Yıllar içinde içecek kültürünün değişmesiyle birlikte Ramazan ayında iftar sofralarının vazgeçilmezi olan hoşaf gibi içecekler yerini hazır içeceklere bıraktı. Aktarlar ise sağlıklı yaşam için doğal meyvelerle evde yapılan hoşafları öneriyor
Ramazan ayının gelmesiyle birlikte geleneksel gıdalar tekrar gün ışığına çıktı. Yıllar içinde içecek kültürünün değişmesiyle birlikte Ramazan ayında iftar sofralarının olmazsa olmazı olan doğal içecekler yerini kola gibi asitli içeceklere bıraktı. Aktarlar, sağlıklı yaşam için doğal meyvelerle evde yapılan hoşafları öneriyor. Uzmanlar, Ramazan ayında açlık ve susuzluk çekilmemesi için iftar sofralarında meyan kökü, demir hindi, incir, kaysı, kuru elma, kuru erik gibi meyvelerin hoşaf ve kompostolarının bulunmasını istiyor. Aktarlık yapan Burak Aras, Ramazan ayında hazır içecekler yerine sağlık için ev yapımı hoşaf tüketilmesini önerdi.
‘Kolanın içerisindeki maddeler yıllardır tartışılan konulardır’
Kolanın hammaddesinin meyan kökü olduğunu belirten Aras, "Bizim özellikle Ramazan'da Osmanlı'dan beri gelen bir kültürümüz, geleneğimiz, lezzetimiz var meyan kökü şerbeti. Aslında kolanında hammaddesi meyan köküdür. Tabi ki kola ile meyan kökü şerbetini mukayese etmeyeceğim. Bizim olan meyan köküdür, bundan türemiş olanda koladır. Sağlık açısından meyan kökü ve bizim kendi şerbetlerimiz var. Meyveleri karıştırarak bir şekilde şerbet, komposto, hoşaf dediğimiz şeyleri yaparlar. Çocukluğumuzdan beri bildiğimiz, sağlıklı olan, tavsiye edilen budur. Kolanın içerisindeki maddeler yıllardır tartışılan konulardır. İçerisinde ne olduğu şüpheli ne olabileceğini tam olarak bilemiyoruz. Uzmanlar bağımlılık yaptığını sürekli dillendiriyor. Benimde bizzat şahit olduğum bu şekilde bağımlı olan bir sürü insan var. Bizim 'anam babam usulü' dediğimiz; meyan kökü şerbeti, kayısı hoşafı, incir hoşafı, erik hoşafı, elma suyu olsun bunların hepsi doğaldır. Kendi bağımızdan, bahçemizden; kendi bildiğimiz formülerle yapmış olduğumuz içeceklerden kesinlikle vazgeçilmemesi kanaatindeyiz." dedi. Tüketimin bol olduğu bir çağda olduğumuzu ve her şeyin kolayına kaçılarak tüketildiğini hatırlatan Aras, "Şimdi bu dediğimiz ürünlerden mesela demir hindi şerbeti, son zamanlarda sıklıkla gördüğümüz özellikle Ramazan ayında gördüğümüz demir hindi şerbetinin sıvı hali marketlerde satılıyor. Ama bunun markette kalmasıyla annemizin kendi yaparak buzdolabına koyduğu arasında fark var. Bir hafta, 10 gün civarında bunun tazeliği gidiyor. Markette şişelerin içerisine konulduğu zaman içerisine raf ömrü uzun olsun diye koruyucu birçok madde koyuyorlar, buda doğallığı götürüyor. Demir hindi veya kayısı hoşafı, meyan kökü şerbeti, erik suyu, elma suyunun direk meyvesini alarak hoşafını yaptığımız zaman daha taze, verimli ve sağlıklı bir içecek içmiş oluyoruz. Hem vücudumuza hem kesemize daha yararlı veya daha az zararlı tüketilmesi, eski usul tüketilmesi tercihimiz, önerimizdir." şeklinde konuştu.
‘Hem hazımsızlığa iyi gelir hem de gün içerisinde sizi dinç tutar’
Ramazan dolayısıyla yeme-içme alışkanlıklarının baştan aşağı değiştiğine değinen Aras, "İnsanlar genellikle 3 öğün belirli saatlerde yemek yerken; Ramazan boyunca iftar ve sahur olmak üzere 2 öğün yemek yeniliyor. İftarı normal vakitlerdeki akşam yemeği olarak kabul edersek sahur alışılmışın dışında bir beslenme saati oluyor. Bundan dolayı vücutta bir afallama, hazımsızlıklar meydana geliyor. Saydığımız bitkilerden, meyvelerden; meyan kökü, demir hindi olsun ilave olarak kayısı hoşafı, vişne hoşafı bağırsakların anlık öğün değişimiyle yaşanan hazımsızlığın giderilmesi için saydığımız bu ürünlerin hoşafları, meyve suları, kaynatılarak elde edilen meyve suları hem hazımsızlığa iyi gelir hem de gün içerisinde sizi dinç tutar. Susuzluğa, enerji eksikliğine karşı iyi gelen ürünlerdir." ifadelerini kullandı. (İLKHA)