Sincan Kadın Kapalı Cezaevi'nde tutsak bulunan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı ve Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Dicle Müftüoğlu'nun mesleki faaliyetleri gerekçe gösterilerek, "örgüt üyesi olmak" ve "örgüt kurmak ve yönetmek" iddialarıyla yargılandığı davada tahliye kararı verilmemesi protesto edildi. Diyarbakır Adliyesi önünde yapılan açıklamaya, gazeteci meslek örgütleri, meslektaşları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Diyarbakır milletvekilleri Adalet Kaya ve Ceylan Akça’da katılarak destek verdi.
ALTAN: İDDİANAME BOŞA DÜŞTÜ
Mezopotamya Ajansı’nın aktardığı haberde, açıklamada ilk olarak söz alan DFG Eşbaşkanı Serdar Altan, bugün bir kez daha hukuk garabetiyle karşı karşıya kaldıklarını söyledi. Müfüoğlu’nun tahliyesini beklediklerini söyleyen Altan, avukatların ve Dicle’nin savunmalarında da görüldüğü gibi, iddianamenin tamamen boş iddialarla dolu olduğunu belirtti. Altan, “ İddianame tamamen yalan ve iftiralar üzerine kuruluydu. Yapılan savunmalarla da bu boşa çıkarıldı. Hem bizim nezdimizde hem kamuoyu nezdinde Dicle Müftüoğlu’nun gazetecilik faaliyetlerinin yargılandığı net bir şekilde görüldü” diye konuştu.
Mahkeme salonunda yaşanan hukuk garabetine de işaret eden Altan, “Doğaldır ki hakimler izinli olabilir ancak yerine yargılama yapması gerekenlerin de en azından asgari hukuk bilgisine sahip olması gerekir. Ancak yapılan bir hukuki işlemden ziyade, sıradan bir yaklaşım gösterildi ve hukuktan ziyade başka bir şey içeride görüldü. Bugün maalesef ki bunu yaşadık. Dicle tahliye edilmedi. Bizler gazeteciyiz. Birçok arkadaşımız hakkında soruşturmalar, davalar açılıyor. Tutuklanıyor cezaevine konuluyor. Özgürlüklerinden mahrum bırakılıyor. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada bundan medet umulmasın. Arkadaşlarımız Dicle Müftüoğlu, Sedat Yılmaz ve diğer tutuklu arkadaşlarımız da bir an önce tahliye edilsin. Bu hukuksuzluk bir an önce son bulsun” dedi.
OK: YARRGILAMA TİYATROYDU
MLSA Eş Direktörü Veysel Ok ise “Bu yargılama bir tiyatroydu ancak tiyatronun da belli usulleri, kuralları var. Bu kurallara dahi uyulmayan bir yargılama oldu. Avukat savunmaları alınmadan karar açıklandı. Bu benim kişisel hukuk tarihimde gördüğüm ilk örnekti. Buna rağmen kayda düşsün diye iddianame değerlendirmesi yaptık. Bütün iddianame Dicle’nin gazetecilik faaliyetleri, yaptığı seyahatlerdi. Dicle’nin değil tutuklanmak bir gün dahi gözaltına alınmaması lazımdı. Ama Türkiye’nin hukuk devletinden uzaklaştığının farkındayız da bu kadar da yok olduğunu bugün bir kez daha gördük. Umuyorum ki diğer celse Dicle’yi de yanımızda görürüz” diye konuştu.