Sınav kaygısı neden yaşanır, kaygıyı azaltmak için neler yapılabilir sorularını yanıtlayan Psikolog Seda Gün Namal, sınav zamanının değişmesi ile ortaya çıkan tepkilerin doğal ve sağlıklı bir durum olduğunu söyledi
Foto: Arşiv
DİYARBAKIR YENİGÜN - Psikoloğu Seda Gün Namal, sınav kaygısı neden yaşanır, kaygıyı azaltmak için neler yapılabilir sorularını yanıtladı. Sınav zamanının değişmesi ile ortaya çıkan tepkilerin doğal ve sağlıklı bir durum olduğunu ifade eden Namal, “Zihin şema ve haritalarla çalışır. Öğrencilerin sınavla ilgili şemalarında süreyle ilgili net olan fakat tutarlılık göstermediği için verilen bir tepki tehlikeymiş gibi düşünmelerine sebep oldu. Sınava atfedilen önemle ilişkili olarak bu tür bir durumda tepki göstermek normaldir diyebiliriz. Değişime yönelik öfke, üzüntü gibi adaptif duyguların eşlik ettiği bir tepki gösterdiklerini tahmin ediyorum. İçsel güvenlik algısı olan bireyler güvenlik ve tehlike algısını ayırt edebilir. Tepki veren öğrencilerin içsel güvenlik duygularının varlığına işaret eder ve bu açıdan sağlıklı olduğu söylenebilir. Üstelik telafi konuları ise bu değişime iyi tarafından bakmamıza yardımcı olabilir. Müfredatın azaltılması, sürenin uzatılması gibi” dedi.
Stres ve kaygı farklı şeylerdir
Performans gerektiren konularda endişe duymanın harekete geçirmede yardımcı olduğunu ve doğal olduğunu belirten Namal, “Öğrencinin önüne geçemediği gerçek sınav kaygısı odaklanma ile ilgili sorunlar yaratabilir, sınav ile ilgili konuşmak istemeyebilir, kişi planlarını istediği gibi yapamayabilir, başarıda düşüş, ders çalışmada isteksizlik yaratabilir. Türk kültüründe sınava atfedilen değer yüksek, ailenin beklentisi ve sınavı yüceltmesi, sınav sonrası çevreden olumsuz eleştirilere maruz kalınacağının düşünülmesi,sınava yönelik yetersiz donanım, sınavın bir hayat başarısı olarak görülmesi öğrencilerde sınav kaygısını arttırır; ancak sınavın bir sınama aracı olduğu ve sınavda performansın etkin şekilde yansıtılması olduğu hatırlanmalıdır” diye konuştu. Motivasyon için ufak düzeyde stresin başarıyı olumlu etkileyeceğini dile getiren Seda Gün Namal, stres ve kaygının farklı şeyler olduğunu belirterek şunları söyledi: “Gerçek sınav kaygısı başarıyı düşürür, öğrencilerin çoğu gerçek bir sınav kaygısı değil, stres yaşıyor, kaygıda bir takım fiziksel bulgular vardır; kalp atışlarının hızlanması,hiperventilasyon ,el ayak titremesi gibi bu ve bunun gibi bireyin istese de önüne geçemeyeceğini düşündüren belirtiler ve çaresizlik,yoğun kaygı duygusu sınav kaygısını düşündürür. Stresi de kaygı gibi algılıyoruz, stres ise; bir canlının rahatsız olduğu ya da uyum sağlaması gereken bir ortamda verdiği doğal tepkidir, kaygı ise stresin bir sonucu ve daha şiddetli boyutudur.”
Ne yapılabilir
“Sınav kaygısını nasıl yeneriz” sorusunu da yanıtlayan Psikolog Namal, şöyle konuştu: “Sınava çok kısa bir zaman kaldı, tanımladığımız gibi sınav kaygısı yaşayan öğrenciler bir uzmana danışmalıdır, stres yaşayan, panikleyen öğrenciler ise kalan süreyi nasıl faydalı değerlendirebilecekleri ile ilgili plan yaparak eksik konularına odaklanabilirler. Odaklanma ile ilgili sorun yaşayan bireylerde ''dikkat eksikliği bozukluğu(DEB,DEHB)''olup olmadığı değerlendirilebilir.
Motivasyon öğrenme için uygun koşulların olmasıdır. Bu koşullar var ise sınava kadar olan sürede önce istek gelsin sonra çalışırım değil, önce çalışmalıyız sonra zaten istek gelecektir. İn vitro denemeleri her gün sınava kadar uygulayabilirler; Öğrenciler, sınava girmeden önce neredeyse her gün sınavda neler yapacağını hayal edebilir, saat kaçta yatacak, kaçta kalkacak, kahvaltıda ne yiyecek, evden çıkmadan ailesi ile neler konuşacak, okula ne şekilde gidecek, sınav kitapçığını açtığında ne hissedecek bunları hayal edebilir, kişi önüne çıkabilecek engelleri öngörebilir. Böylece sınava yönelik kontrol duygusu geliştirilebilir. Bilinçaltımız hayallesek de ve olayın gerçeğini de yaşıyor olsak duygularımızı eşdeğer tutuyor, dolayısıyla hayallediğimiz zaman sınav günü aşina olduğumuz bir durumu yaşadığımız için daha rahat hissedeceğiz. Sınava yönelik düşünce ve inançlarımızı sorgulayabiliriz. Olumsuz düşünce ve inançlar sınav günü süreci ile ilgili karar davranışımızı etkileyebilir. Sınav sırasından beden kontrolü açısından sınava kadar nefes egzersizleri pratiği ile hızlı nefes egzersizi ve bedeni daha hızlı gevşetme öğrenilebilir.” Düşünce değiştirme teknikleri öğrenilebilir, sınav esnasında gelen düşünceyi arka planda bekletme, sınav sorularını ön planda odaklanarak düşünme ya da düşünceyi ilerleyen saate erteleme çalışmaları yapılabilir."
Gerçekçi olunmalı
Aileler çocukları ile ilgili destekleyici konuşmalarda bulunabilirler. Gerçekçi değerlendirmeler yapmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Seda Gün Namal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aileler mükemmeliyetçi ve başarı odaklı olduklarında çocuk başarıyı aileden sevgi ve onay almak için kullanıyorsa, sınavda kaygı seviyesi de artabiliyor, ailenin gerçek değerlendirmeleri çok önemli, ‘sen daha iyisini yaparsın’ demek çocuğun potansiyelini yansıtmıyorsa çok gerçekçi olmayabilir. Aileler çocuklarını yüceltebiliyor zaman zaman, bu yüceltmeler çocuğun hislerine eşlik etmiyor olabilir, gerçek değerlendirmeler ise hislerine yaklaşmamıza yardımcı olurken çocuğun geleceği açısından daha olumlu olacaktır. Çocuk sınavdan çıktıktan sonra ‘Bildiğimi aktardım’ diyorsa bu başarıdır, sınav sonucu kötü olsa dahi çocuğun çabasını takdir etmeliyiz. Empati yapabilir, çocuğun hislerine eşlik edebiliriz, bazen yalnızca yanında olup onu dinlemek bile destekleyici olabilir. Örneğin;zamanla potansiyelini yükselttiğini gözlemlediğimiz öğrenci için ‘Bir dahaki sefere çabalarsan yapabilirsin’ demek gerçekçi bir değerlendirmedir. Ders çalışma ve planı ile ilgili süreç öğrencinin sorumluluğuna bırakılmalıdır. Öğrenmeye ihtiyaç duymayan ve sınav sonrası kazanım sağlayacağını düşünmeyen biri için ne tutacağımız öğretmen ne de destek eğitim hatta 'sürekli ''çalış'' demek bile fayda sağlamayacaktır. Bazen aileler çocuklardan daha endişeli olabiliyor. Bu durumda öğrenci güven duyduğumuz ebeveynlerimiz için sınavın çok önemli olduğunu düşünüyor ve var olan kaygıyı daha üst seviyede yaşayabiliyor. Ailelerin sakin kalması, empatik ve gerçekçi olması her çocuk için güven duygusu oluşturduğu gibi kaygısını azaltıcı yönde etkili olur." (İHA)