TMMOB Diyarbakır İKK, sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği ve aylarca çatışmaların yaşandığı Sur, Cizre, Nusaybin, Yüksekova, Şırnak, Silopi ve İdil’de yaşananları raporlaştırdı. 400 bin kişinin göç etmek zorunda kaldığı vurgulanan raporda, sürecin en büyük mağdurlarının yaşlı, çocuk ve kadınlar olduğuna dikkat çekildi. Rapora ilişkin konuşan TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, raporu uluslararası kurum ve kuruluşlara göndereceklerini söyledi
DİYARBAKIR YENİGÜN - Türk Mimar ve Mühendisler Odası Birliği (TMMOB) Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu (İKK), sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği ve aylarca şiddetli çatışmaların yaşandığı Sur, Cizre, Nusaybin, Yüksekova, Şırnak, Silopi ve İdil’de yaşananları raporlaştırdı. Türkçe, Kürtçe ve İngilizce olarak basılan raporda, çatışmaların yaşandığı yerleşim yerlerinden yaklaşık 400 bin kişinin göç etmek zorunda kaldığı vurguladı.
‘Yaşlı, çocuk ve kadınlar sürecin en büyük mağdurları’
Çatışmaların yaşandığı kentlerde yapısal yıkımlarla birlikte psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunların da yaşandığı dile getirilen raporda, “Özelikle yaşlılar, çocuklar ve kadınlar bu sürecin en büyük mağduru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum sonucunda kadın ve çocukların ciddi travmalar geçirdiği gözlenmiştir. Bu bölgede göçlerin genelde Diyarbakır, Van, Batman gibi il ve komşu ilçe merkezlerine doğru gerçekleştiği görülmektedir. Göç sırasında vatandaşlar yaşanmışlıkları ve anılarının yanı sıra sahip oldukları en temel eşyalarını dahi alamamış olmaları travma ile birlikte yoksullaşma ve mülksüzleşmelerine de yol açmıştır. Göç edenlerin büyük bir bölümü toplu bir şekilde kiraladıkları evlerde çok zor koşullarda alt yapısı olmayan mekanlarda kaldığı görülmüştür. Yine göç bölgelerinde çocuklar uzun bir süre eğitimlerinden de mahrum kalmışlardır. Çatışmanın bir bütünen yaşamı etkilediği bir yıkım süreci olduğu tam anlamıyla görülmüştür” denildi.
‘6 mahallede ilan edilen yasak halen sürüyor’
Raporda sokağa çıkma yasakları döneminde il ve ilçelerde yaşananlar tek tek başlıklandırılarak açıklandı. Raporun Sur bölümünde, 2 Aralık 2015’te Sur’un 6 mahallesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağının halen sürdüğüne dikkat çekildi. 6 mahallenin yüzde 72’sinin yıkıldığı tespit edilen raporda şunlar kaydedildi:
“Mart ayında operasyonların bittiği duyurulmasına rağmen yasağın ilan edildiği mahallelere iş makineleri ve müteahhitler dışında henüz kimse alınmamıştır. Yasağın ilan edildiği Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz, Savaş mahallelerinin 2015 adrese dayalı nüfus verilerine göre nüfusu 22.323’tür. Yasakların ilan edilmesiyle birlikte bu nüfusun neredeyse tamamı yerinden edildi. Sur’a dönük yürütülen askeri operasyon, 9 Mart 2016 tarihinde İçişleri Bakanlığı’nın resmi açıklamasıyla sona erdi. Toplamda 103 gün süren operasyon sırasında ağır tahribata uğrayan Suriçi her şeye rağmen, ciddi bir çalışmayla kurtarılabilecek durumdaydı. Fakat operasyonların bitmesinin hemen ardından 21.03.2016 tarih ve 2016/8659 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27. Maddesine dayanılarak Suriçi’ndeki 7714 parselin 6292’si için Acele Kamulaştırma kararı alındı. Kalan parseller önceki kentsel dönüşüm sürecinde kamulaştırıldığı için bu karara dahil edilmemiştir. Acele kamulaştırma kararına dayanak olarak da 2012’de alınan ‘Riskli Alan’ kararı gösterildi fakat bu durumun kendisi de Kamulaştırma Kanunu’na aykırılık teşkil etmektedir. Bu görüntülerden tespit edebildiğimiz kadarıyla Kurşunlu Camii, Hacı Hamit Camii, Paşa Hamamı, Mehmet Uzun Evi, Ermeni Katolik Kilisesi, Dört Ayaklı Minare gibi kimi tescilli yapıların ağır hasarlı olduğu görüldü. Yapılan bütün açıklamalar, itirazlar, yazılı talepler, açılan davalara rağmen maalesef TMMOB Diyarbakır olarak alana girilemedi ve tahribatın artışının önüne geçilemedi.”
‘Rapor uluslararası kurum ve kuruluşlara gönderilecek’
Hazırladıkları rapora ilişkin konuşan TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, yürüttükleri hasar tespit raporu çerçevesinde kamuoyuna güvenilir bir teknik analiz sunmayı ve bu tahribatın adli delillerini belgelemeyi amaçladıklarını söyledi. Aydın, raporun yıkımın gerçek boyutunu ortaya koyan bir belge olduğunu iddia ederek, bilimsel çalışmalarla hazırladıkları raporun önümüzdeki dönemlerde hukuk mekanizması için de ciddi bir delil olabileceğini, ayrıca raporu uluslararası kurum ve kuruluşlara göndereceklerini söyledi. (Haber Merkezi)