Şanlıurfa ilinin 15 kilometre kadar kuzeydoğusunda kalan Göbeklitepe, sıcağı meşhur Urfa’da, tehir için gerekçeli bir sebep olabilir.
Tatil alternatiflerini yeşil ve maviyle tüketmek istemeyenlerin önümüz sonbahar ve tam da zamanı diyebilecekleri bir zamanı var.
Gelelim Göbeklitepe’ye.
Nereden gelmişlerdi, nereye gittiler, henüz meçhul olan bir medeniyetin izleri.
12 bin yıl öncesinde bilinmeyen medeniyetin, gizem dolu sebeplerle (büyük ihtimalle dini ayinler için) dikilitaşlar kurmalarını anlamak için çıplak gözle görmek gerekiyor.
2019 yılının Göbeklitepe yılı ilan edilmesiyle neredeyse Türkiye'nin her yanından turlar düzenleniyor Urfa’ya.
1995 yılında Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından başlatılan kazı çalışmalarıyla 2015 yılına kadarki 20 yıl boyunca sayısız keşfe imza atılmış. Schmidt hayatını kaybettikten sonra onun ortaya çıkardığı alanlarda kazı çalışmaları durmuş ve ekibi dağıtılmış. Bölgede arkeologlar sadece eserlerin temizlenmesi ve envanterinin çıkarılması işleriyle uğraşıyor ve bu gizemli yapıların tamamen ortaya çıkarılmasının 150 yıl süreceği tahmin ediliyor.
Schmdit’e göre, Göbeklitepe, M.Ö. 10 bin ile 8 bin 700 yıllarını kapsayan Çanak Çömleksiz Neolitik Şimdiye kadar kazıların tapınak olarak adlandırılan bölgelerde yoğunlaşması nedeniyle Göbeklitepe’nin sadece tapınaklardan oluşan bir bölge olmadığı, çevresinde evler ve konutlar da olduğu öngörülüyor.
Zaman zaman benzetildiği ve turist akınına uğrayan İngiltere'deki Stonehenge'den 7000 yıl kadar daha eski olan Göbeklitepe, pürüzsüz su geçirmez zemini, rölyefler ve ağırlığı 15 tonu bulan T şeklindeki stellerin muazzam kesimiyle Stonehenge’den binlerce yıl önce inşa edilmelerine karşın işçilikte binlerce yıl ileride olduğu belirtiyor uzmanlar.
Göbeklitepe’deki yapıların yaşı tespit edildiğinde bilim dünyası şaşırmıştı. O döneme dek hiç bir kültürel birikime ya da gelişmiş tekniklere sahip olmadığı düşünülen avcı-toplayıcı kültürler nasıl oldu da böylesine gelişmiş yapıları inşa edebilmişti? sorusuna cevap aranan bir yer Göbeklitepe.
Bu ören yeri gezerken Prof. Dr. Özdoğan’ın bu tespitleri de aklınızda bulunsun: Son 20 yılda Göbeklitepe ile aşağı yukarı aynı döneme denk gelen 20 küsur kazı alanında görüş açısını değiştiren sonuçlar ortaya çıktı. O dönem daha tarıma geçmemiş toplulukların, son derece ilerlemiş bir kültürel yapıya sahip, sınıflanmış, elit zevkleri ve inanç sistemleri son derece gelişmiş olan hiç beklemediğimiz bir topluluk olduğu ortaya çıktı. Bunu en iyi gösteren yerlerden biri Göbeklitepe doğru ama bütün bu olay tek başına Göbeklitepe ile değil. O dönemi yansıtan diğer kazı yerleri Çayönü, Nevali Çori, Hallan Çemi gibi bütün bu yerler, bize hiç beklenmedik gelişmiş bir toplum portresi çizdi" diyor.
Alanla ilgili bir önemli dipnotta Göbeklitepe’nin kasten gömüldüğüyle ilgili.
Bu özellik de sadece Göbeklitepe’de değil, Diyarbakır Ergani’deki Çayönü gibi o döneme ait bütün yerleşimlerde de gözlemlendiği belirtilerek, “O döneme ait yerleşim yerlerinin insan gibi gömüldüğünü, bazılarına mezar armağanları da bırakıldığı ve bunun nedeninin büyük olasılıkla kutsala bir daha el sürülmesini önlemek olduğu söyleniyor. Ve ilginç bir tespitle sonlandıralım. Burayı inşa edenler bir gün geri dönme ihtimaliyle bir de gizli giriş bırakmışlar…
İyi gezmeler, görmeler…