“Hasankeyf’te Asurca, Ermenice, Kürtçe ve Arapça gibi birçok farklı dilde yazıtlar bulunuyor. İnsanlık tarihinin geçmişine ilişkin böylesine nadide bir kanıt ne pahasına olursa olsun korunmalı”
Bu sözler Florida Merkez Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Hakan Özoğlu'na ait.
Tarihi 12 bin yıl kadar geriye giden Hasankeyf, binlerce mağarası, kiliseleri ve mezarlarıyla dünya üzerindeki en eski yerleşim yerlerinden biri olarak biliniyor. Ancak insanlık tarihinin bu değeri, Ilısu Barajı projesi ile yakında sular altında kalacak.
…
Suyun yaşamı filizlendirdiği, tarımın geliştirildiği;birçok tarım ürünün ilk kez insan eliyle yetiştirilmeye başlandığı ve insanlığın ilk kalıcı yerleşkelerinin ortaya çıktığı yer Hasankeyf.
Dicle ve kolları boyunca, yakın zamana kadar yaşayanların olduğu kayalara oyulmuş kalesi ve binlerce mağara,bir zamanlar Çin ile Avrupa’yı birbirine bağlamış tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Hasankeyf’teki tarihi Dicle Köprüsü 900 yıldır ayakta.
İnsanlık tarihinde enderuzun bir tarihe tanıklık ederek günümüze gelen sayısız anıt, cami, mezarlıklar.
Pers, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Hamdani, Mervani, Artuk, Eyyubi ve Osmanlı gibi birçok kültürün izlerine rastlanabilecek ve Ilısu baraj projesinden etkilenecek 400 kilometrelik nehir alanının ancak yüzde 5’i ekolojik açıdan tam anlamıyla araştırılmış durumda.
Dicle’nin büyük bir kısmı canlı türleri açısından araştırılmadığı için bölgedeki biyolojik çeşitliliğin envanteride tam olarak bilinmiyor.
Nehir boyunca uzanan nehir ve vadi ekosisteminin barajlarla yok olmasından sonra Dicle Vadisi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki son doğal nehir ekosistemi. Dicle Vadisi, yüzlerce kilometre boyunca doğal gibi akışını sürdürüyor ve bu yolculuk sırasında adalar, kumullar, sarp ve yüksek kayalıklar, dar vadiler ve sulak alanlar oluşturuyor. Bu nefes kesen doğallığın dünyada başka bir benzeri yok ve endemik canlı türleri de bu doğal akış içinde sıra dışı bir çeşitlilik gösteriyor.
…
Bir alanın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması için UNESCO tarafından belirlenmiş 10 kriterden bir tanesi bile yetiyor. Örneğin, Mısır Piramitleri 3, Çin Seddi’nin 5, Kapadokya ve MaciPicu’nun 4 kriterle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Hasankeyf ve içinde bulunduğu Dicle Vadisi ise bu 10 kriterin 9’unu birden karşılayabilen yeryüzündeki tek yer. Bu bölgenin henüz UNESCO Dünya Mirası ilan edilmemesinin arkasında basit bir neden yatıyor: UNESCO, bu statüyü yalnızca Türkiye hükümetinin talebiyle onaylayabiliyor. 2004’te Avrupa Parlementosu’nun bölgeyi UNESCO Dünya Mirası ilan etme önerisine rağmen Türkiye Ilısu barajı projesi nedeniyle bu adımı atmayı reddetmiş.
…
Baraj ve hidroelektrik santralinin devreye girmesiyle, toplam 199 yerleşim yerinin yanı sıra en az 289 arkeolojik sit alanının da sular altında kalacağı belirtiliyor.
Yetkililer projenin, hem Türkiye hem de Güney Doğu Anadolu Bölgesi için bir fırsat olduğunu söylüyor.
DSİ’ye göre, 8,5 milyar TL'ye mal olan Ilısu Barajı, ülkedeki en fazla enerji üreten dördüncü baraj olacak, yıllık ortalama 4,12 milyar kilowatt saat elektrik üretecek.
Yetkililer, baraj tamamlandıktan sonra ilçenin yeniden turizme kazandırılacağını, tekneler ve teleferikle Hasankeyf'e turlar düzenleneceğini söylüyor.
Onlarca uygarlığın miras bıraktığı eserlerin sanırım 7 tanesi (belki daha çok) yeni yerleşim alanına taşınmış durumda ve diğer eserlerin de oldukları yerde korunacaklarını söyleniyor.
…
Sözün özü, Hasankeyf’te sadece tarih değil, yaşamın yüzlerce yılda getirtip biriktirdiği
Doğal yaşamla birlikte bitki türleri, hayvanlar; bir bütün olarak ekosistem bundan etkilenecek.
Genç bir adam, “Bu güzellik yakında sular altında kalacak. Niçin? Bir baraj için. İnsanlar binlerce yıl nasıl yaşadı buralarda, Hasankeyf nasıl geldi bugüne, barajla mı?Heyf e, heyf (Yazıktır, yazık) diyor.
Hükümet bölge sakinlerine tahliye için 8 Ekim'e kadar süre vermiş durumda.Bu tarihi mirasın bir aydan az bir zamanı var.
Ve ne yazık ki dönüşü olmayan bir yolda çaresizlik içindeyiz…