Diyarbakır Barosu yöneticilerinin polis zoruyla salondan çıkarılması ve avukatların kendilerine fiziki ve sözlü saldırı gerçekleştirilmesi iddiasıyla yaptığı şikayet işleme alınmadı.
Hakim ve Savcılar Kurulu (HSK), Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ve ve önceki dönem Yönetim Kurulu Üyesi Mehdi Özdemir’i polis zoruyla salondan çıkaran Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve olaydan bir gün sonra celse açarak avukatlar aleyhinde ifade veren gizli tanığı dinleyen Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti hakkında yapılan şikayetleri gerekçe göstermeden işleme koymadı. Avukatların kendilerine fiziki ve sözlü saldırı gerçekleştiren polisler hakkındaki suç duyurusu da “delil yetersizliği” gerekçesiyle takipsizlikle sonuçlandı.
HSK’ya yapılan şikayete konu olay, eski Nusaybin Belediye Başkanı ve kadın hakları aktivisti Ayşe Gökhan’ın Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi yargılandığı davanın 13 Eylül 2021’deki duruşması sırasında yaşandı. Mahkeme başkanının duruşma sırasında savunma avukatlarına yönelik sert tutumu ve müdahalesine karşına söz alan Diyarbakır Barosu Başkanı ve yöneticileri, başkanın talimatı üzerine zorla duruşma salonundan çıkarıldı. Baro yöneticileri bu sırada polisin fiziki ve sözlü şiddetine maruz kaldı. 78 baro, olayın ardından ortak bir açıklama yayınlayarak avukatların maruz bırakıldığı muamele ve saldırıya tepki göstermiş ve mahkeme başkanı hakkında adli ve idari soruşturma başlatılarak, görevden alınması çağrısı yapmıştı.
Hakim hakkında ‘görevi kötüye kullanma’ ve ‘kasten yaralama’dan işlem yapılması istendi
mlsaturkey.com’dan Deniz Tekin’in haberine göre, Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ve o dönem Yönetim Kurulu üyesi olan Mehdi Özdemir, kendilerini polis zoruyla duruşma salonundan çıkaran Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nı HSK’ya şikayet etti. Şikayet dilekçesinde mahkeme başkanının görevden uzaklaştırılarak hakkında “görevi kötüye kullanma” ve “ kasten yaralama” suçlarından soruşturma açılması talep edildi.
Dilekçede, mahkeme başkanının herhangi bir şekilde duruşma düzenini bozucu davranışta bulunmamasına rağmen Baro Başkanı Nahit Eren’i işaret edip “Atın şunu” diyerek polislere talimat verdiği ve polislerin de zor kullanarak avukatları duruşma salonundan çıkardığı paylaşıldı. Ceza Muhakemesi Kanununun “Sanık hazır bulunmasa da müdafii bütün oturumlarda hazır bulunmak yetkisine sahiptir” düzenlemesini içeren 197/1. maddesine atıf yapılan dilekçede bu hükme rağmen mahkeme başkanının talimatı üzerine yargılama devam ettiği sırada avukatın duruşma salonundan çıkarılması ile savunma hakkının da kısıtlandığı dilekçede vurgulandı.
HSK, mahkeme başkanı hakkındaki şikayeti gerekçesiz şekilde işleme koymadı
HSK Birinci Dairesi, Diyarbakır Barosu yöneticilerinin polis zoruyla duruşma salonundan çıkarılmasına karar veren Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı hakkında yapılan şikayeti işleme koymama kararı aldı.
Diyarbakır Barosuna tebliğ edilen 9 Ocak 2023 tarihli kararda, şikayetin neden işleme konulmadığının gerekçesine ise yer verilmedi. Kararın devamında “6087 sayılı Hakimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun ‘Kurul kararları ve tutanaklar’ başlıklı 32. Maddesinin 5. Fıkrasının (5) bendinde Genel Kurul ve Dairelerin verdiği kararlara ilişkin olarak sadece müracaatların sonuçlarının ilgilisine tebliğ edileceğinin düzenlenmesi karşısında kararın tarafınıza gönderilmeyeceği” belirtildi. Karara karşı HSK Birinci Dairesine yeniden inceleme talebinde bulunabileceği de baroya bildirildi.
Diyarbakır Barosu, kararın eksik inceleme sonucunda hukuka aykırı şekilde verildiği gerekçesiyle HSK’nın ilgili dairesine yeniden inceleme talebinde bulundu.
Hukukçuları polis zoruyla duruşma salonundan çıkaran mahkeme başkanı ise olaydan yaklaşık bir yıl sonra Diyarbakır İl Seçim Kurulu Başkanı olarak görevlendirildi.
POLİSLER HAKKINDAKİ SUÇ DUYURUSUNA TAKİPSİZLİK
Diyarbakır Barosu, avukatlara yönelik fiziki saldırı gerçekleştiren ve hukukçulara hakaret eden polis memurları hakkında “kasten yaralama” ve “kanunsuz emri uygulama” yönünden suç duyurusunda bulundu.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, polis memurları hakkında kamu davası açmaya yetecek delil olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi.
Diyarbakır Barosu, takipsizlik kararına da itiraz etti.
Gazeteci davalarında gizli tanıklık yapan ‘Sabır’dan bu kez de avukatlar aleyhinde beyan
Diyarbakır Barosu yöneticileri ve avukatlarının polis zoruyla duruşma salonundan çıkarılmasından bir gün sonra Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi, başka bir dava dosyası kapsamında ara celse açarak Kemal Kurkut cinayetini belgeleyen gazeteci Abdurrahman Gök’ün davası da dahil gazetecilerin yargılandığı birçok davada tanıklık yapan ve o dava dosyası ile ilgisi olmamasına rağmen Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde yaşanan olaylara ilişkin beyanlarda bulunan “Sabır” mahlaslı gizli tanığı dinledi.
“Dün Diyarbakır 9. ACM’de yaşanan kaos ortamı, örgütün talimatıyla bilinçli olarak yargıya güveni zedelemek amacıyla yerine getirilmiştir. Devletimiz ve yargımıza olan güvenimiz tamdır” ifadelerini kullanan gizli tanık “Sabır”, duruşma salonunda yaşanan olaylar için Diyarbakır Barosu ve avukatlarını suçladı.
Diyarbakır Barosu, gizlik tanık ifadesini alan mahkeme başkanı ve heyet üyelerini “görevlerinin gereklerine aykırı hareket etmek” ve “hukuka aykırı delil yaratmak” suçlarından haklarında soruşturma açılması talebiyle HSK’ya şikayet etti.
HSK Birinci Dairesi, Diyarbakır 11. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı ve heyet üyeleri hakkındaki şikayeti de işleme koymadı. 6 Ekim 2022 tarihli kararda da baronun şikayetinin neden işleme konulmadığı açıklanmadı.
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren ve Başkan Yardımcısı Mehdi Özdemir, duruşma sırasında yaşadıklarını ve HSK kararlarını MLSA’ya değerlendirdi.
[caption id="attachment_152248" align="alignnone" width="1230"]
EREN: HSK, SAVUNMAYA YÖNELİK YENİ İHLALLERE DAVETİYE ÇIKARIYOR
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, savunmayı temsil eden avukatlara yönelik olumsuz tutumlar olduğunu öğrenmeleri üzerine duruşma sırasında oluşan gerginliğin giderilmesi için duruşmaya gittiklerini ve mahkeme başkanının talimatı üzerine polislerin fiziki şiddet uygulayarak kendilerini duruşma salonundan çıkardığını hatırlattı. Eren, olaydan bir gün sonra başka bir davada ifade veren gizli tanığın mahkemede yaşananlarla ilgili dile getirdiği asılsız ve manipüle edici beyanlar üzerinden kendilerine “kumpas” kurulmaya çalışıldığına dikkat çekti.
Eren, savunmayı temsil eden avukatlara ve avukatların meslek örgütü olan bir baronun başkanı ve yöneticilerine yönelik aleni şekilde gerçekleşen hukuksuzluklara rağmen sorumlular hakkında herhangi bir idari işlem yapılmamasını eleştirdi.
Hukuksuz işlem yapan kamu görevlilerinin korunmasına yönelik bir pratik olduğuna dikkat çeken Eren, “Aslında bu karar, bazı yargıçların, heyetlerin; iktidar ve belli bürokratik yapılar tarafından nasıl korunduğu bize gösterdi. Bize karşı bu kadar aleni bir şekilde görev ve mesleki nezaket sınırlarını aşan bir tutumla gerçekleşen bu olayda HSK’nın ciddi kararlar alarak, sorumlular hakkında hak ettikleri yaptırımları uygulaması gerekiyordu. Maalesef olması gereken tutumu HSK’dan göremedik. HSK, bu kararıyla savunmaya yönelik yeni ihlallere, keyfi uygulamalara davetiye çıkarıyor. Yargılama sürecinde savunmanın oynadığı rolün önüne geçerseniz, yurttaşların hak arama özgürlüğünün ve adil yargılanma hakkının önüne de geçmiş olursunuz. Savunmanın olmadığı bir sistemde yargılama faaliyeti yürütülemez. Savunmanın yargı mekanizması içerisinde hak ettiği yerde kabul edilmemesi ya da buna uygun bir yargılama pratiğinin oluşmaması Türkiye’de yıllardır var olan bir sorun. Aslında bu yargıçların cesaret aldığı nokta da bu. Bu bir sistem sorunu.”
[caption id="attachment_152249" align="alignnone" width="1230"]
MAHKEMELERİN ÖNYARGILI TUTUMUYLA KARŞI KARŞIYA KALIYORUZ
Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Av. Mehdi Özdemir ise mahkeme başkanının verdiği kanunsuz emirle zor kullanarak duruşma salonunda çıkarıldıkları, yarım saat boyunca polislerce alıkonularak tartaklandıklarını paylaştı. Kendisine yapılanlara itiraz eden baro yöneticileri ve meslektaşlarının da polislerin sözlü ve fiziki saldırısına maruz kaldığını aktaran Özdemir, polislerin Baro Başkanı Nahit Eren’e “terbiyesiz, şerefsiz” diyerek hakaret ettiğini de belirtti.
Mahkeme başkanının yargılama sırasında gösterdiği tutum ve davranışlarla görevinin gereklerine aykırı hareket ettiğine işaret eden Özdemir, “Mahkeme başkanı, kanunsuz bir emir vererek polisler aracılığıyla suç işlemiştir. Sonrasında, işlenen bu suçu örtbas etmek için yargı pratiğinde sıklıkla karşılaşılan gizli tanık uygulamasıyla iftiraya maruz kaldık ve yargılanma tehdidine maruz bırakıldık. Bizlere yönelik suç oluşturan eylemlere rağmen fail konumundaki hakim ve polisler hakkındaki şikayetler bir bir sonuçsuz bırakıldı. HSK’nın bu kararı, avukatlara yönelik bu suçları ve uygulamaları teşvik edecektir. Ayrıca avukatlara yönelik fiziki ve sözlü saldırıda bulunulmasına ilişkin yaklaşımların önünü açmaktadır. Bu karara karşı bütün yasal itirazlarımızı yapacağız, bunun takipçisi olacağız” diye vurguladı.
Mahkemelerin politik temelli davalarda çoğunlukla ön yargılı, taraflı bir tutuma sahip olduğunu, avukatların müvekkilleriyle özdeşleştirildiğini vurgulayan Özdemir, “Yaşadığımız bölgenin öznel koşulları itibariyle ortaya çıkan her sorun karşısında bizler avukatlık ve hak savunuculuğu yaptığımız için sürekli yargı tehdidi altındayız. Avukatlar, takip ettikleri dava dosyaları nedeniyle yargılanıyor. Savunma makamının görevini yapmadığı yerde adil, sağlıklı bir yargılamadan söz etmek mümkün değildir” dedi. (Haber Merkezi)