KESK Şubeler Platformu TİS sürecine ilişkin açıklama yaparak, “Unutmayalım bu karanlığa alışmak, tepkisiz kalmak kanıksamayı ve kabullenmeyi de beraberinde getirir. Her şeye rağmen bu karanlık tabloya alışmamak, umudumuzu diri tutmak bizim elimizde” dedi
DİYARBAKIR YENİGÜN - Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Diyarbakır Şubeler Platformu Eğitim Sen 1 No’lu Şube’de Toplu İş Sözleşmesi (TİS) sürecine ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi. Açıklamayı Platform Dönem Sözcüsü Tarım-Orkam –Sen Diyarbakır Şube Sekreteri Ramazan Polat okudu. Polat, kamu emekçileri ve emeklikleri olarak önemli bir sürece girdiklerine değinerek, 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘Toplu Sözleşme’ görüşmelerinin 1 Ağustos Perşembe günü başlayacağını ifade etti.
‘5 milyon kişinin gözü/ve ulağı masada olacak’
3 milyon kamu emekçisi ile 2 milyon kamu emekçisi emeklisinin gözü ve kulağının iki hafta sonra kurulacak masada olacağını belirten Polat, mevcut iktidar ve bu iktidarın 'sendikamız' diye tanımladığı yapı arasında 2012 yılından bugüne tam dört kez danışıklı dövüş oyunlarına dayalı mutabakatlar imzalandığını ileri sürdü. Ramazan Polat, “Söz konusu mutabakatlarda; insanca yaşamaya yetecek bir ücretten, güvencesiz, sözleşmeli istihdama son verilmesine, gelir vergisi adaletsizliğinin ve ek gösterge adaletsizliğinin ortadan kaldırılmasından ek ödemelerimizin emekli aylıklarımıza yansıtılmasına kadar hiçbir temel sorunumuz çözülmemiştir. Üstelik ülkemizde bir yıldır devam eden ekonomik kriz, olağanüstü hal (OHAL) döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ve bunların kalıcı hale getirildiği düzenlemeler çalışma yaşamımızı daha güvencesiz hale getirmiş, yaşadığımız sorunları daha da derinleştirmiştir” dedi. İş güvencesinin fiilen kullanılamaz hale getirilerek kamuya kadrolu personel alımının durma noktasına geldiğine dikkat çeken Polat şunları söyledi;
“Kamu emekçilerinin sözleşmeli, kadro karşılığı sözleşmeli, geçici sözleşmeli, vekil ve ücretli gibi farklı biçimlerde güvencesiz istihdamı artarak sürmektedir. Hükümet yıllardır kadro talep eden sözleşmelilerin sesine kulak tıkamaya, oyalama taktikleri geliştirmeye devam etmektedir. Nitekim bugünlerde TBMM’de görüşülmesine devam edilen torba yasa sadece 4+2 olarak bilinen sistemle sözleşmeli istihdam edilenleri kapsamaktadır. Buna göre altı yıl boyunca ailesinden koparılanların 3+1 sistemi ile yani ceza indirimi ile yetinmesi beklenmektedir. OHAL KHK’leri ile herhangi bir yargı süreci işletilmeden, sorgusuz, sualsiz işinden ekmeğinden edilen 4 bin 570’i konfederasyonumuza bağlı sendikaların üyesi olmak üzere 130 bine yakın kamu çalışanı kaderine terk edilmiştir.
‘81 milyonun tamamı vejetaryen ve vegan varsayılmıştır’
Maaşlarımızdaki erime sürmektedir. Hedeflenen enflasyon oranlarına, hatta bazen bunun bile altındaki rakamlara imza atanların ‘tarihi başarıları’ sayesinde maaşlarımız her yıl açlık sınırına daha fazla yaklaşmıştır. TÜİK, krizin faturasını emekçi kesimlere yıkmanın bir aracı haline getirilmiştir. Nitekim yaklaşık bir yıldır iğneden ipliğe her şeyi kapsayan zam yağmuru TÜİK'in resmi enflasyon rakamlarına adeta damla olarak yansımaktadır. Ramazan ayından bugüne et ve et ürünlerinde, süt ve süt ürünlerinde yaşanan en az yüzde 20 artış görmezden gelinmiş, ‘meyve ve sebze fiyatlarında yaşanan düşüşün etkisi ile enflasyon düştü’ denilmiştir. Adeta 81 milyonun tamamının vejetaryen ya da vegan olduğu varsayılmıştır. Yine şekerden çaya, akaryakıt ürünlerinden elektriğe uzanan zamlar, alkol ve sigaradaki ÖTV artışları görmezden gelinmektedir.
‘Tüm bu haberler koca bir palavradan ibaret’
Tüm bunlara rağmen ne yazık ki bir kısım medya, kamuoyunu yanıltıcı haberlere imza atmaya devam etmektedir. 3 Temmuz’da enflasyonun açıklanmasından hemen sonra, hayatımızda bir arada görmediğimiz para destesi fotoğraflarının yer aldığı bu haberlerde büyük puntolarla 'memura 3 zam birden’ manşetleri atılmıştır. ‘En düşük memur maaşı 3.723 TL oldu’ denilmiştir. Dün elimize geçen maaşlar tüm bu haberlerin koca bir palavradan ibaret olduğunu ispatlamaktadır. Bu ülkede yaşayan 81 milyon, TÜİK'in resmi enflasyonu ile düşük gösterilmeye çalışılsa da sokakta, pazarda yaşanan gerçek enflasyonun en az yüzde 40 olduğunu biliyor.”
Talepler
Ramazan ardından TİS’e karşı taleplerini sıralayarak şunları kaydetti:
“*İnsanca yaşanabilir bir ücret istiyoruz.
* Sözleşmeli, taşeron, ücretli, vekil gibi hür türlü güvencesiz istihdama son verilmesini, tüm kamu emekçilerinin güvenceli-kadrolu istihdam edilmesini,
* Asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını, maaşlarımızın asgari ücret tutarını aşan kısmı için gelir vergisinin ilk dilim olan yüzde 15 oranın uygulanmasını,
* Tüm lisans ve ön lisans mezunu kamu emekçilerinin ek göstergesinin 3 bin 600’e çıkarılmasını, bunun dışında kalan kamu emekçilerinin mevcut ek göstergelerinin 800’er puan artırılmasını,
* Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışanların öğrenim durumlarına göre diğer hizmet sınıflarına sınavsız atanmalarını, ek gösterge konusunda en mağdur kesim olan yardımcı hizmetlilere ek gösterge cetveli çıkarılmasını,
* Hangi ad altında olursa olsun tüm ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını, mevcut emekli maaşlarının artırılmasını, Emeklilikte Yaşa Takılma (EYT) haksızlığına son verilmesini,
* İşe almada ve görevde yükselmede, unvan değişikliğinde mülakatın güvenlik soruşturması arşiv kaydı araştırmasının kaldırılmasını,
* Mahkeme kararı olmadan, hukuksuz bir şekilde KHK ile ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin görevlerine iade edilmesini,
* 0-6 yaş grubundaki çocuklarımız için tüm kamu kurumlarında tam gün hizmet veren ücretsiz kreşler açılmasını,
* Maaşlarımızdan isteğimiz dışında yüzde 3 kesinti yapmaya dayalı zorunlu BES sistemine son verilmesini,
* Kadın emekçilere pozitif ayrıcalık tanınmasını, doğum izinlerinin arttırılmasını, doğum sonrası en az bir yıl ücretsiz izinli sayılmalarını, kadınların regl dönemlerinde idari izinli sayılmalarını,
* Kadınların sürekli ve güvenceli işlerde istihdamının sağlanmasını, ayrımcılığın son bulmasını istiyoruz.” Tüm kamu emekçilerine ve emeklilerine seslenen Polat, “Biliyoruz içinde bulunduğumuz tablo oldukça karanlık. Unutmayalım bu karanlığa alışmak, tepkisiz kalmak kanıksamayı ve kabullenmeyi de beraberinde getirir. Her şeye rağmen bu karanlık tabloya alışmamak, umudumuzu diri tutmak bizim elimizde. Konfederasyonumuz KESK’in toplu sözleşme teklifi sadece hükümete sunulmuş bir teklif değildir. Sendikalı sendikasız tüm kamu emekçilerine sunulmuş insanca yaşam, güvenceli iş ve güvenli gelecek teklifidir. Gelin taleplerimize birlikte sahip çıkalım, haklarımızın peşkeş çekilmesini hep beraber engelleyelim” ifadelerini kullandı. (Haber Merkezi)