Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, 'Artan sayılar sebebiyle endişelenmeye mahal yok" diyen Sağlık Bakanı Koca'ya verdiği yanıtta, "Endişeye gerek yok, virüs eski gücünde değil şeklinde açıklamalar ve önlemlerin kaldırılması ciddi sonuçlar doğurabilir" dedi. Ceyhan, görüşlerini 6 maddede açıkladı
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, koronavirüs vakalarındaki yükselişe ilişkin "Artan sayılar sebebiyle endişelenmeye mahal yok" diyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'ya yanıt verdi. Görüşlerini 6 maddede açıklayan Ceyhan, "Endişeye gerek yok, virüs eski gücünde değil şeklinde açıklamalar ve önlemlerin kaldırılması ciddi sonuçlar doğurabilir" ifadelerini kullandı.
Fahrettin Koca, 28 Ocak günü koronavirüs verilerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Virüs eski gücünde değil. Artan sayılar sebebiyle endişelenmeye mahal yok. Büyüklerimizi ve kronik hastalıkları olanları koruyup, kişisel tedbirlere uyarak normal hayatımıza devam edeceğiz. Aşılarımızı ihmal etmeyelim. Kendi gücümüz Turkovac var" ifadelerini kullanmıştı.
Prof. Dr. Ceyhan, Koca'nın "Artan saylar sebebiyle endişelenmeye mahal yok" ifadelerine yanıt verdi.
Twitter hesabından açıklama yapan Ceyhan, "Endişeye gerek yok, virüs eski gücünde değil şeklinde açıklamalar ve önlemlerin kaldırılması ciddi sonuçlar doğurabilir" dedi.
Ceyhan görüşlerini 6 maddede sıraladı:
"1) Hukuki sorunlar: COVID 19 ölümleri önlenebilir ölümlerdir. Aşı önerdik ama yaptırmadı demek, kısıtlamaları kaldırmanın doğurduğu sonuçları ortadan kaldırmaz. Önceki yıllara ait; aşı olmadığı için hayatını kaybettiği veya sakat kaldığı iddiasıyla kişiler ve aileleri tarafından açılmış çok sayıda tazminat davası vardır. Sağlık Bakanlığı’nın ve Bilim Kurulu’nun Hukuk Kurulu’ndan görüş alması uygun olacaktır.
2) Etik problemler: Salgını kendi haline bırakmak, alınabilecek bütün önlemleri almamak her gün 200 ölüme ve yaşayanlarda çok sayıda sakatlığa yol açmaktadır. Ekonomik ve sosyal gerekçeler, sağlığın önüne konamaz. İnsanlığın birinci hakkı sağlıklı yaşamaktır.
3) Ekonomik problemler: önlemleri azaltıp, salgınla hastanelerde savaşmak, önlemleri azaltmaktan çok daha pahalıdır.
4) Tıbbi problemler: Omicron geçirenlerde uzun sürede hangi sorunların ortaya çıkacağını bilmiyoruz. Ciddi kalp damar ve sinir sistemi sorunları gelişebilir.
5) Epidemiyolojik problemler: omicron’un son varyant olduğunun ve salgının toplumsal bağışıklık oluşturacağının garantisi mi var? Bazı ülkelerde vaka sayılarının azalmaya başlaması salgının biteceğini göstermez. Şimdiye kadar 4 dalga yaşadık. Her dalganın bir iniş kolu vardı. Pandemi bitiyor dediler, bitti mi? İki kez aynı virusla, iki kez de yeni varyantlarla dalgalar yaşandı. Virusun bulaşını bu kadar kolaylaştırırsak, yeni varyantların gelişmesi de kolaylaşacaktır.
6) Pandeminin geleceği ile ilgili problemler: vaka sayısının saptayamadıklarımızla birlikte çok yüksek olduğunu, ancak virusun kalıcı bağışıklık bırakmadığını biliyoruz. Pandemi devam ettikçe halka moral vermek için durumun iyi olduğunu söylemek insanların daha uzun süre hastalıkla ve ölümle birlikte yaşamasına, yakınlarının kaybına, endişeyle beklemelerine yol açmaktadır. Umarım bu yaklaşımı yeniden değerlendiririz."