AİHM'in geçtiğimiz Perşembe açıkladığı Hasankeyf kararına tepki gösteren Türkiye Ekoloji Birliği, “Uluslararası evrensel hukukun merkezi olarak görülen AİHM'in bu kararı, tarihsel -kültürel ve ekolojik anlamda çok büyük bir öneme sahip Hasankeyf'in, kapitalist rantçılığa kurban edilmesi sürecindeki son darbedir” dedi
Tarık OTHAN
DİYARBAKIR YENİGÜN - Türkiye Ekoloji Birliği, Anayasa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Hasankeyf’e ilişkin verdiği karara tepki gösterdi. Konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, kararın kabul edilemez olduğuna dikkat çekilerek, AİHM kararında, bireylerin kültürel mirasa erişim hakkı konusunda, üye ülkelerin, kültürel mirasın korunmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) hükümlerine dâhil edilmesine ilişkin görüş birliğine varmadığına vurgu yapıldı.
“Hasankeyf ranta kurban ediliyor”
Açıklamada, “Uluslararası evrensel hukukun merkezi olarak görülen AİHM’in bu kararı, tarihsel - kültürel ve ekolojik anlamda çok büyük bir öneme sahip Hasankeyf’in, kapitalist rantçılığa kurban edilmesi sürecindeki son darbedir. AİHM’in bu kararı, ekolojiyi ve insanlığın ortak kültürel mirasını korumak yerine, devletlerin ve şirketlerin “kalkınma ve enerji ihtiyacı” taleplerinin daha çok önemsendiğini ortaya koyuyor. Bu kararın, davanın başvurusundan 13 yıl sonra, yani baraj inşaatının son aşamasında verilmesi, sergilenen tavrı daha da netleştiriyor” denildi.
“Aksi bir kararla koruyucu yönde etki sağlanabilirdi”
“İç hukuk yolu olarak, Türkiye mahkemelerinde açılan davalarda da başından beri “kalkınma ve enerji ihtiyacı” taleplerini gözeten bir yaklaşım sergilenmiştir” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı;
“Ilısu Baraj Projesinin yapımı ilk olarak 20.03.1997 tarihinde 1997/9532 sayılı karar ile Bakanlar Kurulu tarafından kararlaştırılmıştı. Bu tarihten günümüze kadar, ilki 1999’da olmak üzere, “kültürel miras tahribatının uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu” gerekçesiyle, Ilısu Baraj Projesi iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle, sayısı 10’un üzerinde dava açıldı. Bu davaların hemen hepsinde özetle; tarih, kültür ve çevre mevzuatına uygun bulunarak Ilısu Baraj Projesinin devamında sorun görülmedi. AİHM’nin bu kararı birçok yerde, devletlerin ve şirketlerin tarihsel ve kültürel mekânlara yönelimini cesaretlendirecektir. Eğer Hasankeyf’in korunması yönünde bir karar verilseydi, başta Türkiye olmak üzere tüm devletlerin tarihsel - kültürel ve doğal mekânlara yaklaşımını koruyucu yönde değiştirecek bir etki sağlanabilirdi.”
“Mücadelemize devam edeceğiz”
AİHM’in vermiş olduğu kararın üzücü ve kaygı verici olarak değerlendirildiği açıklamada, “Tarihsel ve kültürel mekânlara erişilebilirliğin temel bir insan hakkı olarak değerlendirilmesine karşın, insan haklarının korunmasında kendisini merkez sayan AİHM gibi bir kurumun verdiği bu karar üzücü olmakla beraber, gerçekte neyin belirleyici olabileceği konusunda da kaygı vericidir. Bizler Türkiye genelinde mücadele yürüten 60’a yakın kurumun ve örgütün birliği olan Ekoloji Birliği olarak AİHM ‘in bu kararını kaygı verici ve art niyetli buluyoruz. Bu doğrultuda tarihsiz, kültürsüz ve doğasız yaşanamayacağı bilinciyle, başta Hasankeyf olmak üzere tarih, kültür ve doğa katliamına karşı mücadeleye devam edeceğimizi duyuruyoruz” ifadeleri yer aldı.