Türkiye’de koronavirüs vakalarının artış gösterdiği beş şehirden biri olan Diyarbakır’da vaka sayısı hızla artmaya devam ediyor. ‘İkinci dalga” endişesinin yaşandığı kentte, pandemi hastanelerinde yer kalmadığı belirtiliyor. Hızla artan vaka sayılarının nedenlerini Yenigün’e değerlendiren kentteki Siyasi Parti Temsilcileri, hükümetten salgınla ilgili daha radikal kararlar alınmasını istiyor. Vatandaşların hijyen, maske, sosyal mesafe kurallarına uyması gerektiğinin de altını çizen Siyasi Parti Temsilcileri, bu hastalığın en büyük tedavisinin bulaşı azaltmak olduğunu vurguladı
Nurullah Ergün/Şehriban Eleftoz/Yenigün Özel
DİYARBAKIR YENİGÜN - Diyarbakır'da normalleşme süreciyle birlikte vaka sayıları her geçen gün artmaya başladı. İkinci dalga endişesinin yaşandığı kentte, pandemi hastanelerinde yer kalmadığı belirtilirken, bu durum vatandaşlarda tedirginlik oluşturdu. Yenigün Gazetesi olarak bizde AK Parti, CHP, HDP, Gelecek Partisi ve Saadet Partisi il temsilcilerine; kentte hızla artan vaka sayılarının nedenlerini, bu konuda yapılan hataları, hükümet ve vatandaşa düşen sorumlukların ne olduğu sorduk.
[caption id="attachment_54180" align="alignnone" width="600"]
‘En büyük tedbiri vatandaşımızın alması gerekiyor’
AK Parti Diyarbakır İl Başkanı Süleyman Serdar Budak, tüm illerde olduğu gibi Diyarbakır’da da bir artışın olduğunu söyledi. Kentteki vaka sayısının son üç ayın en yoğun sayılarına ulaştığının altını çizen Budak, vatandaşlara tedbir almaları çağrısında bulundu. AK Parti İl Başkanı Budak, “Vatandaşlarımızın çok ciddi anlamda tedbir alması gerekiyor. Bizim sürekli vurguladığımız hijyen, maske ve mesafe hakikatten hepimizin ortak gündemi olmalı. Özellikle düğün ve taziyeler bir şekilde askıya alınmalı. Çok ciddi bir durum. Bütün dünyayı etkiliyor, kentimizi de etkiliyor Bu hastalık genç ve yaşlı da dinlemiyor. Vatandaşlarımızın ciddi anlamda dikkatli olması gerekiyor. Hepimizin tedbiri elden bırakmadan hayatımızı devam ettirmemiz gerekiyor. Sadece il bazında değil ülke bazında çalışılıyor. Sağlık Bakanlığımız, Sağlık İl Müdürlüğümüz, Halk Sağlığı Birimi bütün gayretiyle bütün ekipler ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Belediyelerimiz, Vilayetlerimiz hepsi işin içinde tedbir almaya çalışıyor. Ama tabi en büyük tedbiri vatandaşımızın alması gerekecek. Temizlik, maske, mesafe çok önemli hepimizin bu konuda duyarlı olması gerekiyor. Hayatımız artık eskisi gibi olmayacak bir şekilde maskeyle yaşamaya alışmamız gerekecek” dedi.
[caption id="attachment_54178" align="alignnone" width="600"]
“Devlet radikal kararlar almalı”
Kentte maske kullanma kuralına uyulmadığını vurgulayan CHP Diyarbakır İl Başkanı Gönül Özer ise devletin radikal kararlar alması gerektiğini savundu. Vatandaşların bu konuya daha duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Özer, “Toplu yemekler, ev ziyaretleri, bayram ziyaretleri bunlar yapıldığı için vaka sayıları artıyor. Devlet sosyal mesafeye dikkat edin diyor ama insanlar bunu yapmadığı için devlet zorunlu olarak yasak getirmesi gerekli, radikal kararlar almalıdır. Eğitim Araştırma Hastanesi ful dolu. O yüzden bu süreçte insanlarımızın daha dikkatli daha duyarlı olması gerekiyor. Vatandaşların sosyal mesafeye uymaları, ev ziyaretleri ve toplu yerlerden uzak durmaları gerekiyor. Vatandaşlar kurallara uymuyorsa hükümet bu konuda kısıtlamalar yapmalı” diye konuştu.
[caption id="attachment_54181" align="alignnone" width="600"]
“Hastalık devletin de, halkın da kontrolünden çıkmış”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Eşbaşkanı Zeyyat Ceylan, hastalığın kontrolden çıktığını savundu. Bu nedenle her gün bedeller ödendiğini vurgulayan Ceylan,“İşin ciddiyetini görebildiğimiz için 10-15 gün önce bir basın açıklaması yaptık. Diyarbakır halkına çağrıda bulunduk. Sağlık Bakanlığı ile ilgili de tespitlerde bulunduk. Maalesef görebildiğimiz tehlike bu sefer pratikte hissetmeye başladık. Her gün basında duyduğumuz, eş dost, akraba ya da parti üyelerimizden duyduğumuz alımlar gerçekten ürkütücü. Salgından dolayı her gün onlarca insanımızı kaybediyoruz. Hastanelerde, yoğun bakımlarında hasta yatıracak yer kalmamış. Düşünün bir doktor, bir sağlıkçı koronavirüse yakalanmış hastaneye yatması gerekirken yer olmadığından dolayı farklı servislerde hastaneye yatırmışlar. Sağlık Bakanlığı ya da devletin ilgili birimleri İstanbul’dan tutalım Hakkari’ye kadar insanları serbest bıraktılar. Biz buna sürü bağışıklığı diyoruz. Doğrudur yoğun bakımda olanlara tedavi uygulanıyor, kontrol altında tutuluyorlar. Birçok vaka evde takip edilip, kontrol altına alınmaya çalışıyor. Ama bizim tespit ettiğimize göre şuanda İstanbul'dan Diyarbakır, Hakkari'ye kadar hastalık, hem devletin hem de halkın kontrolünden çıkmış. Her gün bedel ödüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Devletin ciddi rol üstlenmesi gerekiyor”
İki gün önce hiçbir hastalığı olmamasına rağmen 36 yaşındaki bir eczane çalışanının yaşamını yitirdiğini hatırlatan Ceylan, Sağlık Bakanlığının vermiş olduğu verileri eleştirdi. Ceylan şunları söyledi;
“Sağlık Bakanlığının paylaştığı veriler yine bizim Dünya Sağlık Örgütü'nün söylediği birçok sağlık otoritesinin söylediği tesbit şu; Siz Sağlık Bakanlığı'nın paylaştığı verileri 10 ile çarpacaksınız, Sağlık Bakanlığı 20 diyorsa o gün demek ki 200 yurttaşımız yaşamını yitirmiş demektir. Bundan sonra ne yapıp edip kendimizi hijyen, maske, sosyal mesafeye uymamız gerekiyor. Ne yapıp edip çocuklarımızı, gençlerimizi bu konuda doğru yönlendirmemiz gerekiyor. Devletin de çok ciddi sorumlulukları var ama maalesef turizm, ekonomi zarar görmesin diye gündemleştirmiyorlar. Ekonomi, turizm kimin için? Vaka sayılarının saklanması kimin için? Bizim varlık nedenimiz halktır. Her şeyden önce halk gelir. Ekonomiden öncede, turizimden öncede halk gelir. Halkın sağlığını koruduktan sonra biz ancak diğer şeyleri gündemleştirebiliriz. Durum çok vahim işin tehlikesini düşünmek bile istemiyoruz. Sonbahara doğru gidiyoruz, soğuklar yavaş yavaş gelmeye başlayacak. Gribal enfeksiyonlar çoğalmaya başlayacak. Bunlarla pandemi yan yana geldiğinde vücudun direnci düşecek ve can kayıpları artmaya doğru gidecek. Hepimize ciddi görevler düşüyor. Topluma, siyasete, basına... Ama en çok da devletin burada ciddi rol üstlenmesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığının doğru bilgi palaşımına gitmesi gerekiyor ki insanlar tedbir alabilsin.”
[caption id="attachment_54176" align="alignnone" width="600"]
‘Salgının yayılmasında hükümet sorumlu’
Koronavirüs tedbirleri kapsamında vatandaşlara düşen görevin sosyal mesafeyi hayatımızın bir parçası olarak kullanmak olduğunu ifade eden Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç da pandemi sürecinde alınan tedbirleri eleştirdi. Altaç, “Özellikle yerel yöneticilerin, merkezi hükümetin de çok ciddi bir zafiyet gösterdiğini, hastalığın yayılmaması için gerekli olan tedbirlerin alınmaması, iş yerleri ile ilgi gerekli önleyici tedbirlerin alınmaması bu sürecin pik noktaya gelmesine neden oldu. Biz bunu daha önce kamuoyu ile paylaştık. Bir hastalığının varlığı kesin, vatandaşların bundan etkilendiği kesin. Hayatını kaybettiği kesin, ancak valilik başta olmak üzere merkezi hükümet bu hastalığın yayılmaması için önleyici nitelikte tedbirlere çok büyük zafiyetlere düştüğünü ve bu süreci iyi yönetemediğini, bu sürecin iyi yönetilmemesiyle de çok ağır bir tablonun önümüze çıkabileceğini biz daha 5’inci ayda paylaştık. Maalesef üzülerek belirtiyorum bizim o gün dile getirdiğimiz noktaya bugün gelmiş olduk. Eğer o gün hastalığın önlenmesi için gerekli tedbirler alınmış olsaydı, iş yerleri üzerinde denetimler yapılsaydı bugün çok farklı bir noktada olurdu. Bunun sorumluluğu hükümettedir. Bunun sorumluluğu mevcut şehrimizde Diyarbakır'da bu işin başında yönetici olan insanlardadır” diye konuştu.
“Çok etkin tedbirler alınmalı”
Her şeye rağmen bugün itibari ile çok etkin tedbirler alınması gerektiğinin de altını çizen Altaç, sözlerini şöyle tamamladı;
“Özellikle alışveriş ve sokak içinden başlayan bir tedbir sürecinin olması gerekiyor. Alışverişlerden tutun sokak başında, sokak aralarında seyyar satıcılardan tutun bütün işletmeler ile ilgili hijyen kuralları ve özellikle tedbirler anlamında alınması gereken hususlarla ilgili adımlar atılması gerekiyor. Bizim korkumuz şu; Eğer biraz daha gecikilirse ölüm ve vaka sayılarında çok ciddi artışlar olur. Burada birileri belki başkalarına fatura edecek ama ben şimdiden söylüyorum bunun birinci derecede sorumlusu hükümet ve bu şehri yöneten kamu görevlileridir. Biz siyasi parti olarak toplumun beklentilerini ve taleplerini üzerine basın ve medya üzerinden hem yerel yöneticilere hem merkezi yöneticilere aktarıyoruz.”
[caption id="attachment_54177" align="alignnone" width="600"]
“Hastanelerde yer yok, vatandaş eve gönderiliyor”
Diyarbakır’da vaka sayısının gün be gün arttığını belirten Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Fesih Bozan şunları ifade etti;
“İlk başlarda Covid-19’un ciddiye alınması ve alınan tedbirler neticesinde müspet sonuçlar alındı. Ama tedbirlerin gevşetilmesi ve vatandaşında çok rahat davranması sonucu vaka sayısı gün gittikçe endişe verici şekilde artmaktadır. Günlük vaka sayısı 600-700’leri bulmuş durumumda. Hastanelerde yer olmadığı ağır vakaların dışında vatandaş eve gönderiliyor. Vakaların artmasının temelinde alınmış olan tedbirlerin 1 Haziran itibarıyla çok süratli bir şekilde kaldırılması ve vatandaşında gereği gibi olan ve tavsiye edilen kurallara uymaması rahat davranmasıdır. Saadet Partisi olarak, bu salgının hafife alınmaması gerektiğini, uzun planlama, tedbirler ve öngörüyle hareket edilmesi vatandaşında kurallara uyması konusunda gerekli hasasiyeti göstermelerini rica ediyoruz. Ve şunları tekrar hatırlatmakta fayda görüyoruz.
‘Toplu ortamlarda uzak durmalıyız’
En önemli ve başta yapılması gereken konunun detaylı bir şekilde, uzmanlarıyla ve ilgili kurumlarla istişare edilmesi görüşülmesi gerekir. Halk Sağlığı Uzmanları mutlaka işin içinde olması gerekir. Hıfzıssıhha Kurulunda-Pandemi Kurulunda ağırlıklı olarak bu işin uzmanı doktorların olması gerekir. Toplu ortamlar olan, nişan düğün, mevlit toplu ortamlara müsaade edilmemeli veya ciddi bir şekilde denetlenmelidir.. Vatandaşlarında bu tür yerlere gitmemeleri gerekir. Maskelerin ağız ve burun kapatacak şekilde kullanılmalıdır. Vatandaş maskeyi bir aksesuar olarak görmemelidir. Testin iki üç günde çıkması sıkıntılı. Bu arada kişi evine veya işine gitmeye dava ediyor. Halbuki test sonucu çıkıncaya kadar o kişi ve ailesi karantinaya alınması gerekir.
“En büyük tedavi bulaşı azaltmaktır”
Hazırlıklar ve tedbirler konusunda geç kalınıyor. Sahra hastaneler, yurtlar ve yoğun bakım ortamları bugüne kadar hazırlanmış olmalıydı. Çünkü çok ağır vakalar hastaneye yatırılırken hafif vakalar eve gönderiliyor. Dolaysıyla bu hastalar çevreye bulaştırmaya devam ediyor. Hâlbuki yeterince yer hazırlanış olsa her pozitif çıkan hasta hemen yatırılıp karantinaya alınmalıydı. Bu hastalığın en büyük tedavisi salgının bulaşmasını azaltmaktır. Sağlık Bakanlığının verdiği günlük veriler artık inandırıcılığını kayb etmiş durumda. Halkı yanlış bilgilendirmek yerine doğru rakamlarla işin önemini vurgulayalım gerekli tedbirleri almaktır. Maalesef bu konuda da iktidar yetkilileri ekonomideki krizi örtbas etmek için sağlık ve pandemi de kendini başarılı gösterme çabasını görüyoruz. Kısacası yetkililer uzmanlarıyla görüşüp uzun vadeli tedbir ve planlama yapmalı, vatandaşta bu tedbirlere kesinlik uymalıdır.”