Seçim çalışmaları kapsamında gazetemizi ziyaret eden Büyükşehir Bağımsız Belediye Başkan adayı Hamdusena Acun, kentin sahipsiz bir kent olduğunu iddia ederek, “Kentin sahipsizliğini ortadan kaldıracak bir anlayış ortaya koyacağız, birlikteliğin sesi olmaya çalışacağız” dedi.
VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Rıdvan KÖSEN/YENİGÜN ÖZEL
DİYARBAKIR YENİGÜN - 31 Mart Yerel seçimlerine sayılı günler kala Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi için partili adayların yanı sıra bağımsız belediye başkanları da yarışıyor. Yerel seçim çalışmaları kapsamında Büyükşehir Bağımsız Belediye Başkan adayı Hamdusena Acun gazetemizi ziyaret etti. Diyarbakır’da esnaflık yapan Acun’un kente dair hayalleri var. Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Osman Ergün ile görüşen Acun adaylığına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak projelerini anlattı.
“Kente sürekli çamur atılıyor”
Adaylığına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Acun, “Biz bu yola baş koyduğumuzda ne bir tarikatın ne bir cemaatin ve ne de bir ideolojinin adayı değiliz. Bizim bu kent ile ilgili hayallerimiz var. Hayallerimiz gerçekleştirebilecek en iyi alanın siyasi alan olduğunu gördük. İlk olarak bu kentin sahipsizliğini ortadan kaldıracak bir anlayış ortaya koyduk. İdeolojilerimiz, inançlarımız farklı olabilir ama hepimiz bu kentte yaşayan vatandaşlarız. Bu çerçevede de el ele verip bu kentin bu sahipsizliğini giderecek potansiyele sahibiz. Araştırmalarımızda bu kentin unvanıyla beraber kente ait birçok değerin başka kentler tarafından sahiplenmiş olduğunu gördük. Kentin sahipsizliğinden kaynaklı kente devamlı türlü çamurlar atılıyor. Bu sahipsizlikten kaynaklı bir birlikteliğin olması için biz ses olmaya çalışıyoruz. Bizim burada bir insanın siyasetçi olabilmesi için arkasında bir ideolojinin olması lazım. Biz ise bu kentte tarafsız ve bağımsız bir anlayışın egemen olabileceğine inanıyoruz. Yeter ki insanların gönlüne dokunabilelim. Biz sesimizi bu halka duyurabilsek bu halkın geleceğini şekillendirebiliriz” ifadelerini kullandı.
“20 dönüm araziye dünya haritasını yapacağız”
Projelerinin ilgiyle karşılandığını dile getiren Acun projelerini şu şekilde anlattı; “Kanal Diyarbakır diye mega bir projemiz var. Kadınlara, çocuklara, esnafa, istihdama dönük fabrikalaşmaya ve bu kentin sporuna kadar bütün alanlar için projelerimiz var. Bazı insanlardan muazzam tepkilerle karşılaşıyoruz. Bazı insanların da bu projelerden haberi yok. Kanal Diyarbakır projemizde mevcut bir dereyi porsuk çayını örnek olarak Dicle nehri ile deve geçidindeki köprüde minnia Diyarbekir, minnia Mezopotamya, minnia Dünya, içinde uzay evinin olabileceği çocukların teleskop ile gökyüzünü inceleyebileceği bir minnia ve dünyanın doğuşundan bu yana var olan bütün taşıma araçlarının minniasını yapacağız çocuklar orada onu görecekler. 20 dönüm araziye dünya haritasını yapmayı düşünüyoruz. Haritada her ülkenin sınırları kaldırımlar ile belirlenecek, vatandaşlar o kaldırımlarda gezerken dünyanın farklı gelenekleri tarihlerini tarihi yerlerinin minyatürünü görecekler. Hayvanat bahçesinden, bütün meyve ağaçlarının olduğu bir bahçe de yapacağız. Son olarak, geleceğin sporu olacağına inandığımız Survivor parkını yapacağız. Projelerimiz maliyetli olmayıp kendi kendini finanse edebilme özelliklerine sahip projelerdir.”
“Kentin ciddi sıkıntıları var”
Bölge insanının istihdam sıkıntısını ve var olan sorunlarını giderebilme konusunda projeler ürettiklerini ifade eden Acun, “Kentimizde ciddi ekonomik sıkıntılar var. Küçük esnaflardan tutun büyük işyerlerine kadar herkes şuan ekonomik olarak çok zor durumda. Bunun için de kırklar dağı projemiz var. Kırklar dağını, ideolojiler sokağı, 33 medeniyetin sokağı, dünya medeniyetler sokağı ve inanç sokağı olarak 4 sokak yapmayı düşünüyoruz. Burada da çocuklarınızla gezinirken çocuklarımız dünyadaki ideolojilerden, inançlardan, medeniyetlerden haberdar olacak. Biz küçükken kız çocuklarına barbie bebek, erkek çocuklarına oyuncak silah verilirdi. Biz çocuklarımızın daha geniş dünyaları hayal edebilmelerine yardımcı olacak oyuncaklar vereceğiz. Belki yılsonunda belki de ilk 6 ayda çocuk alacağı o oyuncakları kıracak ama yeni bir şey keşfedecek. Biz o çocuklara daha temiz hayaller kurabilmesi için, onlara dünyayı, tarımı, hayvancılığı ve uzayı hayal edebilmesi için çalışacağız. Hangisi neyi merak ediyorsa onun üzerinden hayallerini kursun. Çünkü çocuk hayal kuracak ki onun peşinden koşsun. Şu anda maalesef çocukları oyuncaklar cezp etmiyor, çünkü sanal medya, akıllı telefonlar, ve teknoloji var. Çocukların vücutları elektronik kokuyor. Bu yüzden bir Projemiz de Dünya’nın ve Avrupa’nın en büyük bağımlılıkla mücadele ve rehabilitasyon merkezini kurmak. Bölge insanımız 30, 40 yıllık var olan savaştan kaynaklı bir psikolojik bunalım yaşıyor. Destek alabilecekleri bir merkez açacağız. Çok harika bir tesis olacak; evcil hayvanların olabileceği, havuzu, spor tesisleri, psikoloji iyileştirecek kitapları, belgeselleri, kırılmaz camlardan güvenlik gibi aktiviteleri barındıracak” diye konuştu
“Oyunuzu ya kendinize ya da bana verin”
Projeleri arasında suru dolaşabilme imkânının doğacağı teleferiği yapacaklarını belirten Acun sözlerini şu şekilde tamamladı; “Belediye başkanları sadece temizlik yapmamalı, belediyeler her alanda olmalı. Alan dışında da belediye başkanının çalışması lazım. Eğer Diyarbakır’da bir uzay üssü kurulsa, belediye başkanının gidip onu incelemesi lazım. Aynı zamanda camiler imamların yan gelip yatma yeri olmayacak. Şuan Allah’ın evi dediğimiz camiler sadece Cuma günleri, Cuma namazı vakti açık. Bizim düşüncemiz camiler 24 saat açık kalacak. Bir gece bekçisi ve gündüz nöbetçisi tutacağız ve tuvaletler de ücretsiz olacak. Orada dışarı da kalan insanlar için barınma yapılacak. Aş evi olacak. Rencide edilmeyecek şekilde insanların ekmek bırakabilecekleri askılar olacak. Engelli vatandaşların ibadetleri daha rahat yapabilmeleri için kolaylıklar sağlanacak. Bizim 21 katlı kent terası diye bir projemiz var. Her katta Diyarbakır’ın kültürünü tarihini tanıtacak ve en üst katta da suru dolaşacak teleferik durağı olacak. Teleferik bu 21 kattan, kırklar dağına oradan tıp fakültesine gidecek. Bizim projelerimizden bir tanesi de 5 yıl boyunca lükse dayalı hiçbir imar planına izin verilmeyecek. Son olarak halkımıza dostlarımıza sloganımızla seslenmek istiyorum “Oyunuzu ya kendinize ya da bana verin.” Lütfen bu kenti benden daha fazla sevin benden daha fazla sahiplenin.”