Seçim çalışmaları kapsamında gazetemizi ziyaret eden Saadet Partisi Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Fesih Bozan, hükümetin kayyum söylemlerini eleştirdi. “Ya seçim yapmayacaksınız ya da seçimin sonucuna katlanacaksınız” diyen Bozan, milletin iradesi kimi seçmişse ona saygı duyulması gerektiğine vurgu yaptı
Rıdvan KÖSEN/Remziye ÇELİK
DİYARBAKIR - Saadet Partisinin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Fesih Bozan, Yenişehir Belediye Başkan adayı Mehmet Furkan Altmışkara ve Bağlar Belediye Başkan adayı Fatih Yokuş gazetemizi ziyaret etti. Gazetemiz imtiyaz sahibi Osman Ergün ile görüşen SP’li adaylar projelerini anlattı. Karşılıklı fikir alışverişinin yapıldığı görüşmede konuşan Saadet partisinin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Fesih Bozan gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“Halka hizmet, hakka hizmet çerçevesinde siyaset yapacağız”
İlk olarak seçim çalışmalarını anlatan Bozan, “Saadet Partisi olarak Diyarbakır dâhil Türkiye’nin her yerinde tek başımıza seçime girdik. Herhangi bir ittifak çalışmamız olmadı. Kendi imkânlarımız dâhilinde çalışıyoruz. Gittiğimiz yerlerde de milleti iki parti arasında sıkışmış görüyoruz. 20 yıldır bölgemizde HDP’nin bir belediyecilik anlayışı var. Türkiye genelinde de AK Parti’nin bir iktidar durumu var. Bundan dolayı halkın farklı bir yol, bir alternatif aradığını görüyoruz. Bu yüzden bizim gittiğimiz yerlerde vatandaşlar desteklerini beyan ediyorlar. Ama önemli olan Diyarbakır’ın tümüne ulaşabilmek. 1 milyon 700 bin insana aday olduğumuzu belirtmek. Bize Diyarbakır’da en büyük projeniz nedir diye sorulduğunda, en büyük projemiz adalet, kardeşlik, kucaklaşma, saygı ve sevgi diyoruz. Bugün biz bedenen hasta olduğumuzda her ne kadar önümüzde lezzetli yemekler olsa da bizde yemeğin tadı tuzu olmaz Diyarbakır’da aynen öyle her ne kadar yeşil alan vb. projeler yapılsa da insanlar bir birine güvenmedikçe sevmedikçe bunların bir anlamı kalmıyor. Bundan dolayı biz diyoruz ki Diyarbakır’da millet bize bu görevi verecek olursa ilk önce buna katkı sağlamak çözüm bulmak adımlar atacağız. Diyarbakır’da yaşayan 1 milyon 700 bin insanın fikri ideolojisi ne olursa olsun, herkese hak hukuk adalet çerçevesinde yaklaşacağız. Halka hizmet, hakka hizmet çerçevesinde siyaset yapacağız. Biz siyaset yaparken particilik olsun diye yapmıyoruz. Diyarbakır’ı Diyarbakırlılar ile yönetmek, alanında uzman, her işin ehli olan kişilerle çalışacağız” dedi.
“Açlık ve işsizlik üzerinden insanlara baskı yapılıyor”
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından açıklanan 387 kişilik memur alımına ilişkin de konuşan Bozan, “Şu an maalesef birçok şey istismar ediliyor. İnsanların açlığı işsizliği üzerinden insanlara baskı yapılıyor. Bu konularda birçok duyum aldık. Bunlar hoş olan şeyler değil. Bizler seçim ağzında hem bu tür insanların kişiliğini zedeleyen rüşvet sayılabilecek hem de dini ve kutsal değerlerin malzeme olarak kullanılmasının yanlış olduğunu ve olmaması gerektiğini savunuyoruz. Biz olursak personel alımı memur alımı gerçekleştiriyorsak ‘adama göre iş değil, işe göre adam’ mantığıyla alınacak işte uzman kişilerin alınması gerektiği düşüncesindeyiz. Vasıfsız işte ise kimin ihtiyacı varsa onun alınması gerektiğini adamcılık yandaşçılık partizancılık olmadan herkese eşit yaklaşma düşüncesi lazım. Örneğin biz hasta olduğumuzda hastalığımız ile ilgili alanında uzman doktorun yanında muayene olmak istiyoruz doktur her ne kadar bizim particilik anlayışımıza uygun olmasa da biz bu doktorun yanın da muayene olmayacağız demiyoruz. Burada nasıl ki ehliyet aranıyorsa halkın vatandaşın işi olan belediyecilikte de o işi en kaliteli şekilde yapabilecek kapasiteye kim sahip ise onun seçilmesi lazım. Gördüğümüz gibi belediyelerde birçok proje yapılıyor yanlış yapıldığı için kaldırılıp tekrar çiziliyor. Özellikle bu durumlarda belediyelerde büyük bir rant var. Biz bu işi yaparken hep diyoruz insanlar işini yaparken ahrete göre yapmak zorundadır. Bir terzi ben bu pantolonu sağlam dikmek durumundayım yarın Allah bunun hesabını benden sorar düşüncesine sahip olması gerektiği gibi bir siyasetçinin de bu anlayışa sahip olması lazım. Yani bu halk Diyarbakır’ı biz emanet etti bunların hakkını muhafaza etmediğimiz zaman bunun hesabı bizden sorulacak anlayışına sahip olmamız gerekir. Biz rüşvet almayacağız aldırmayacağız, çalmayacağız çaldırmayacağız. Kesinlikle bu tür şeylere müsaade etmeyeceğiz yol vermeyeceğiz. Partizancılık yapmayacağız. Millet bizi seçerse Diyarbakır kazanacak” diye konuştu.
“Siyasette üslup kalmamış”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın millet ittifakına karşı terörist söylemlerine değinen Bozan, Erdoğan’ın kendi partisi dışında diğer tüm partileri terörize ettiğini savundu. Bozan şunları söyledi; “Öncelikle Cumhurbaşkanının ve siyasi parti genel başkanlarının kullandığı üsluba dikkat etmesi lazım. Maalesef bugün siyasette üslup kalmamış. Diplomatik dil dediğimiz nezaket dili kaybolmuş. Bir mahalle çocuğunun ağzına almayacağı ithamlarda bulunuyorlar. Böyle olmaması gerekir. Bizler siyasetçiler olarak insanlara sevgiyi saygıyı kucaklaşmayı sağlayacak söylemleri yapmamız lazım. Ama görüyoruz ki Cumhurbaşkanı özellikle iktidar olması hesabıyla işsizlik, ekonomi, dış politika ve eğitim başta olmak üzere her alandaki başarısızlıklarını üstünü kamufle etmek adına başkalarını itham etmek, kötülemek şeklinde bir siyaset yürütüyorlar. Ve ülkenin bekasını gündeme getirerek bütün bu eksikliklerinin üstünü kapatmaya çalışıyorlar. Birkaç tane belediye kazanmak ve birkaç tane oy kaybetmemek için ülkeyi ciddi sorunlar ve tehlikeler ile karşı karşıya bırakıyorlar. Onların kaygılarını anlıyoruz. Belediyeleri kaybettikleri zaman rant, menfaat ve çıkar ellerinden gidecek. Bunun vermiş olduğu korkudan dolayı sağa sola saldırıyorlar. Bu ülkeye bir şey kazandırmaz. Buradan milleti karşı karşıya getiriyorlar. Yani ya bendesin ya karşımdasın. Bu anlayış ciddi bir tehlikedir.”
“Terörist ilan ettiğin partilere hazineden yardım veriyorsun”
Baştakilerin üsluplarına dikkat etmesi gerektiğinin altını çizen Fesih Bozan, “Bugün iktidarın terörist diye ilan ettiği biri varsa delillerle beraber mahkemeye başvursun partiyi kapatsınlar. Bu yapılmıyorsa bu suçlamanın yapılma anlamı ne? Kaldı ki eğer bu parti ve mensupları terörist ise meydanlarda milletvekillerinin fotoğraflarını paylaşıyorlar. Şimdi bu hem hedef gösterme konusunda yanlıştır. Hem de bu görev mahkemelerin görevidir. Yani siyasi bir partinin görevi değildir. Mademki sen bunları terörist ilan ediyorsun sen neden bu teröristlere maddi yardım sağlıyorsun. Terörist ilan edilen birisine maddi yardım sağlamak suç değil midir. Geçmişte siyasi partiler her hangi bir kurumun emri altında olmasın diye hazineden yardım teklifi yapılmış ve kabul edilmiş ve o günden beri siyasi partilere devlet hazinesinden yardım alıyorlar. Şimdi senin terörist ilan ettiğin partilere devlet hazinesinden maddi yardım sağlıyorsun. Madem o partiler terörist bir kanun çıkart patiyi kapat maddi yardım sağlama. Şimdi sen ne hakla meydan meydan gezip bu partileri terörize ediyorsun. Bu ülkeye yapılacak en büyük tehlikedir” şeklinde konuştu.
“Öncelikle içerde birlik ve beraberliği sağlamalıyız”
AK Parti’nin 17 yıllık başarısızlığını örmek için ülkenin bekasını gündeme getirdiğini iddia eden Fesih Bozan, “Ellerindeki anketlerde ciddi bir oy kaybına doğru gittiklerini görünce millete baskı, korku üzerinden “siz bize oyunuzu vermeseniz bakın her yer terörist olacak, Suriye’yi, Irak’ı görüyorsunuz. Dış mihrakların hepsi ülkeyi bölmek, parçalamak için uğraşıyorlar. Bu korku ile milliyetçi ya da vatanına karşı saygısı olan herkesten oy almaya çalışıyorlar. Hâlbuki bunun yolu bu değil. Eğer dış mihraklar varsa öncelikle içerde birlik ve beraberliği sağlaman lazım. İnsanların fikri düşüncesi ne olursa olsun saygı göstereceksin, kucaklayacaksın. Yanlış fikri varsa imha edeceksin. Terörize etmekle, suçlamakla, şeytanlaştırmakla insanlar nerede imha olmuş. Bu anlamda ciddi bir yanlış yapıyorlar. Siyasi üsluba, siyasi nezakete ihtiyacımız var. Biz Saadet Partisi olarak genel başkanımız siyasetteki nezaketi, seviyeyi yükseltmeye çalışıyor. Üsluba dikkat ediyor. Ak partiyi, Cumhurbaşkanını desteklemeyen herkes terörist muamelesi görüyor. Örneğin adam soğanı, patatesi ambarlamış şimdiye kadar öyle bir durum yok zaten, ama bunu yaparak terörist oluyor. AK Parti ve MHP’nin siyasi bekaları; gelecekleri, çıkar ve menfaatleri tehlikede olduğu için ve 17 yıllık başarısızlıkları kamufle etmek için halkı bölme ve kutuplaştırma ve ülkenin bekasını gündeme getiriyorlar. Bu da ciddi anlamda yanlıştır” diye belirtti.
“Adalet herkes için eşit olmalıdır”
Kayyum uygulamalarını da eleştiren Saadet Partisinin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Fesih Bozan, “Ya seçim yapmayacaksınız ya da seçimin sonucuna katlanacaksınız. Gönlümdeki aday seçilmedi diye kabul etmemem, oy almadım diye kalkıp insanlar bana yanlış yaptı, bana oy verdi diye çok doğru yaptı demek doğru değil. Meydanlarda iktidarın sürekli ‘Ey milletim, milletin iradesi her şeyden üstündür’ sloganları ile seçim sürecini götürüyorlar. Milletin iradesi kimi seçmişse saygı duymak lazım. Seversiniz sevmezseniz ancak suçu varsa, delilleri ile gerekli merciler bu suçun cezasını verir. Peşinen yargıda bulunmak insanları yönlendirmektir ve doğru değildir. Adayları bireysel olarak almak lazım. Suç işleyen kim olursa olsun yani AK Parti’li ya da HDP’li olarak değerlendirmemek lazım. Kanunlar önünde eşit muamele görmelidir. Bizim en çok dile getirdiğimiz ‘adalet’sizliktir. Adalet iktidarın istediğine göre şekil değiştirip ve onların istediği bir yapıda olmamalı. Adalet herkes için eşit uygulanabilecek bir kavram olmalıdır. Türkiye’nin hukuk devleti olması lazım, kanun devleti olmaması lazım” ifadelerini kullandı.
“Devletin değil halkın adamı olunmalı”
Bir kişinin ağzından çıkan kelimelerin ceza vermek için yeterli olmaması gerektiğinin altını çizen Bozan sözlerini şu şekilde sonlandırdı; “Olayı kişileştirmemek gerek. Kısaca suç varsa ortada ona göre hareket edilmeli. Yerel seçimlerde milletin içinden gelmiş, onları temsil edecek adayların çıkarılması gerekli. Bölgenin sorunlarını bilen biri olmalı. Devletin adamı olan bir aday ne kadar milletin adamı olabilir? Normalde devlet millet için vardır. Devletin millete hizmetçi olması gerekir. Ama bizde her şey devlet için maalesef ve devlet en tepede. Her şey millet için olmalı hâlbuki. Halkın adamı olunmalı. Şayet aday olarak çıkarsak, belediyenin ne durumda olduğunu bilmiyoruz ancak bir araya gelerek bunlara çözüm önerileri getireceğiz. Diyarbakır’ın temel sorunlarını, problemlerini nasıl aşarız diye. Bütçemize, imkânlarımıza bakacağız. Yapıcı olduğunuz zaman imkân çok, yeter ki para israf edilmesin, çarçur edilmesin. Belediye sadece çöp toplayan bir kurum değil, aynı zamanda hizmetle birlikte, üretim odaklı olmalıdır.”