Yeşil Sol Parti, 14 Mayıs seçimlerinin dönüm noktası olduğunu belirttiği Seçim Beyannamesi’nde, Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını, demokrasinin toplumsallaştığı Demokratik Cumhuriyet yüzyılı yapacağız” vurgusu yaptı.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimlerin startını, Seçim Beyannamesi’ni açıklayarak verdi. Ankara’da bir otelde gerçekleştirilen lansman toplantısıyla açıklanan beyanname, Yeşil Sol Parti’nin “Buradayız, birlikte değiştireceğiz” sloganının kapağına taşındığı kitapçık olarak basıldı. Kürt sorunu başta olmak üzere ülkenin temel sorunların çözümüne dair vaatler yer aldığı beyanname, 4 bölüm ve 50 başlıktan oluşuyor.
SEÇİMLER DÖNÜM NOKTASI
Dünyada ekonomik kriz ve hegemonya savaşlarının yaşandığı değerlendirmesi yapılan beyannamenin giriş bölümünde, Türkiye’de de başta Kürt sorunu olmak üzere tarihsel, toplumsal ve siyasal sorunların çözülememiş olması nedeniyle yaşanan çoklu kriz ağırlaştığına işaret edildi. Yüz yıllık Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerine girildiği vurgulanan beyannamede, 14 Mayıs seçimlerinin dönüm noktası olacağı ve toplumun geleceğinin oylanacağı belirtildi.
DEMOKRATİK CUMHURİYET YÜZYILI
Yeşil Sol Parti’nin seçimlerle birlikte Demokratik Cumhuriyet yüzyılını başlatacağı vurgulanan beyannamede, “Demokratik Cumhuriyet, Demokratik Ulus’la mümkündür. Demokratik Ulus tüm etnik, kültürel ve inançsal kimliklerin eşit ve özgür olarak bir arada var olduğu ve varlıklarının anayasal güvence altında bulunduğu toplumun demokratik ifadesidir. Demokrasiden, halkların ortak iradesinden korkup kaçan yüzyıllık Cumhuriyet tekçilik üzerine kurumsallaştı. Ret ve inkâr siyaseti Kürt sorununu daha da büyüttü. Cumhuriyet tarihi, her tür askeri sivil vesayetin, ataerkinin, baskıların, yasakların, siyasi darbelerin, hak ihlâllerinin, irade gasplarının, toplumsal talepleri yok saymanın örnekleriyle dolu. Demokrasiyle buluşamayan Cumhuriyet, patronlara ve işbirlikçilerine hizmet eden ekonomik düzeniyle bugün tam bir siyasal ve kurumsal enkaza dönüşmüş durumda. Emekçileri ve toplumun çok büyük çoğunluğunu yoksullaştıran, patronları zenginleştiren bu düzeni birlikte değiştirmek için mücadele ediyoruz. Emek sömürüsüne dayanan düzene karşı emeğin özgürlüğünü savunan sosyal bir cumhuriyeti inşa edeceğiz. İkinci yüzyılın başında Demokratik Cumhuriyet’in temellerinin atılması için geliyoruz” vurgusu yapıldı.
ÇÖZÜM: RADİKAL DEMOKRATİK DEĞİŞİM
Türkiye halklarının demokratik geleceği için çözümün AKP-MHP iktidarının derinleştirdiği çoklu krize karşı sistemin radikal demokratik değişimi olduğuna işaret edilen beyannamede, şunlar kaydedildi: “Çözüm, sistem içi muhalefetle iktidarın değişmesi değil; yeni yaşamı inşa edecek 3. Yol’dur, Demokratik Cumhuriyet’tir. Çoğulcu bir siyasal sistemde yerel demokrasi, demokratik ve ekolojik toplum, cinsiyet eşitliği, özgürlük ve insan hakları ilkelerini esas alarak Demokratik Cumhuriyet’i inşa edeceğiz. Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını, katılım, müzakere ve demokratik uzlaşı esasına dayalı, temel hak ve özgürlüklerin en geniş şekilde kullanıldığı, demokrasinin toplumsallaştığı Demokratik Cumhuriyet yüzyılı yapacağız. Demokratik Cumhuriyet yüzyılının eşiğinde umut yorgunluğundan çıkıp, yolumuzu cesaretle, coşkuyla ve birlikte bulmamızı sağlayacak ortak pusulamız 3.Yol’dur. 3. Yol, Türkiye halklarının barış içinde, eşit, özgür ve ortak yurttaşlık temelinde yaşayacağı bir Türkiye kurma yoludur.”
ÜÇÜNCÜ YOL’UN LOKOMOTİFİ
Türkiye’nin büyük sorunları olduğuna dikkat çekilen beyannamede, “Yapısal sorunlara karşı yapısal çözümleri savunuyoruz. Tamirat, tadilat, makyaj ve restorasyonla sorunlara köklü çözümler getirilemez. 3. Yol çizgisi sorunların yapısal ve sistemik temelde çözülmesinin yoludur. Ülkede bir yanda AKP-MHP koalisyonu, yani statükocu iktidar güçleri var. Diğer yanda ise restorasyoncu düzen içi muhalefet güçleri var. Statükocu iktidar tam bir ekonomik ve siyasal enkaz yaratmıştır. Restorasyoncu muhalefet ise sorunların asıl nedenine dokunmayan sistem içi sınırlı vaatlerde bulunuyor. Oysa çözüm gerçek değişimde. Çözüm demokratik değişimde. Bu nedenle yolumuz, 3. Yol’dur” diye kaydedildi.
KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜ
Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü için mücadele vurgusu yapılan beyannamede, “Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadilinde eğitim hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli yasal ve anayasal düzenlemelerin yapılması büyük önem taşır. Kürt sorununda demokratik ve barışçı çözüm için temel insan haklarının ve evrensel hukuk ilkelerinin ağır bir ihlali olan tecridin sonlanması elzemdir. Çözüm savaş ve güvenlikçi politikalarda, silah ve çatışma yöntemlerinde değil, diyalog ve müzakerededir. Türkiye’nin en köklü sorunu olan, Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılı ve iç içe geçmiş olan Kürt sorununun demokratik ve barışçı çözümü için gereken sorumluluğu üstlenmeye geliyoruz. Sorunlarımızı konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel yaklaşımımızdır. Barış ile tüm toplum kazanacak, Biz’ler kazanacağız” ifadelerine yer verildi.
İKİNCİ YÜZYILDA DEMOKRATİK ANAYASA
“Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik anayasa” vurgusu yapılan başlıkta, “Türkiye’nin çok kimlikli, çok kültürlü, çok inançlı, çok dilli yapısına uygun yeni bir demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü Anayasa’yı, toplumsal sözleşmeyi demokratik katılım ve toplumsal müzakere ile birlikte yazmak için biz’ler hazırız! Demokratik Cumhuriyet’in, toplumsal barışın ve eşit koşullarda birlikte yaşamın teminatı olan yeni bir toplumsal sözleşme ile bütün özgürlükleri, hakları ve eşit yurttaşlığı güvence altına almaya geliyoruz. Ülkedeki tüm halkların, inanç gruplarının ve kültürlerin haklarına ve varlığına saygıyı anayasal güvence altına alan Demokratik Anayasa’yı savunuyoruz” denildi.
GÜÇLÜ YEREL DEMOKRASİ
“Yerel demokrasi ile güçlendirilmiş çoğulcu parlamenter sistem” başlığında ise geniş yetkilere sahip çoğulcu bir parlamentonun bulunduğu, kuvvetler ayrılığının işlediği, denge ve denetleme mekanizmalarının etkili olduğu demokratik sisteme işaret edildi. Parlamenter demokrasinin katılımcı demokrasiyle tamamlanması için halkın karar mekanizmalarına katılımını sağlayacak düzenlemelerin yaşama geçirileceği belirtilen beyannamede, kuvvetler ayrılığının yerele doğru genişlediği, yerel yönetimlere yetki ve kaynak devrinin güvence altına alındığı, yerel yönetimler üzerinde merkezi vesayete son verildiği, yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasinin inşa edileceği kaydedildi. (MA)