‘Diyarbakır taşlardan oluşan bir şehir’

Yüz yıllar önce Diyarbakır’ın inşasında kullanılan bazalt taşları, şimdilerde ustalarının ellerinde bir er sanat eserine dönüşüyor. Karacadağ'ın...
Yüz yıllar önce Diyarbakır’ın inşasında kullanılan bazalt taşları, şimdilerde ustalarının ellerinde bir er sanat eserine dönüşüyor. Karacadağ'ın eteklerinden toplanan bazalt taşlarını tezgahlarında çekiç ve iskarpela ile şekillendiren taş ustaları, sanatlarında kente gözgü tarihi yapı ve figürlere yer veriyor. Bu ustalardan biri olan emekli Fransızca öğretmeni Mahmut Nurettin Medyelioğulları, taş işleme zanaatının sabır isteyen bir iş olduğunu söyledi. Sabrı olmayanın taş işleyemeyeceğinin altını çizen Medyelioğulları, bir yıl boyunca uğraştığı taşların dahi olduğunu vurguladı

 

 

Ahmet Baran / YENİGÜN ÖZEL - Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa üçgeninde bulunan 1957 metre yüksekliğindeki Karacadağ’ın püskürttüğü lavların soğumasıyla oluşan bazalt taşları, yüz yıllar boyunca bölge halkının yaşamının bir parçası oldu.   Diyarbakır Surları başta olmak üzere şehirdeki birçok yapının inşasında kullanılan bazalt taşları, şimdilerde ustasının ellerinde şekilleniyor.   Sabırlı ve ince bir işçilik ile hünerli ellerde birer sanat eserine dönüşen bu taşlar, kente gelen yerli ve yabancı turistler tarafından da büyük ilgi görüyor.  Karacadağ'ın eteklerinden toplanan bazalt taşları ustaların tezgâhlarında, kentin tarihi yapıları başta olmak üzere çeşit çeşit sanat objelerin dönüşüyor.

Çekiç ve iskarpela ile bazalt taşlarını işliyor

Kendine has bir görünüşe sahip volkanik bazalt taşlarını nakış gibi işleyen emekli Fransızca öğretmeni Mahmut Nurettin Medyelioğulları, kentte az sayıda bulunan taş ustalarından biri.  Diyarbakır'da 27 yıl Fransızca öğretmenliği yaptıktan sonra 2004 yılında emekli olan Medyelioğulları, o günden beri, babasından kalan 15 metrekarelik dükkanda elindeki çekiç ve iskarpela ile bazalt taşlarına çekil veriyor.  Taş işlemeciliğine bazalta içinde duyduğu yakın hisler nedeniyle başlayan emektar eğitimci usta, sanatına Diyarbakır’ın tarihi yapıları ve şehre özgü figürleri yansıtıyor.

‘Kırılan taş bir işe yaramaz’

Taş işleme sanatının inceliklerini Yenigün Haber’e anlatan Mahmut Nurettin Medyelioğulları, yaptığı işin sabır istediğini söylüyor. Sabrı olmayanın taş zanaatını yapamayacağının altını çizen Medyelioğulları bazalt taşını şu sözlerle anlattı;

“Bazalt taşını işlemeye önce kabasını almakla başlıyorsunuz. Kabasını aldıktan sonra ince işçiliğe geçiliyor. Öyle çok fazla parça kırarak değil, ezerek yani çok küçük küçük ince bir şekilde çalışarak yapıyorum bu eserleri.  Belli bir aşamaya geldikten sonra tozunu alarak, ezerek, yoksa taşı kırar gidersiniz. O da bir işe yaramaz.  Bunlar volkanik taş, bazalt deniyor. Bu taşlara Karacadağ taşı diyen de var.

‘Taşların dişi ve erkek diye iki türü var’

Bu taşların iki türü var; düz olan taşlara erkek, delikli olanlara da dişi taş deniyor.  Bende bu işe başladıktan sonra öğrendim bunları. Dişi taşlarda çalışırken o boşluklardan deliklerden faydalanabiliyorsunuz. Ama düz erkek taşlarda çalışırken biraz daha zor oluyor. Bu taş daha sert oluyor.” Taş işleme zanaatının zor bir iş olduğunu vurgulayan Mahmut Nurettin Medyelioğulları,  “Aslında taş işçiliğinin hepsi zor. Taşın kendisi çok sert bir nesne. Sabırla işliyoruz bu taşları.  Bu meslek kaç bin yıl öteye gidiyor, Diyarbakır’ın tamam zaten taşlardan oluşan bir şehir. Şuanda gördüğün bu Sur dışındaki yerler sonradan yapılaşmış. Asıl şehrin merkezi Suriçi. Yani eski ustaların çoğu şuanda restorasyon ustası. Sadece yapılarda ince işçilik kullanmışlar. Benim yaptığım bu şekilde pek fazla çalışma olmamış” dedi.

‘Taş ihtiyaca göre kullanılmış’

Eski dönemlerde taşın ihtiyaca göre kullanıldığını ifade eden Medyelioğulları, “Aslında taş, ihtiyaca göre Kullanılır.  Eski dönemlerde evlerde, buğday dövmek için, havanlar, yani ihtiyaçlara göre düşünüp kullanmışlar ve ona göre yapmışlar.  Ben farklı şeyleler yapıyorum. Taşı işlerken çok dikkat etmek gerekiyor. Çünkü taş kırıldıktan sonra geri dönüşü yok. Onun için bu iş çok sabır isteyen bir iş. Sabrı olmayan bu işi zaten yapamaz.  Dedim ya bazen böyle taşın tozunu alarak çalışıyorsunuz. Kabasını kırıyorsunuz ama geri kalanında ince işçiliğe geçtiğiniz zaman kırarak değil de ezerek, tozunu alarak çalışıp işliyorsunuz taşı” diye konuştu.  Şimdiye kadar taş işleme zanaatında 40 kişiyi yetiştirdiğin belirten Medyelioğulları, yetiştiği öğrencilerin bu işten para kazandığını görmek kendisini çok mutlu ettiğini kaydetti.

‘Taş tedariki konusunda bir sıkıntı yok’

Diyarbakır’da taş tedariki konusunda herhangi bir sıkıntı yaşlanmadığını da belirten Medyelioğulları, “Ancak yapımı çok zahmetli, çok sabır isteyen bir zanaat. Yani böyle 2-3 günde bir işi yapıp bitiremiyorsunuz. Bir yıl boyunca uğraştığım taşlar var. En bazit bir işçilik dahi 4-5 günden önce bitmiyor.  Büyük taş kayaların işlendiği fabrikalarda var. Onlar bu kayaları makinalarda belli ölçülerde işlenebilir yada kullanabilir hale getiriyorlar. Benim de taş aldığım bazı fabrikalar var. Yani bir fabrikaya gittiğinizde istediğiniz ölçüde bir taş alabiliyorsunuz. Bu kaldırım taşları, evler yapılırken kullanılan taşlar, bunların hepsi fabrikalardan geliyor” şeklinde konuştu.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Kültür Sanat Haberleri