Açlık grevlerin takibinin bağımsız hekimler tarafından yapılması yönündeki talepleri reddedilen Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir, tutukluların sağlığına ilişkin Sağlık Bakanlığı, hekimler ve sağlık örgütlerinin birlikte çalışması gerektiğini belirterek, “Ölüm değil, yaşam kazanmalı” dedi
DİYARBAKIR YENİGÜN - Cezaevlerinde başlatılan açlık grevleri ve ölüm orucu devam ediyor. Tutukluların sağlık durumuna ilişkin sağlıklı bilgi alınamazken, konuya ilişkin resmi yetkililerden de bugüne kadar her hangi bir açıklama yapılmadı. Diyarbakır'da sivil toplum örgütlerinin oluşturduğu Açlık Grevlerini Takip ve İzleme Platformu verilerine göre, tutukluların sağlık durumuna ilişkin belirli periyotlarla bilgilendirmeler yapan Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Mehmet Şerif Demir, tutukluların sağlık koşullarının takibinin cezaevinin tek başına yapmasının imkansız olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de ve dünyada açlık grevleri konusunda hekimlerin ve sağlık meslek örgütlerinin artık deneyimli olduğuna değinen Demir, cezaevlerinde süren grevlerin her ne kadar tıbbi nedenlerden kaynaklı olmasa da sonuçları itibariyle bireyde yaşattığı sağlık sorunlarından kaynaklı eylemlerin bir muhatabının da kendileri olduğunu söyledi. Yaklaşık 3 bin tutuklunun açlık grevinde, 30 tutuklunun ise ölüm orucunda olduğuna işaret eden Demir, insanın sağlığını daha iyi koruyabilecek, geliştirebilecek ve yaşamını sıkıntıya sokacak her şeyin karşısında olduklarını belirterek, sürecin insan yaşamının esas alındığı bir noktada çözülmesi gerektiğini vurguladı.
“Başvurularımız kabul edilmiyor”
Hekimlerin ve sağlık örgütlerinin açlık grevlerine yaklaşımını gerek Malta Sözleşmesi’nde gerekse de Dünya Tabipler Birliği’nin hazırladığı bildirgelerde net olarak aktarıldığını ifade eden Demir, ölüm orucu ve açlık grevlerine ilişkin bugüne kadar yaptıkları tüm çalışmaların sözleşmelerin esasına göre olduğunu aktardı. Cezaevlerinden grevlerin takibini bağımsız hekimler tarafından yapılması talebiyle kendilerine gelen başvuruların olduğunu belirten Demir, “Tabipler Odası olarak oluşturduğumuz bağımsız hekimlerle takiplerimizi devam ettirmekteyiz. Leyla Güven ve dışarıda olan diğer açlık grevinde olanların kontrollerini yapabiliyoruz. Cezaevlerindeki açlık grevlerini, cezaevi revirini ziyaret etme noktasındaki başvurularımıza bugüne kadar bize olumlu yönde bir cevap verilmedi. Türk Tabipleri Birliği, Tabipler Odası ve Açlık Grevlerini Takip ve İzleme Platformu olarak başvurularımızı hem Diyarbakır Cezaevi Savcısı, Sağlık ve Adalet Bakanlığı’na başvurularımız oldu, ancak henüz olumlu bir dönüş olmadı. Yaptığımız 2 başvuru kabul edilmedi. En son cezaevi hekimleri ve revirleri ziyaret etme noktasında yaptığımız başvuru ise henüz cevaplanmış değil” diye konuştu. Cezaevlerine bağımsız heyetlerin girmesine izin verilmediğinden kaynaklı bugüne kadar ki genel takiplerini Açlık Grevleri İzleme ve Takip Platformu üzerinden sürdürdüklerini aktaran Demir, tutukluların sağlık verilerini, avukatları veya aileleri tarafından kendilerine aktarıldığı kadarıyla sağlık boyutuyla bilgilendirmeler gerçekleştirdiklerini ifade etti.
“Bağımsız hekimlerce izlenme hakları var”
Türk Tabipleri Birliği’nin, sağlık meslek örgütlerinin ve hekimlerin açlık grevine karşı tutumları, yetkileri ve sorumluluklarının, Malta Sözleşmesi’nde net olarak ifade edildiğini hatırlatan Demir, “Açlık grevinde olanların da, mahpusların da bağımsız hekim ve heyetler tarafından takip edilmesi gibi bir hakları var. Biz de bunun üzerinden cezaevlerine başvurularımızı yaptık ve gitmek istedik. Yalnız bugüne kadar bize verilen cevaplar da böyle bir gerekliliğin olmadığını ve gerekli tüm çalışmalarının yapıldığı üzerinden dönüş yapıldı” diye kaydetti.
“Ortak çalışmayla üstesinden gelebiliriz”
Cezaevlerinde 3 bine yakın tutuklunun grevde olduğunu ve cezaevi koşullarının sağlıksız olduğunu belirten Demir, “Koğuşlar kalabilecek kişi sayısı üzerinden kat be kat dolmuştur. Sağlık boyutuyla yeterli olması mümkün değil. Bunun içinde açlık grevlerinin olması ve sayının fazla olması nedeniyle cezaevlerinin tek başına bunu takip etmesi imkansızdır. O yüzden yetkililer, Sağlık Bakanlığı, hekimler ve sağlık örgütleri birlikte çalışarak bunun üstesinden gelinebilir” şeklinde konuştu.
“Çalışmalarımızı bildirgelerle iletiyoruz”
Hekimler, sağlık kuruluşları, cezaevi hekimleri ve yönetimleri ile açlık grevinde olanlarla, açlık grevinde dikkat edilmesi gereken noktaları bildirgelerle paylaştıklarını ifade eden Demir, “Açlık grevine giren kişi ölmek için girmiyor. Her ne kadar sonucu ölüme kadar gidebilecekse de asıl amaç ölmek değildir. Yaşamını belli bir ölçüde idame etmesi ve kalıcı hasarların oluşmaması için bazı alması gereken besinler vardır. Her şeyden önce B1 vitamini alması gerekiyor. Sıvı, tuz, şeker ve karbonat alması gerekiyor. Biz gidemesek de çalışmalarımızı bu şekilde iletmeye çalışıyoruz” sözlerine yer verdi.
“Ölüm değil, yaşam kazanmalı”
Açlık grevlerinin hiç kimsenin bedenine ve yaşamına zarar vermeden çözülmesinin hekimlerin vicdani ve insani temennisi olduğunu söyleyen Demir, “Gelen aşama ve ölüm oruçları kaygı vericidir. Ölüm oruçları için uzun bir zaman yoktur. Dolayısıyla herkesi duyarlılığa ve insan yaşamını temel alan bir çözüme kavuşmasını diliyoruz. Ölüm değil, yaşam kazanmalı” dedi. (MA)