Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, grip ve salgın hastalıklar konusunda kronik hastalığı olanlar için tehlikeli dönemler olduğunu belirterek, “Kalabalık ortamlara girmemiz gerekiyorsa maske takmalı ve mutlaka girip aşımızı yaptırmalıyız” dedi
Foto: Arşiv
DİYARBAKIR YENİGÜN - Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, vatandaşları grip aşısı yapmaları konusunda uyardı. Şenyiğit, yapılan araştırmada sonbaharın son dönemlerinin kronik hastalığı olanlar için en tehlikeli dönemler olduğunu söyledi. Bronşit, astımı olanlar ve 65 yaş üstü olanların vakalara dikkat etmeleri gerektiğini belirten Şenyiğit, maske takma ve grip aşısı yapmanın bu tür olgularda koruyucu olduğunu kaydetti. Sonbaharın son demlerinde bu dönemler esasında kronik hastalığı olanlar için en tehlikeli dönemler olduğunu belirten Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, “Biliyorsunuz tabii yine Doğu Anadolu Bölgesi'nde bir karasal iklim mevcuttur gündüzleri 28, 29, 30 dereceyi bulurken gece bu bazen 8, 10 dereceye kadar iniyor. Dolayısıyla bu dönemlerde mutlaka giyimin çok dikkatli seçilmesi gerekiyor. Bu bahara uygun olarak. Eğer soğuk bir ortama getirecekse özellikle kronik hastalığı olanlar için mesela koah olanlar için yani bronşit olanlar için astımı olanlar için 65 yaş üstü vakalar için düşkün hastalar için daha fazla dikkat edilmesi gerekiyor. Kalabalık ortamlara girildiği zaman özellikle çok dikkat etmek lazım. Çünkü kalabalık ortamlarda enfeksiyon kapma riski son derece yüksektir. Biz özellikle şu anda grip dönemindeyiz. Bu ay, gelecek ay, sonraki ay. Bu şekilde grip hastalığında her yıl olduğu gibi bir artış beklenir. Daha önce ağır gribal enfeksiyon geçirenler, çok sık enfeksiyon geçirenlerin çok dikkat etmesi gerekiyor. Burada bir iki noktaya çok dikkat edilmesini istiyorum. Birincisi maske takma meselesi maske bu tür olgularda hakikaten çok koruyucudur. Mesela bu dönemlerde Japonya'da veya diğer birtakım ülkelerde çekilen bazı filmleri veya günlük hayattaki bazı durumlara baktığımız zaman da metrodan çıkanlar, metroya girenler birçok kişide aslında maske taktığını görebilirsiniz. Ama bizde maalesef toplumumuzda bu yadırganıyor. Maske takan kişiler sanki ağır bir hastalığı varmış gibi acınacak bir halde görülüyor ve bu da tabi incitici bir durum oluşturabiliyor. Şimdi dolayısıyla bu tür riski olan hastaların dışarıda maske ile dolaşmalarını da çok büyük bir fayda var. İkincisi aşı ile ilgili aşının çok tehlikeli olduğu, aşının vücut direncini düşürdüğünü, erkek çocuklarında kısırlığa yol açtığı, dolayısıyla aşırı kötü olduğu yönünde bir takım büyük sıkıntılar mevcut. Geçen yüzyılın başlarında ortalama yaşam süresi 47 yıl civarında iken 47,7 yıl gibi iken kadın ve erkeklerden. Günümüzde bu kadınlarda 80 yaşında erkeklerde ise 75 yaşında çıkmıştır ve inanın bunun yüzde 30’dan daha fazlası sadece aşıya bağlıdır. Aşının koruyucu özelliğini unutmamamız lazım. O halde gribal enfeksiyonlardan diğer enfeksiyonlardan korunmak için mutlaka hekimin önerdiği şekilde aşılarımızı yapmamız lazım” dedi.
‘Beslenmeye dikkat edilmeli’
Beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Abdurrahman Şenyiğit, “Hani işte ben şu zencefille kullanırsam, şunu kullanırsam kesinlikle gripten korunurum asla öyle bir şey yoktur. Yani böyle bir anti gribal bir durum olsa tıp bunu bulur ilaç olarak kullanır. Hiç kimsede gribe yakalanmaz, böyle bir durum söz konusu değil. Ancak biz, vücut direncimizi artıracak şekilde kendi gıdamıza dikkat edebiliriz. Peki gribe karşı olan en koruyucu gıda nedir, evet nanenin, zencefilin zerdeçalın, bunlar çok büyük etkisi var. Ama özellikle C vitamini içeren gıdaların, meyvelerin tüketilmesinde çok büyük fayda var. Özellikle turunçgillerden dikkat etmek lazım. İşte limon olur, mandalina olur, portakal olur greyfurt olur. Bunlar tabi C vitamini depolarıdır. Sadece bunlar değil, yani bir takım gıdalar aldığımız zamanda yine C vitamini alıyoruz, onlara dikkat etmemiz lazım. Ama tabi işi gıdaya düşmeden mutlaka koruyucu hekimlik önünde bize düşen vazifeyi yapmamız lazım. Yani kendimizi korumamız lazım. O ne yapacağız, eğer daha önce çok ağır gribal enfeksyon geçiriyorsa biraz daha dikkatli olmamız lazım. Kalabalık ortamlara girmememiz lazım. Kalabalık ortamlara girmemiz gerekiyorsa mutlaka maske takmamız lazım. Bu yıl mutlaka girip aşımızı yaptırmamız lazım. Grip mikrobunda influenza virüsünde değişik bir takım antijenler var. İşte H antijeni N antijeni vesaire. Bazen bu H1 olur, H1 N2 H3 N1 olur. Bazen ismi domuz gribi olur, bazen ismi kuş gribi olur bazen ismi İspanya gibi olur. Bunlar bazen çok ciddi anlamda ölümcül durumlara yol açabilir. Dolayısıyla grip geçirmiş olsanız bile mutlaka grip aşısı yaptırmanızı tavsiye ediyorum. Eğer risk grubunda iseniz, risk grubu olanlar mesela Avrupa için 65 yaş üstü deniliyor. Ama ben ülkemiz için bunu 60 yaş civarına çekilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kronik bronşitiniz varsa, amfizeminiz varsa, şeker hastalığınız varsa, dalağınız alınmışsa, bronşitiniz varsa, astımınız varsa, daha önceden ağır zatürre geçirdiyseniz gibi gibi bir takım hastalıklarınız varsa, lütfen grip aşınızı olunuz. Aşıdan korkmayınız. Aşı en koruyucu ilaçtır” diye konuştu. (İHA)