3 bin 700 yıllık insan beyni bulundu

Kütahya’da yer alan Tavşanlı Höyük’te, 3 bin 700 yıl önce "Tunç Çağı'nda şehre yapılan saldırıda ölmüş bir insanın beyin ve deri kalıntıları bulundu.

İNSAN KEMİĞİNE YAPIŞMIŞ "BEYİN VE DERİ KALINTILARI" BULUNDU

Günümüzden 8 bin yıl önce yerleşimin başladığı, Kütahya’nın bilinen en eski yerleşmesi olan Tavşanlı Höyük’teki kazılar, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Erkan Fidan başkanlığında devam ediyor. Kazılarda, Tunç Çağı'nda 3 bin 700 yıl önce bölgeye yapılan saldırıda yakılıp yıkılan evlerinden kaçamayıp ölen iki insana ait olduğu belirtilen iskeletlerden birinde karbonize (çok yüksek ısıda hızlı yanarak insan kemiğine yapışmış ve kalmış) olarak korunmuş "beyin ve deri kalıntıları" bulundu.

Avrupa Arkeologlar Birliği tarafından 30 Ağustos-2 Eylül'de Kuzey İrlanda'nın başkenti Belfast'ta 29'uncusu düzenlenen ve dünyanın en önemli arkeoloji toplantısı olarak değerlendirilen etkinlikte Tavşanlı Höyük kazısı uzmanlarınca yapılan sunumlarda bilgi verildi.

1700'LÜ YILLARDA ŞEHRİN TAMAMI YIKILDI

Prof. Dr. Fidan ile kazının başkan yardımcısı olan Nişantaşı Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Nihan Naiboğlu'nun hazırladığı sunumda, 8 bin yıllık tarihiyle Kütahya'nın en eski yerleşmesi ve 45 hektarlık yayılım alanıyla Batı Anadolu'nun en büyük Tunç Çağı yerleşmelerinden Tavşanlı Höyük'ün muhtemelen bölgenin başkenti olduğu, milattan önce 1700'lü yıllarda büyük bir saldırıya uğradığı ve şehrin tamamının yakılıp yıkıldığı, Kuzey İrlanda'da yapılan toplantıda katılımcılara anlatıldı. Bildiride, bu büyük yıkımdan sonra bölgenin harabeye döndüğü ve 300 yıl boyunca yerleşilmediği belirtildi.

Birçok ülkeden gelen bilim insanları, evlerin yıkılmış molozlarının altında kalarak hayatını kaybeden iki insana ait iskeletin bulunmasına ilişkin detayları takip etti. Çöken oda içinde ahşap raftan düştüğü anlaşılan kapların ve ev molozunun altında 15-18 yaşlarında erkek ile 40-45 yaşlarında 130 santimetre boyunda bir erkeğe ait kalıntılar olduğu da toplantıda açıklandı.

Yaşça büyük olan bireyin odanın ortasında bir yere kaçamadığı, gencin kapıdan çıkmak üzereyken yıkılan molozun altında kaldığı değerlendirildi. Sunumda ayrıca, yerleşim yerine yapılan muhtemelen ani bir saldırı sonucu yıkılan şehrin, saldırıya çok açık olan kuzeydoğu kenarındaki bu yapıda insanların evden kaçamadıklarının anlaşıldığı bilgisi paylaşıldı.

Kazılarda bugüne kadar bulunan hançer, mızrak ucu ve ok ocu gibi tüm silahların da bu yıkım tabakasından gelmesinden dolayı bildiride başka büyük bir gücün şehri kuşatma altına alarak yıktığına değinildi.

BEYİN GÜNÜMÜZE KADAR ULAŞTI

Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Antropoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal ise sunumunda, kazısını yaptığı ve incelediği iskeletlerin çok yüksek ısıya ve şiddetli ateşe maruz kaldığını, bundan dolayı gencin iskeletinde kafatasının içindeki beynin karbonize olarak korunarak bugünlere kadar ulaştığını bildirdi.

Bildirideki başka bir bilginin ise genç bireyin göğüs ve karnı arasında karbonize olan kendisine ait deri parçalarının bulunması olduğu belirtildi.

TÜRKİYE'DE BULUNAN İLK VE TEK ÖRNEK

Bugüne kadar Anadolu'da yapılan kazılarda çok az sayıda da olsa beyin kalıntısı bulunduğu ancak karbonize insan derisinin "Türkiye'de arkeolojik dönemlerde bulunan ilk ve tek örnek" olması açısından çok önemli olduğu vurgusu yapıldı.

Sunumun sonunda Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün yanı sıra kazının ana sponsoru Tavşanlı Belediyesi ile çalışmalara katkı sunan Türk Tarih Kurumu, Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Rektörlüğü ve Farika Porselen firmasına teşekkür edildi.

Kazı Başkanı Prof. Dr. Erkan Fidan, son buluntularla, "Koloni Çağı" olarak adlandırdıkları dönemin sonlarında büyük bir saldırıya uğrayan şehrin tamamının yakılıp yıkıldığını belirlediklerini söyledi. Bundan sonraki süreçte bu büyük saldırının nedenlerine ve kimler tarafından gerçekleştirildiğine dair izler arayacaklarını belirten Fidan, "Bu büyük yangın tabakasına ait bir yapıdaki kazılarda, yapının kerpiç ve ahşap molozunun altında, onlarca pişmiş toprak kabın odanın ortasına düştüğünü anladık. İki insan kalıntısı bulduk. 40-45 yaşlarında erkeğin üzerinde odanın ortasında raf devrilmiş, diğeri 15-18 yaşlarında genç olan erkek birey ise kapıdan çıkmasına iki adım kala ne yazık ki yıkılan molozun altında kalmış" diye konuştu.

Fidan, bu buluntuların kendileri için çok önemli bilimsel veriler olduğunu, Prof. Dr. Yılmaz Selim Erdal tarafından kazı ve değerlendirmenin yapıldığını dile getirdi.

BEYİN KORUMA ALTINA ALINDI

Karbonize olarak korunmuş ve günümüze kadar ulaşmış durumda, çok yüksek ısıya ve şiddetli ateşe maruz kaldığı anlaşılan insan kalıntılarından birinde kafatasının içindeki beyini belirleyerek hemen koruma altına aldıklarını aktaran Fidan, "Bu önemli çünkü bu Anadolu'da sadece 4-5 örnekle biliniyor" dedi.

Genç olan bireyin iskelet kalıntısının, yapının kapısına çok yakın bir konumda bulunduğu bilgisini veren Fidan, muhtemelen kaçmaya çalıştığını ancak başaramadığını anlattı.

Fidan, diğer iskelete göre gencin iskeletinin çok daha yüksek ısıya maruz kaldığını, kemiklerin yüksek ısıdan beyazlaşmış durumda açığa çıkarıldığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak bu durum çok nadir görülebilecek önemli bir duruma neden oldu. İskeletin karın ve göğüs arasındaki kısmında yumuşak doku yani 'insanın derisi' karbonize olarak korunmuş bir vaziyette belgelendi. Bu kalıntı, mumyalama işlemi dışında çok alışık olmadığımız çok önemli bir durum olarak karşımıza çıkıyor. İskelet üzerinde karbonize olarak kalan insan derisi örneği bugüne kadar Anadolu'dan bilinmemekte olup ilk örnek olması açısından oldukça önemlidir."

Prof. Dr. Fidan, 2021'de başlatılan kazının en az 30 yıl daha sürmesini planladıklarını söyledi. (Haber Merkezi)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Gündem Haberleri