Çok sayıda kadın kurumunun yer aldığı ‘Şiddetle Mücadele Ağı’, Diyarbakır’da kadın ve çocuklara yönelik şiddete ilişkin son 4 ayın verilerini paylaştı. Son 4 ayda 3 kadının öldürüldüğünü, 954 kadının başvuru yaptığını, 716 çocuğun şiddet gördüğünü ve 258 kadının can güvenliğinin risk altında olduğunu açıklayan kadınlar, acil eylem planı çağrısı yaptı
Sertaç KAYAR
Diyarbakır’da kadın ve çocuklara yönelik artan şiddet vakalarına karşı kadınlar harekete geçti. Çok sayıda kadın kurumunun yer aldığı ‘Şiddetle Mücadele Ağı’ adı altında faaliyet yürüten kadınlar, iş yerlerine ve araçlara siyah ve mor renkli kurdeleler bağlayarak, meydana gelen şiddet vakalarına dikkat çekti. Rosa Kadın Derneği’nde bir araya gelen ve aralarında milletvekilleri ile belediye başkanlarının da olduğu kadınlar, kentte son 4 ayda kadın ve çocuklara yönelik meydana gelen şiddet vakaları ile ilgili hazırladıkları raporu açıkladı. Şiddetle Mücadele Ağı adına açıklama yapan Gurbet Yavuz “Diyarbakır’da son iki ayda Müzeyyen, Merve ve Aygül’ün en yakınlarındaki erkekler tarafından katledildiler. Hepimiz biliyoruz ki ‘kadın cinayetleri politiktir.’ Gittikçe daha çok şiddet üreten sistem kadını koruyamamakta, kadın yargısal süreçte cezasızlık politikasının sonucu olarak güven duymadığı bir adalet sistemiyle karşı karşıya bırakılmaktadır. Son yıllarda tüm dünyada ve Türkiye’de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ürkütücü biçimde artmaktadır. Coğrafyamızda, bu genel durumun yanı sıra, devletin özel savaş politikalarının da etkisiyle şiddet topluma sirayet etmiş; kadın ve çocuğa yönelen şiddet evlere, okullara, iş yerlerine kadar yayılmıştır. Bu eylem yasta değil isyandayız demenin kadın halidir” dedi.
‘4 ayda, 3 kadın katledildi, 954 kadın başvurdu’
Ardından 4 aylık şiddet raporunu açıklayan Şiddetle Mücadele Ağı aktivistlerinden Ruken Ergüneş, başvuru gerekçesi ne olursa olsun başvuruda bulunan her kadının birden fazla şiddet türüne maruz kaldığını söyledi. Ergüneş şu raporda yer alan şu verileri paylaştı: “Şiddet ağı imzacı ve destekleyici kurumlara son dört ayda gelen toplam başvurucu sayısı 954 tür. 4 ayda 3 kadın katledilmiştir. Kurumlara ulaşan kadınlar aile içinde ve aile dışında erkekler tarafından fiziksel, cinsel, ekonomik, psikolojik, sosyal ve dijital şiddete maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. 954 başvurucunun 701 i farklı şiddet türleriyle beraber ‘psikolojik şiddete’ sürekli olarak maruz kaldığını beyan etmiştir. 418 kadın fiziksel şiddete maruz kaldığını beyan etmiştir. 160 kadın cinsel şiddete maruz kalmıştır.” “301 kadın başvuru gerekçesi farklı olsa da sürekli olarak ekonomik şiddet gördüğünü ifade etmiştir” diyen Ergüneş şöyle devam etti: “129 kadın sosyal şiddete sürekli maruz kaldığını ifade etmiştir. 9 kadın dijital şiddete maruz kaldığını beyan etmiştir. 258 kadın can güvenliği riski altındadır. 6 kadın hürriyetinden mahrum bırakılmıştır. Sığınakta kalma talebiyle 106 başvuru yapılmıştır. Diyarbakır barosu çocuk hakları merkezi verilerine göre son 4 ayda bin 716 çocuk şiddete maruz kalmıştır. Kentimizde son dört ayda bin 526 çocuk suça sürüklenmiştir.”
‘İntihar girişimlerinin en küçüğü 11 yaşındaki çocuklar’
Şikayet ile ilgili yaşanan sürece dikkat çeken Ergüneş “Karakolda herkese açık ortamda başvurucunun ve bizlerin ilk muhatap olduğu erkek polislerdir. Durumu anlamak adına kalabalık ve büyük çoğunluğu erkeklerden oluşan bu ortamda ilk başvuru gerekçesi sorulmaktadır. Kişi ikamet ettiği ya da şiddete maruz kaldığı mıntıkadaki karakola yönlendirilmektedir. Kadınlar canını zor bela kurtarıp kaçtığı mahalleye tekrar gönderilmektedir. Resmi sürecin bir parçası olarak kadının ifadesi alındıktan sonra yine erkek polislerin sohbetleri eşliğinde hastaneye götürülüp sağlık raporu alınmaktadır. Tüm bu süreçlerde görev alan devlet memurlarının travma yaşamış insanlara hizmet verebilme formasyonuna sahip olması gerekmektedir. Tüm bu yıldırıcı süreçlerin sonunda ceza indirimi, iyi hal indirimi, delil yetersizliği gibi gerekçelerle faillerin cezasız kalması, koruma kararlarına rağmen kadınların öldürülmeye devam ediyor olması mağdurlar açısından hukuki mekanizmalara karşı ciddi bir güvensizlik yaratmaktadır.” Çocuk ve kadınların intihar girişimi sebebiyle resmi makamlara yansıyan rakamların oldukça endişe verici olduğunu ifade eden Ergüneş, “İntihar girişimlerinin en küçüğünün 11 ve ağırlıklı olarak 15-16 -17 yaşta olan çocuklarda görülüyor. Ayrıca kadınlarda 18 yaş üstü intihar girişimleri de 18-19 yaş aralığında ciddi bir artış göstermektedir. İntihar girişimi toplam başvuru sayılarına dahil edilmemiştir. Sorumluluk gereği sayıyı kamuoyuyla paylaşmayı uygun bulmuyoruz. Konuya ilişkin çalışma yürüten kurumlarla bilgileri paylaşma ve ortak mücadele etme konusunda hazır olduğumuzu bildirmek isteriz. Kentimizde son aylarda intihar sebebiyle hayatını kaybeden çocukların ve kadınların olduğunu gerek şiddet ağındaki kurumlara yansıması ve gerekse de basında yer alması sebebiyle bilmekteyiz. İntihar gerekçeleri genellikle evliliğe zorlama, gelecek kaygısı ve bunlar gibi toplumsal baskılar olmakta ve kişiyi çözümsüz bırakarak ölümüne alenen sebebiyet vermektedir” diye kaydetti.
‘Acil eylem planı oluşturulmalı’
Ergüneş son olarak şunları söyledi: “Devletin, ailenin ve toplumun ortaya çıkan bu sonuçlarda sorumlulukları vardır. Dolayısıyla her bir çocuğun maruz kaldığı şiddetten, geleceğe umutsuz bakmasına sebep olan gerekçeleri ortadan kaldırmamaktan kaynaklı başta devlet, aileler ve toplum sorumludur. Bu sebepten biz kadın örgütleri olarak, kadın ve çocuğa uygulanan şiddete karşı başta devlet olmak üzere aileleri, çocuklara bakmakla yükümlü tüm bireyleri, STK’ları duyarlı tüm demokratik çevreleri acil eylem planı oluşturup birlikte mücadele etmeye davet ediyoruz.”