Kayıp yakınları Diyarbakır'da,12 Eylül döneminde kaybedilen Zeki Altunbaş’ın; Batman'da ise Şimoni Diril ve Hürmüz Diril çiftinin akıbeti ve faillerini sordu.
Diyarbakır’da, yakınları faili meçhul cinayetlerle katledilenler ile gözaltında kaybedilenlerin ailelerinin, İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri ile birlikte sürdürdüğü "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eylemi, 675'inci haftasında devam etti. Aileler, katledilenlerin ile gözaltında kaybedilenlerin akıbetlerini ve faillerini sormak için bir kez daha Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi.
Her hafta bir faili meçhul ya da kayıp öyküsünün hatırlatıldığı eylemde bu kez 12 Eylül askeri darbesi sonrasında gözaltında kaybedilen üniversite öğrencisi Zeki Altunbaş’ın akıbeti soruldu. Öncesinde İHD Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Zeytun söz aldı.
‘Adalet talepleri görmezden geliniyor’
Bir kez daha adaleti talep etmek için burada olduklarını dile getiren Zeytun, “Annelerimiz, kayıp yakınlarımız, hak ve hukuk savunucularımız her alanda bu gerçeği ifade etmeye devam ediyorlar. Adaleti talep etmeye, cezasızlıkla mücadele etmeye devam ediyorlar” dedi.
Fakat süregelen baskıcı politikalar nedeniyle bu hakikatin görmezden gelindiğini, annelerin talepleri ve kayıp yakınların bitmeyen yas sürecinin hatırlanmadığını, adalet taleplerinin karşılanmadığını söyleyen Zeytun, “Türkiye’de hukukun üstünlüğü esas alınmadığı ve adil bir yargı yapılanması olmadığı için her gün bu hukuksuzlukla karşılaşan toplumsal kesimler oluyor. Demokratik hak arayışlarını sürdüren annelere, mahpus yakınlarına adalet arayışında olan Gülistan Doku’nun ailesinin talepleri her seferinde ne yazık ki görmezden geliniyor. Yine demokratik itirazlarını kamusal alanda gösteren öğrencilerin, sağlık emekçilerinin itirazlarının kriminalize edilmesini değil, haklılığının görülmesini istiyoruz. Bizler insan hakları savunucuları olarak barış, adalet ve hak talebinde bulunan her kesimin taleplerinin görülmesi gerektiğini savunuyoruz” diye konuştu.
Zeytun konuşmasında 28 Kasım 2015 yılında katledilen dönemin Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir elçi cinayeti ve skandallara sahne olan cinayete davasına da değindi.
‘Cezasızlık politikasını üreten yargı taraflı’
Zeytun, “Eksik ve taraflı yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianame ile başlayan davanın dördüncü duruşması görüldü. Cezasızlık politikasını üreten yargının ne denli taraflı olduğunu son duruşmada bir kez daha gördük” ifadelerini kullandı. Hayatını cezasızlıkla mücadeleye adayan Tahir Elçi’nin katledilmesi, faillerinin yargı eliyle hala cezasız bırakılmasına itiraz ettiklerini söyleyen Zeytun, “Tahir Elçi ve onun gibi diğer hak hukuku barışı savunan herkesi saygı ve minnetle andıklarını” ifade etti.
Sonrasında İHD Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Fırat Akdeniz tarafından Zeki Altunbaş'ın kaybediliş öyküsü anlatıldı.
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik bölümü öğrenci olan Zeki Altunbaş'ın okuldaki sağcı grupların baskıları nedeniyle eğitimine devam edemez duruma gelince okulu bırakıp yaşamını Yalova’da sürdürdüğünü söyleyen Akdeniz, 12 Eylül askeri darbesinin yaşanmasının ardından gözaltına alınıp, serbest bırakılan Altunbaş'ın Yalova’da zorunlu ikamete tabi tutulduğunu belirtti.
'Vapurdan atladı' denildi!
Bu sırada askere çağrılan Altunbaş'ın askerliğini yapmak üzere Çanakkale Er Eğitim Alayı’na gönderildiğini dile getiren Akdeniz, şöyle devam etti: "Askerdeyken Yalova'da gerçekleşen bir operasyonda yakalanan bazı şahıslar işkencede sorgu sırasında Zeki’nin adını telefuz eder. Bunun üzerine 1981 Nisan ayında Çanakkale'de gözaltına alınıp Yalova'ya getirilir. Burada uzun süre işkence sorgularından geçirilir. Eski bir davası olduğu gerekçesiyle İstanbul Selimiye Kışlası'ndaki mahkemeye götürülür. Mahkemeye çıkartılan tanıkların anlatımlarına göre Zeki’yi polisler mahkemeye getirmiş, üzerinde askeri kıyafet varmış. Ancak kıyafetler yırtık ve Zeki’nin yüzünde işkence izleri mevcutmuş. Altunbaş’a eşlik eden polisler, Çanakkale’deki birlik komutanına; ‘Zeki’yi Selimiye Kışlası'ndan aldıktan sonra Kartal-Yalova araba vapuruyla dönüyorduk fakat vapurdan atladı’ demişler. Aile, bu haberi yazılı basından öğrenir. Baba Tahsin Altunbaş, Çanakkale-İstanbul sıkıyönetim komutanlıklarına dilekçeyle başvuruda bulunur ancak bir sonuç alamaz. Başka başvurularda da bulunur, yine sonuç alamaz."
'Öldü' Kaydı Düşüldü
Bu sırada ilginç bir gelişme yaşandığını aktaran Akdeniz, ailesinin Zeki’nin Yozgat'a bağlı Sorgun İlçe Nüfus Müdürlüğü'ndeki kaydına 'öldü' diye şerh düşüldüğünü öğrendiğini söyledi. Akdeniz, hiçbir başvuru veya beyanları olmadan yapılan bu kayıttan sonra ailesinin o tarihten bu yana Zeki Altunbaş’tan bir daha haber alamadığını söyledi.
Gözaltında kaybedilişinin 42'inci yılında, Zeki Altunbaş dosyasında maddi gerçeğin açığa çıkartılması ve bu suçun faillerinin cezalandırılması için adli ve siyasi makamları göreve davet ettiklerini ifade eden Akdeniz, "Kaç yıl geçerse geçsin Zeki Altunbaş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz" dedi.
Yapılan bu açıklama sonrası gözaltında kaybedilen Zeki Altunbaş ile diğer tüm kayıp ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban gidenler için oturma eylemi yapıldı. (MA)