra doktorlar aralarında 'hangi yöntem önce uygulanmalı' diye görüşürler. Eğer tümör çok küçükse sadece ameliyatla alınır, değilse yüzde 90'ında olduğu gibi kemoterapi-akıllı molekül-ameliyat yöntemlerine ihtiyaç duyar, daha az bir kısmı ise radyoterapi yöntemiyle tedavi edilir." şeklinde konuştu.
"Çocuk sahibi olmak meme kanserine karşı koruyucudur"
Meme kanserinin oluşmasında hormonların ve biyolojinin önemine değinen İlhan, ayrıca çocuk sahibi olmanın meme kanseri riskini düşürdüğünü belirtti.
İlhan, "Meme kanserinin oluşmasındaki önemli faktör östrojen hormonudur. Östrojen kadınların her iki yumurtalığından çıkan ve adetlerine de sebep olan bir hormondur. Rahim hücrelerini çoğaltır ve memede de süt kanal hücrelerini etkiler. Önemli olan bir diğer durum da kadının doğal biyolojisidir. Çocuk sahibi olmak meme kanserine karşı koruyucu bir etkendir. Hiç çocuk sahibi olmayan kadınlar daha çok risk altındadır. Bir diğer kesim ise daha anne rahmindeyken gen sorunundan ötürü doğuştan meme kanseri olma ihtimalidir. Şehirleşme, hantal yaşam, kilolu olma ve östrojene maruz kalmak kanser riskini daha da arttır. Çünkü gelişmiş toplumlarda daha sık görünür. Spor yapmak, fit olmak ve sebze-meyve ağırlıklı beslenmek de riski düşüren önemli faktörlerdir." ifadelerini kullandı.
"Mamografi tarama, erken teşhis için çok önemli"
Birçok hastalıkta olduğu gibi erken tanının hayat kurtardığına değinen İlhan, "Son 20-30 yılda meme kanseriyle mücadelede hastaların ölüm oranının azalması ve mukabilinde yaşam süresinin uzaması gibi çok önemli başarılar elde edildi. Bu başarıların en önemli sebebi ise mamografi denilen tarama metodudur. Kadınların hiçbir hastalığı yoksa bile 40 yaşından sonra yılda ya da 2 yılda bir mamografi çektirmeliler. Mamografi ise KETEM'lerde (Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi) mevcut. Bir kadın KETEM'e gittiğinde 2 yılda bir ücretsiz şekilde mamografi taraması yaptırabilir. Eğer bu taramayı yaparlarsa daha kitle gelmeden tedavi başlatılabilir. Kitle ele geldiğinde boyutu 3-4 cm aralığında olur ama eğer mamografide tespit edilirse yaklaşık bir buçuk santim boyutunda olur. KETEM hemen her ilde mevcut. Mamografi tarama, erken teşhis için çok önemli." diye konuştu.
"Spor bilincine dikkat çekmek gerekir"
Meme kanserine karşı geliştirilen bir diğer yöntemin geliştirilen ilaçlarla tedavi edilmesi olduğunu aktaran İlhan, "1970 senesinde eş zamanlı olarak Amerika ve İtalya'da kemoterapi kullanılmaya başlanmıştır. Sonrasında genetik yöntemler, akıllı molekül ve meme kanserinin biyolojik alt tipleri belirlen ve biyolojisine göre tedavilerde farklılık gösteriyor. Tedavide sürekli bir ileriye gidiş olduğu için 4'üncü evre hariç ölümcül yönü çok azalmış, mamografi taraması ve iyi bir tedaviyle bayağı ilerleme kaydedilmiştir." şeklinde konuştu.
Meme kanserinde erken teşhisin önemini vurgulayan İlhan, hastalığa yakalanan kişinin ise sürekli doktor denetimi altında olması gerektiğini belirtti.
İlhan, "Meme kanserine yakalanmayan insanlarsa eğer ailesinde yakalanan veya bu hastalığı geçirmiş kişiler varsa daha genç yaşında doktora danışmalılar. Ailevi riski olmayanlar ise 40 yaşından itibaren KETEM'lerde mamografi taraması yaptırmalılar. Hastalık durumu varsa en azından erken teşhisle müdahalede bulunulabilir. Spor kültürü veya bilinci olmalı. Maalesef kilolu insanlar fazla. Belediye başkanları, valilik hatta medyanın spor bilincine dikkati çekmeleri gerekir." dedi. (Haber Merkezi)