Kürt Gazeteciler Günü panelinde konuşan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Basın İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, "Kürt gazeteciliği dediğimiz gazeteciliği, bu kadar baskı altında yapılan gazeteciliği sorgulamaktan çok İstanbul'daki gazeteciliği sorgulamak lazım önce. Onun güvenirliğini konuşmak lazım." dedi.
VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Norşin ÖNCEL
DİYARBAKIR YENİGÜN - Yayın hayatına 22 Nisan 1898'de başlayan Kürdistan gazetesinin 121. yılı nedeniyle "Kürt Gazeteciler Günü" paneli düzenlendi. Diyarbakır Eğitim ve Bilişim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Diyarbakır Şubesinde düzenlenen panele, çok sayıda gazeteci, kurum temsilcisi ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz de izleyici olarak katıldı. Özgür Gazeteciler İnisiyatifi ve Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu’nun düzenlediği panelin moderatörlüğünü Gazeteci Zeynel Abidin Bulut yaptı. Panele, gazeteciler Serdar Altan, Dicle Müftüoğlu ve Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Basın İş Sendikası Başkanı Faruk Eren panelist olarak katıldı.
Gazeteci Zeynel Bulut'un sunumuyla gerçekleştirilen Kürt basın tarihçesinin ardından Kürdistan gazetesinin yayın hayatına başladığı 22 Nisan 1898'den günümüze Kürt basının yaşadığı sürecin yer aldığı sinevizyon gösterimi yapıldı.
'Kürt basının bir okul’
Gösterim sonrası konuşan Gazeteci Serdar Altan, Kürt basının 121 yıl içinde zor ve ağır bir süreçten geçtiğine dikkati çekerek, baskıların günümüzde de sürdüğünün altını çizdi. Tüm baskılara rağmen Kürt gazeteciliğinin varlığını sürdürmesinin aynı zamanda Kürt gazeteciliğinin köklü ve dirençken olduğunu da gösterdiğini kaydeden Altan, "Çünkü 30 yıldan beri, 90'lı yıllardan günümüze hakikat gazetecilerin parmakları ve makineleri aracılığıyla geldi. Bu da beraberinde birçok yeni şeyi yarattı. Bunun için Kürt gazeteciliğini dillendirdiğimizde bu hakikat üzerinde durmamız gerekir ki yeniliklerle günümüze kadar geldi. Bundan dolayı Türkiye'de, Ortadoğu'da, dünyada gazetecilik yönüyle birçok yeni şey yaratıldı." diye konuştu.
Kürt gazeteciliğinden bahsedilirken hem dil hem de gerçeği göstermek açısından iki yönünden bahsetmek gerektiğini dile getiren Altan, Kürt basın kurumlarında binlerce kişinin çalıştığını, zaman içinde yollarını ayırdığını ifade ederek, bu yönüyle Kürt basının bir okul olarak değerlendirmek gerektiğini söyledi.
'Bu topraklarda gazetecilik zor ama bir o kadar gerekli'
Altan'dan sonra konuşan Gazeteci Dicle Müftüoğlu, Roboski katliamının yaşanması haberini olaydan 13 saat "gerekli onayı aldıktan sonra vermesi" ve Kürt basının olayı anında vermesi üzerine Kürt basınıyla yolunun kesiştiğini ifade ederek, "Roboski katliamı benim için bir kilit noktaydı." dedi. "Ben, o gün burada yer almam gerektiğini hissetim. O günden sonra buradayım." diyen Müftüoğlu, "Ne yazık ki Gebze'de anneler coplanırken, Kızıltepe'de anneler sürüklenirken basının büyük bir kısmı bunu görmüyor. Ya da gördüklerinde meseleyi çok daha çarpıtarak başka gözlerle görüyorlar. Ya da devletin yaptığı açıklamalar üzerinden meseleyi görüyorlar. Bu bağlamda, bu topraklarda gazetecilik yapmak zordur. Ama bir kadar da gerekli ve bir o kadar da önemlidir." ifadelerini kullandı.
Bölgede önemli gelişmelerin yaşandığını, bunları aktardıklarında, bu gelişmelerin ne kadarını doğru aktardıklarına dair endişeleri olduğuna işaret eden Müftüoğlu, gazetecilerle dayanışma nöbetleri için bölgeye gelen gazetecilerin "Siz olmasanız bölgeden haberimiz olmaz" dediğini aktardı.
'Kadın gazeteciliği kadın dilini geliştirerek ilerledi'
Kürt kadın gazeteciliğine değinen Müftüoğlu, Türkiye'de ilk defa kadın genel yayın yönetmenliğini Kürt gazeteci Gurbetelli Ersöz olduğunu hatırlatarak, "Kadın gazeteciliği bakımından Kürtler, genel anlamıyla mücadeleleri dünyaya örnek konumundadır. Bu bağlamda Kürt gazeteciliğinde de birçok noktada, kadınların önce olduğunu söylemek mümkün. Belki burada Gurbetelli Ersöz'den söz etmek lazım. Özgür Gündem gazetesinin genel yayın yönetmeniydi ve Türkiye'de ilk olarak bir kadın bir gazetenin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Burada salt kadın olmasından öte o, kadın kimliğini koruyarak, kadın dilini geliştirerek ilerledi, Kürt kadın gazeteciliği. Biliyoruz ki kadınlar bu ülkede sadece üçüncü sayfa haberlerinde yer bulabildiler" şeklinde konuştu.
'Her seferinde ürperirdim'
Panelde son sunumu yapan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Basın İş Sendikası Başkanı Faruk Eren, Kürt basının hem köklü hem de acı bir tarihi olduğunu belirtti. Aktif gazetecilik yaptığı dönemde sık sık Özgür Gündem gazetesine gittiğini ifade eden Eren, "Özgür Gündem gazetesine gittiğimde beni en çok etkileyen şey orada bir duvarda, katledilmiş gazetecilerin fotoğraflarıydı. Yani bu kadar mı insan öldürülür diye her seferinde böyle ürperirdim" dedi.
Kürt basının Türk basınına katkısının dayanışmayı öğretmesi olduğunu vurgulayan Eren, bölgedeki Kürt gazetecilere baskı artınca kendilerinin de Batı'dan gelerek dayanışma nöbetti başlattıklarını anlattı. Özgür Gündem gazetesi üzerinde baskılar arttırılınca "Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği" kampanyası başlattıklarını hatırlatan Eren, şöyle konuştu: "Birçok gazeteci, sanatçı, bilim insanı o kampanyaya destek verdi ve birer günlüğüne yayın yönetmeni oldular. Aslında biz o kampanyayla Özgür Gündem'e yönelik baskıları durdurabileceğimizi sanıyorduk, ama yanılmışız. Gazeteyi tümden kaybettik. Sonra olağanüstü hal ilan edilince gazeteyi kapattılar. Bu kampanyadan dolayı çok sayıda meslektaşımız yargılandı, ceza aldı." Eren, Türk ve Kürt gazeteciler arasında dayanışmanın artması temennisinde bulundu.
'İstanbul basının güvenirliliğini sorgulamak lazım'
Soru cevap şeklinde devam eden panelde, bir katılımcının "Kürt basının dünyada güvenilirliği nasıl algılanıyor" diye sorması üzerine Faruk Eren, "Dünya Kürt basının güvenilirliğini nasıl algılıyor ben bilemem. Ama buradaki birçok gelişmeyi, buradaki meslektaşlarımızdan öğrendik. Burada büyük gazetecilik örnekleri yaşandı. Bence buradaki gazeteciliği sorgulamaktan öte Kürt gazeteciliği dediğimiz gazeteciliği, bu kadar baskı altında yapılan gazeteciliği sorgulamaktan çok İstanbul'daki gazeteciliği sorgulamak lazım önce. Onun güvenilirliğini konuşmak lazım." yanıtını verdi.