Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Türkiye’yi basın özgürlüğünde gerilettiğini' söyleyen DEVA lideri Babacan, "10 bin gazeteci Türkiye’de işten kovdurtulmuş durumda" dedi.
YENİGÜN HABER - DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Ankara İl Kongresi’nde konuştu. Babacan, geçtiğimiz günlerde asgari ücret ve döviz kurlarına ilişkin yaptığı açıklamada Turgut Özal'a işaret Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, "Özal nerede siz neredeniz. Adını anmayın. Erdoğan, Türkiye’yi basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 153. sıraya geriletti. Yaptığı bu hani ifade özgürlüğü? Gazetecilere davalar, cezalar, mobbingler, işten kovdurmalar Gazeteci arkadaşlardan aldığım rakam bu. 10 bin gazeteci Türkiye’de işten kovdurtulmuş durumda" sözleriyle yanıt verdi. Babacan, şu ifadeleri kullandı: "Hafif eleştiri yaptı diye, TV’de olumsuz birkaç kelime söyledi diye… Konuşan, yazan, çizen aleyhte kim varsa hemen patrona telefon. ‘Ya işten kovarsın, ya senin canını okuruz.’ Patronlardan diri duranlar var, boynu bükük olanlar var. Patronlardan korkmadan ‘Kardeşim bu benim mesleğim, yapacağım’ diyenler var; tehditler ya da teşvikle emir altında olanlar var. Hepsini biliyoruz. Bunların hepsini not ediyoruz. Kim dik durdu, kim eğildi büküldü yazıyoruz kenara." Ali Babacan'ın konuşması şöyle:
‘Özal, 2021 yılının Erdoğan'ını sopayla kovalardı’
(Babacan, Erdoğan’ın “Rahmetli Özal Türk lirasının onurunu kurtarmıştı. Şimdi biz de aynısını yapıyoruz” sözlerine yönelik Özal döneminde yayınlanan çeşitli gazete kupürlerini göstererek) "Erdoğan, lafa gelince, Özal’ı dilinden düşürmüyor. Çünkü rahmetli Özal’ın milletimizin gönlündeki yerini çok iyi biliyor ve onu ha bire istismar ediyor. İcraata bakıyoruz, tam tersini yapıyor. Hani bir deyim var ya, Özal gitmiş Mersin’e, Erdoğan gidiyor tersine. Rahmetli bu olanları görse, 2021 yılının Erdoğan’ını herhalde sopayla kovalardı. ‘Ne yapıyorsun, hiç ders almadın mı?’ derdi.
‘Erdoğan son yıllarda o orta direği yıktı’
Özal deyince herkesin aklına orta direk geliyor. ‘Hedefimiz orta direğin güçlenmesidir’ diyor. Erdoğan, son yıllarda o orta direği yıktı. Tarihe böyle geçecek. Rahmetli Özal, basın özgürlüğünü savunurken ‘Yanlış haber de yapsalar, hakaret de etseler kızmam’ diyen güleç bir insandı. Erdoğan, Türkiye’yi basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 153. sıraya geriletti. Gazetecilere davalar, cezalar, mobbingler, işten kovdurtmalar… Özal, vatandaşlarımızın AİHM’ye gidip hakkını arayabilsin diye yol açmış. Hatta biz de 2010 yılında, bu toplumun % 58’inin onayıyla, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurunun yolunu açtık. AİHM karar alıyor, Erdoğan bizim mahkemelerimize dönüp ‘Uymayın, yapmayın’ diyor. Bu yüzden Türkiye tarihinde ilk defa yaptırım sürecine girdi.
‘Erdoğan-Bahçeli-Perinçek troykası’
Erdoğan, Özal’ı bilmiyor ama iktidarın rotasını çizdiğini söyleyen Perinçek gayet iyi biliyor. ‘Turgut Özal ne dediyse tersini yapacağız. Onların hepsi çöplük’ diyor. Halkın desteğiyle siyaset yapamayan, Ankara’nın karanlık dehlizlerinde iktidara rota çizen birisi, çıkmış, rahmetli Özal’a çöplük muamelesi yapıyor. Sizin haddinize mi? Zerre kadar kıymeti yok bunların. Sayın Erdoğan’a sesleniyorum. 28 Şubatçılarla, mafya-çete dostlarıyla aynı gemidesiniz. Bu karanlığı hep beraber el ele verip sonlandıracağız. Erdoğan-Bahçeli-Perinçek troykasının ülkemizi içine soktuğu bu bunalımdan kurtaracağız. DEVA Partisi olarak, Türkiye’deki dönüşümün asli unsuru olacağız.
‘Şimdi bir komşusu yok’
Cumhurbaşkanı artık halkla arasına uzun ve yüksek bir duvar ördü. Halkı unuttu. Eskiden ‘Ankara’da Keçiören’de bir dairede oturuyor’ derlerdi. Şimdi kendisini Beştepe’ye hapsetti. Bir tek komşusu yok. Biz her gün sokaklardayız, ‘Evime ekmek götüremiyorum’ diyen yüzlerce vatandaşımızla her gün karşılaşıyoruz. Ben, zamanında Erdoğan’la beraber, 3Y ile, yasaklarla, yoksullukla ve yolsuzluklarla mücadelenin parçası olmuş bir arkadaşınızım. Zaman zaman anlaşmazlıklar yaşasam da benim o ilk yıllarda birlikte çalıştığım kişi böyle biri değildi. ‘Açım’ diyene, ‘işsizim’ diyene nankör denir mi? Hâlâ Keçiören’de o apartman dairesinde oturuyor olsa bu ifadeleri kullanabilir mi? Bulunduğu makamı borçlu olduğu bu millete yoksulluktan şikâyet ettiği zaman ‘Nankör’ diyor. Yazık, çok yazık.
‘Ülkeyi düşürdüğü bu duruma daha çok üzülüyorum’
Bu millete nankör diyecek kadar ileri giden Erdoğan’ın, siyasi hayatının finalinde tercih ettiği bu yalnızlığa, bu çaresizliğe gerçekten üzülüyorum. Ama kendisinin bu ülkeyi düşürdüğü duruma daha çok üzülüyorum. Bu ülkenin vatandaşlarının çektiği sıkıntılara, yokluğa, yoksulluğa, adaletsizliğe, hukuksuzluğa daha da çok üzülüyorum. Merak etmeyin. Sayın Erdoğan’ın siyasi hayatının finali, 84 milyon için umuda açılan yeni bir başlangıç olacak. Özgürlüklerin Türkiye’si ellerimizde yükselecek.
‘Rövanşist tutumlara asla izin vermeyeceğiz’
Bu topraklarda var olduğumuz müddetçe, rövanşist tutumlara asla izin vermeyeceğiz. Türkiye’yi nöbetleşe zorbalık sarmalından çekip kurtaracağız. Hiç kimsenin örgütlenme özgürlüğünü elinden almayacağız. Kamuda çalışan hiç kimse haksızca işini kaybetmeyecek. Eğitimde katsayı uygulamasıymış şuymuş buymuş… Bunlar tarihin utanç sayfalarında yerini almış uygulamalar. Raflardan indirmeye çalışanların karşısına dikileceğiz. Türkiye’de hiçbir kadın, bir daha asla, giyimi sebebiyle baskıya, ayrımcılığa, haksızlığa maruz kalmayacak. Çünkü artık DEVA Partisi var.
‘Kendilerine emeklilik planı yapsınlar, korku filmi bitiyor’
Hiçbir hakkın çiğnenmesine göz yummayız ama bir yerde ayrıcalık, torpil vesaire görürsek hesabını sorarız ve soracağız. DEVA iktidarında huzurunu kaçıracaklarımızın kısa bir listesini sayacağım. Devlet ihalelerini peşkeş çekenlere, haksız rekabet ortamında zenginleşenlere bizden huzur yok. Hukuk işleyecek. 5 yerden maaş alanlara, 1 liralık malı devlete 10 liraya satanlara, milletin vergilerinden haksız kazanç elde edenlere huzur yok. Devletin valisini, kaymakamını, polisini, memurunu baskı altına alan yereldeki derebeylerine huzur yok. Kayırmacılığı, adaletsizliği, haksızlığı, hukuksuzluğu, yağmacılığı yapanlara huzur yok. Onlar şimdiden kendilerine emeklilik planı yapsınlar. Özellikle son 5 senedir Türkiye’ye yaşatılan bu korku filmi bitiyor. Siyasi fikri yüzünden, etnik ya da dini kimliği sebebiyle veya yaşam tarzı bahanesiyle, dışlanmış herkesin maruz kaldığı ayrımcılığı derhal sona erdireceğiz. Hakkı yenenin hakkını iade edeceğiz. Türkiye’nin sahipsiz olmadığını dünya aleme göstereceğiz."