Diyarbakır’da Kovid-19 vaka sayısı, her gün ortalama 120 kişi artarak, 4 bini aştı. Normalleşme süreciyle birlikte kentte vaka sayının yüzde yüzün üzerine çıktığına dikkat çeken SES Şubesi Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, son 10 gündür her gün ortalama 2-3 kişinin yaşamını yitirdiğini vurguladı. Hastanelerde bir kaosun yaşandığını savunan Güldiken, sağlık çalışanlarının karantinaya alınmadan çalıştırıldığını ileri sürdü
Foto: arşiv
DİYARBAKIR YENİGÜN - Koronavirüs (Kovid-19) tedbirlerinin gevşetildiği 1 Haziran’dan sonra bölge kentlerinde vaka sayısında artış her geçen gün katlanıyor. Bölge kentlerinden Gaziantep, Mardin, Şanlıurfa ve Diyarbakır başı çekerken, Türk Tabipleri Birliği (TTB), salgının bölge illerindeki yayılma hızının batıya göre 12 kat fazla olduğunu açıkladı. Mezopotamya Ajans’Diyarbakır’da pandemi hastaneleri olarak hizmet veren Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Salahattin Eyyubi Devlet Hastanesi ve Dicle Üniversitesi Kalp Hastanesi’ne günlük ortalama 300 ile 350 kişi arasında hasta tedavi ediliyor. Yüzlerce kişi ise kendi evlerinde karantinada tutuluyor. Kentteki günlük vaka sayısı ortalama 120 civarından olurken, toplam vaka sayısı 4 bini aştığı belirtiliyor.
[caption id="attachment_45276" align="alignnone" width="600"]
Mezopotamya Ajans’a değerlendirmelerde bulunan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Şiyar Güldiken, 1 Haziran’da başlatılan normalleşme süreciyle birlikte vaka sayının yüzde yüzün üzerine çıktığına dikkati çekti.
Hastanelerde tedavi görenler
Güldiken, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin 10 katının da pandemi için kullanıldığını söyledi. Güldiken, Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesi’nde günde 70-80, Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 190-200, Fakülte Hastanesi’nde ise 80 hastanın bulunduğunu belirterek, bu hastanelerde günde 100- 120 hastanın taburcu edildiğini ve bunların yerinin yeni hastalarla doldurulduğunu kaydetti. Kentte günlük vaka sayısının ortalama 120 olduğuna dikkati çeken Güldiken, hastanelerde yatışı yapılan 300 ile 350 hasta sayısının, virüsle mücadelenin başarısızlığı olarak ifade etti.
‘Günde 2-3 kişi yaşamını yitiriyor’
Son 10 gündür her gün ortalama 2-3 kişinin yaşamını yitirdiğinin bilgisini paylaşan Güldiken, resmi rakamlara göre, kentte ilk günden bu yana yaşamını yitirenlerin sayısının 80’i geçtiğini, ancak sahadaki gerçek sayısının çok fazla olduğunu vurguladı. Güldiken, şöyle devam etti: “Bu sayının 80 civarında olmasının önemli bir nedeni var. O da PRC testinin pozitif olmamasıdır. 15 Nisan’da bizim bir arkadaşımız yaşamını yitirdi. Covid servisinde ilk günden son güne kadar tedavi gördü, plazma tedavisi görmesine rağmen testleri sürekli negatif çıktı. Dolayısıyla bu testlerin güvenirliliğini de zora sokuyor. O yüzden resmi rakamlar 80 diyor ama biz bu sayının iki katı kadar olduğunu söyleyebiliriz." Hastanelerdeki sağlık çalışanlarından her gün 2-3 kişinin salgına yakalandığını savunan Gültekin, kentte toplam 220 sağlık çalışanına hastalık bulaştığını söyledi.
‘Karantina yerine çalıştırılıyor’
Sağlık çalışanların çalışma koşullarına değinen Güldiken, vaka sayısının artmasıyla hastanelerde bir kaosun yaşandığını ileri sürdü. Güldiken, "Çalışma koşulları 1 Haziran tarihinden bu yana çok daha ağırlaştı. 1 Haziran’dan önce esnek vardiyalı bir çalışma vardı. Bu dönemde her bir sağlık çalışanı bir gün işe gittikten sonra en az 4 gün işe gitmiyordu. Covid-19 test bölümünde çalışan arkadaşlar ise 15 gün çalıştıktan sonra bir 15 gün dinleniyordu ya da kendisini koruyabiliyordu. Kendisini karantinaya alıyordu ve eğer testi negatif olsa tekrardan işe başlıyordu. Ama artık 1 Haziran itibariyle öyle değil. kovid test bölümünde çalışan arkadaş 15 gün çalıştıktan sonra bir 15 günde başka bir serviste çalışıyor. Bu gerçekten akla ziyan bir şey. Orada çalışan arkadaş salgına yakalandığında semptom gösteremiyor olabilir ama başka bölüme gidip çalışabiliyor. Ola ki salgına yakalanmışsa gittiği bölümde hem hastaya hem de sağlık çalışanlarına bulaştırabiliyor. Yani orada çalışanın da kendisinin de yaşamı sıkıntıya giriyor. Bunu akıl almıyor. Bu durum bilimsellikten uzak bir durum. Söylediğimizde 'Çalışan sayısı az' diyorlar. Bu durumun çok kolay bir yöntemi var, en başından beri söylüyoruz. Haksız hukuksuz bir şekilde görevden alınan on binlerce sağlık çalışanı var. Bunlar biran önce işlerine geri alınabilir. Ki bunların hepsi de sahada tecrübe kazanmış sağlık emekçileridir" diye konuştu.
‘Cerahi maske verilmiyor'
Çalışanların koruyucu ekipman konusunda yaşadıkları sorunların devam ettiğini iddia eden Güldiken, "Koruyucu ekipman var, yani sayısal olarak var ama kalitesi çok kötü. Mesela cerrahi maske neredeyse yok, bir tek yüz maskeleri var ama onlar da gerçekten korumuyor. Koruyucu olan cerrahi maskelerdir. Bunlara da ulaşılmıyor. Devletin bu cerrahi maskeden herkese vermesi gerekiyor" diye belirtti.
Kentteki hastanelerde gelinen noktada artık acil olmayan ameliyatların yapılmadığını kaydeden Güldiken, şunları söyledi:
“Bunun pandemiyle bir ilgisi yok. Bu durum pandemiden öncede böyleydi. Bu ameliyatlar yapılmıyor, çünkü bunun malzemeleri yok. Ameliyat malzemelerinin satın alınabilecek durum, artık mümkün görülmüyor. Buna ne döner sermaye ne de merkezi bütçenin durumu elverişli değil. Çünkü iktidar bu parayı savaşa yatırıyor.”