Ali VURANEL/YENİGÜN HABER - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından dün İstanbul Yenikapı Meydanı’nda düzenlenen Newroz kutlamalarında Bianet muhabirleri Tuğçe Yılmaz ve Ali Dinç'e polisler tarafından yapılan saldırıya ilişkin CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması üzerine TBMM Başkanlığı’na soru önergesi iletti. Tanrıkulu, hazırladığı önergede, gazetecilere yapılan saldırının basın özgürlüğünün engellediğini dikkat çekti. Tanrıkulu, önergesinde şu ifadelere yer verdi:
“17 Mart Pazar günü İstanbul Yenikapı'da gerçekleştirilen mitingin ardından, bu mitinge katılan yurttaşlarımıza uygulanan, nedeni bilinmeyen gözaltı işlemi sırasında kolluk güçlerinin haber takibi yapan gazetecilere dönük fiziksel saldırısı kamuoyuna yansımıştır. Alanda yaşanan gelişmeleri kamu haberciliği sorumluluğuyla takip eden, web ortamında yayın yapan Bianet muhabirleri Tuğçe Yılmaz ve Ali Dinç'e uygulanan fiziksel şiddet uygulamaları açıkça basın özgürlüğünü engellemektir. Kamusal alanda çekim yapan basın mensuplarına "Çekim yasak" denilerek engelleme girişimi yasal ve hukuki değildir. “İki muhabirin ısrarla gazeteci olduklarını belirtmelerine rağmen şiddet uygulanması olayın basın özgürlüğüne, halkın haber alma hakkına dönük bilinçli bir eylem olduğunu düşündürtmektedir.”
Tanrıkulu, ayrıca önergesinde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması üzerine şu soruları yöneltti:
Miting öncesinde, esnasında ve sonrasında yurttaşlarımızın toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarını sağlıklı biçimde kullanabilmeleri adına ne gibi güvenlik önlemleri alınmıştır?
Yenikapı'da düzenlenen mitingin ardından yurttaşlara uygulanan gözaltı işleminin sebebi nedir?
Alana giriş esnasında gazetecilerin birden fazla kez arama işleminden geçirilmelerinin sebebi nedir?
Miting öncesi, esnası ve sonrası için haber takibi amacıyla alanda bulunan gazetecilere çekim yasağı kim tarafından, hangi amaçla getirilmiştir?
Kamusal alanda haber yapan gazetecilerin faaliyetleri; hangi emir ve gerekçeyle şiddet eylemine dönüşmüştür?
Kötü muamele kanunen yasak olmasına rağmen bunu uygulayan kolluk kuvvetlerinin kimlikleri tespit edilmiş midir?
Bahse konu şiddet olayı gerçekleşmeden önce ısrarla basın mensubu olduklarını belirtmelerine rağmen gazetecilerin kötü muameleye, işkenceye maruz kalmaları bilinçli bir eylem midir?
Haber takibi gerçekleştiren gazetecilere şiddet uygulayan kolluk güçleriyle ilgili bir idari işlem başlatılmış mıdır?